Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2014/4305 E. 2015/22001 K. 05.03.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2014/4305
KARAR NO : 2015/22001
KARAR TARİHİ : 05.03.2015

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Tehdit, hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma
HÜKÜM : Beraat

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Güveni kötüye kullanma suçunun oluşabilmesi için; failin bir malın zilyedi olması, malın iade edilmek veya belirli bir şekilde kullanmak üzere faile rızayla tevdi ve teslim edilmesi, failin kendisine verilen malı, veriliş gayesinin dışında, zilyedi olduğu malda malikmiş gibi satması, rehnetmesi tüketmesi, değiştirmesi veya bozması ve benzeri şekillerde tasarrufta bulunması ya da devir olgusunu inkar etmesi şeklinde, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.
Tehdit, bir kimsenin başkasını, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğini veya malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağını veya sair bir kötülük edeceğini bildirmesidir. Bu suçta fail, ağır ve haksız bir zarara uğratılacağını mağdura bildirmektedir. Gerçekleşmesi failin iradesine bağlı olan ve gelecekte vuku bulacak bir kötülüğün, gerçekleşecek gibi gösterilmesidir. Tehdit mağdurun karar verme ve serbest hareket etme özgürlüğünü kısıtlamalı iç huzurunu bozmalı ve onu endişeye düşürmelidir. Mağdura yapılan tehdidin, onun iç huzurunu bozmaya, onda korku ve endişe yaratmaya elverişli olması gerekir. Failin tehdit fiilini bilerek ve isteyerek işlemesi,verileceği söylenen zararın haksız olması yeterlidir. Fiilde korkutuculuk, ürkütücülük, ciddiyet yoksa tehdit kastının varlığından bahsedilemez. Mağdur haksız bir zarara uğrayacağı endişesine kapılmamışsa, korkutuculuk oluşmamıştır. Tehdit suçunun, bahsedilen yasal unsurlarının gerçekleşip gerçekleşmediği olaysal olarak değerlendirilmeli, fail ile mağdurun içinde bulundukları ortam, söylenen sözler, söylenme nedeni ve söylendiği koşullar nazara alınmalıdır.
Sanığın, katılanın işletmeciliğini yaptığı … Tekstil isimli işyerinde bölüm şefi olarak çalıştığı, katılanın çalışmasından memnun olmadığı sanığı, işten çıkartmak istediğini bildirdiği, ancak yetiştirilmesi gereken işler nedeni ile bir süre daha çalışmasını istediği, sanığın işten ayrılmadan bir gün önce Brother marka düğme makinesini alıp iş yaptıkları Mizamoğlu Tekstil’e götürdüğü, işinin bitmesine rağmen makineyi geri getirmeyip sürekli olarak katılanı oyaladığı gibi telefon açan katılana “sana makine falan yok, makineye el koydum, senin dükkanını dağıtırım, kafanı gözünü kırarım” dediğinin iddia edildiği somut olayda;
1- Sanık hakkında tehdit suçundan kurulan beraat hükmünün temyiz incelemesinde;
Sanığın, inkara yönelik savunması karşısında, tehdit eylemini duyan kimsenin bulunmadığı da gözetildiğinde katılanın soyut iddiası dışında sanığın üzerine atılı suçu işlediğine dair mahkûmiyetine yeter, her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil elde edilemediği gerekçesi ile verilen beraat kararında bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, katılan vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükümlerin ONANMASINA,
2- Sanık hakkında hizmet nedeni ile güveni kötüye kullanma suçunda kurulan beraat hükmünün temyiz incelemesinde;
Sanığın, savunmasında, suça konu düğme makinesini geri getirmek üzere almasına rağmen, işyerinin kilitlerinin değiştirilmesi nedeni ile iade edemediğini söylemesine karşın, zilyedliğini devraldığı eşyayı mesai saatleri içerisinde katılana haber vererek her zaman teslim etmesinin mümkün olmasına rağmen, suça konu düğme makinesini amcası olan tanık …’e ait depoda tutması karşısında, hizmet nedeni ile güveni kötüye kullanma suçunun oluştuğu gözetilmeden, suçun unsurlarının oluşmadığı şeklindeki hatalı değerlendirme ile sanığın mahkûmiyeti yerine yazılı şekilde beraatine karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesine istinaden uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 05.03.2015 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.