Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2014/2993 E. 2014/4601 K. 12.03.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2014/2993
KARAR NO : 2014/4601
KARAR TARİHİ : 12.03.2014

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Dolandırıcılık, özel belgede sahtecilik
HÜKÜM : Beraat, mahkumiyet

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
5237 sayılı TCK’nın 158/1-j bendinde, dolandırıcılık suçunun, banka veya diğer kredi kurumlarınca tahsis edilmemesi gereken bir kredinin açılmasını sağlamak maksadıyla, işlenmesi, nitelikli hal olarak kabul edilmiştir. Bu suçun oluşabilmesi için, kredi elde eden kişinin banka veya diğer kredi kurumu görevlilerini hile ile aldatmış olması gerekir. Krediyi alan kişinin aldatıcı herhangi bir eylemi olmaksızın, sırf banka elemanlarının kendi görevlerini layıkıyla yerine getirmemeleri yüzünden bir kredi açılmışsa, dolandırıcılıktan bahsedilemez, şartları varsa bankacılık suçundan bahsedilebilir.
Bu suçun mağdurları banka ve diğer kredi kurumlarıdır. 5411 sayılı “Bankacılık Kanununun 3. maddesinde banka,48. maddesinde ise kredinin tanımı yapılmıştır. Tahsis edilmemesi gereken bir kredinin açılmasını sağlama suçun konusudur. Kredinin tahsis edilmesinin gerekli olup olmadığı, kredi verecek kuruluşun mevzuatında öngörülen düzenlemeler çerçevesinde belirlenir. Fiil, sahte kıymet takdiri raporları veya gerçeğe aykırı belgeler, bilançolar düzenleyerek hileli davranışıyla bunları aldatmaktadır.
Kredi kurumu banka olmamasına karşın faiz karşılığında olsun veya olmasın, kanunen borç vermeye yetkili kılınan kurumlar anlaşılır. Bu itibarla böyle bir yetkiye sahip olmayan bir kişi veya kuruluşa karşı bu fiilin işlenmesi hâlinde koşulları varsa, basit dolandırıcılık suçu söz konusu olacaktır.
Sanık …’ın, yanında çalıştığı … ile ortak iş yapmak amacıyla.. Bankası …Şubesinde kayınpederi olan müşteki ..’ı kefil göstermek sureti ile 30.000 TL tutarında kredi sözleşmesi imzaladığı, 29.06.2006 tarihinde limit artımı sözleşmesi yaparak kredi limitini 40.000 TL ye çıkardığı, bu işlemlerde herhangi bir usulsüzlük bulunmadığı, ancak 12.07.2006 tarihinde ikinci defa limit artımı sözleşmesi yapılarak limitin 65.000 TL ye çıkarıldığı, bilahare bu durumdan haberdar olan müşteki …’ın müracaatı ve şikayeti üzerine yapılan bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen rapora göre sanık … adına düzenlenmiş ve katılan …’ın kefil olarak yer aldığı, kredi sözleşmesinin 55 ve 57. Sayfalarındaki … adına atılmış imzaların … elinden çıkmadığının tespit edildiği, diğer imzaların sanıklara ait olduğu, İş Bankası tarafından …’a 16.06.2006 tarihinde 30.000 TL, 29.06.2006 tarihinde 10.000 TL, 15.11.2006 tarihinde 10.000 TL ve 12.07.2006 tarihinde 15.000 TL nin nakten teslim alındığına dair yukarıda bahsedildiği gibi dekonttaki imzaların …’a ait olduğunun anlaşıldığı, söz konusu usulsüzlüğün oluşumunda banka müdürü olan Sanık …’un sanık … ile birlikte ortak suç işleme kastıyla hareket ettiğinin iddia edildiği somut olayda;
1-Sanık …hakkında kurulan hüküm bakımından yapılan temyiz isteğinin incelenmesinde;
Sanığın atılı suçları işlediğine dair her türlü şüpheden uzak, mahkumiyetine yeterli, kesin ve inandırıcı delil elde edilemediği gerekçesine dayanan mahkemenin beraat kararında bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, yerinde görülmeyen katılan vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle, hükmün ONANMASINA,
2-Sanıklar … ve … hakkında kurulan hükümler bakımından yapılan temyiz isteğinin incelenmesinde;
Sanık …’un eyleminin bankaya karşı zimmet ve diğer sanıkların ise bu suça iştirak suçunu oluşturabileceği gözetilmeden yazılı şekilde dolandırıcılık suçundan hüküm kurulması,
Bozmayı gerektirmiş olup temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, sair yönleri incelenmeyen hükmün bu nedenle, 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 12/03/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.