Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2014/25779 E. 2015/27179 K. 22.06.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2014/25779
KARAR NO : 2015/27179
KARAR TARİHİ : 22.06.2015

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Kamu malına zarar verme, görevi yaptırmamak için direnme, kamu görevlilerine karşı görevinden dolayı hakaret
HÜKÜM : Mahkumiyet

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Mala zarar verme suçu başkasının mülkiyetinde bulunan taşınır veya taşınmaz malın kısmen veya tamamen yıkılması, tahrip edilmesi, yok edilmesi, bozulması kullanılamaz hâle getirilmesi veya kirletilmesiyle oluşur. Bu bakımdan, söz konusu suç,seçimlik hareketli bir suçtur. Yıkma, yalnızca taşınmazlar için söz konusudur. Taşınmazın önceki kullanış biçimine uygun olarak bir daha kullanılamaz duruma getirilmesini ifade eder. Yok etme, suça konu şeyin maddî varlığını ortadan kaldırmaktır. Bozma,suça konu şeyin, amacına uygun olarak kullanılması olanağını ortadan kaldırmaktır. Kirletme, başkasının binasının duvarına yazı yazmak, resim yapmak, afiş ve ilân yapıştırmak şeklinde gerçekleştirilmektedir.
Hakaret suçunun oluşabilmesi için, bir kimseye …, şeref ve saygınlığını incitecek ölçüde, somut bir fiil veya olgu isnat etmek yada yakıştırmalarda bulunmak yada sövmek gerekmektedir. Kişiye isnat edilen somut fiil veya olgunun gerçek olup olmamasının bir önemi yoktur. İsnadın ispatın konusu ayrıdır. Somut bir fiil ve olgu isnat etmek; isnat, mağdurun … şeref ve saygınlığını incitecek nitelikte olacaktır. Mağdura yüklenen fiil ve olgunun belirli olması şarttır. Fiilin somut sayılabilmesi için, şahsa, şekle, konuya, yere ve zamana ilişkin unsurlar gösterilmiş olmalıdır. Bu unsurların tamamının birlikte söylenmesi şart değildir. Sözlerin isnat edilen fiilî belirleyecek açıklıkta olması yeterlidir. Çoğu zaman isnat edilen fiil ve olgunun, hangi zaman ve yerde meydana geldiğinin belirtilmesi, … ve saygınlığı incitecek niteliği tespit için yeterli olmaktadır. Tarafların sosyal durumları, sözlerin söylendiği yer ve söyleniş şekli, söylenmeden önceki olaylar nazara alınarak suç vasfı tayin olunmalıdır. Hakaretin kişiyi küçük düşürmeye yönelik olması gerekir. Kişiye onu toplum nazarında küçük düşürmek amaçlı belli bir siyasi kanaatin isnat edilmesi hâlinde de suç oluşacaktır. Bir kişiye yönelik sözlerin veya yapılan davranışın o kişiyi küçük düşürücü nitelikte olup olmadığını tayin ederken, topluma hâkim olan anlayışlar, örf ve adetler göz önünde bulundurulmalıdır. Hakaret huzurda işlenebileceği gibi, gıyapta da işlenebilir. Gıyapta hakaretin cezalandırılabilmesi için, mağdurun yokluğunda en az ikiden fazla kişilerle ihtilat edilerek yani en az üç kişinin hakaret sözünü öğrenmiş olması kaydıyla hakaretin yapılması şarttır. Mağdur bu sayıya dâhil değildir. Mağdurun hazır olması halinde gıyapta hakaret den bahsedilemez. Kendileriyle ihtilat edilen kişilerin bir arada bulunmaları ve hakaret sözünü aynı anda öğrenmelerine gerek yoktur. İhtilat aktarma suretiyle gerçekleşmişse hakaret sözlerinin aynı yada benzer olması aranmalıdır. Fail, sözlerini ikiden fazla kişiye söylemekte yada daha çok kişinin duyabileceği bir yerde konuşmakta ve sözleri başkaları tarafından duyulabilmekte, failde bu durumun bilincinde ise ihtilat oluşmuştur. Suçun alenen işlenmesi, nitelikli hâl kabul edilmiştir. Aleniyet, belirsiz sayıda kişilerin hakaret oluşturan sözü duymalarına olanak sağlamak suretiyle suçun işlenmesini ifade eder. Failin, hakaret oluşturan sözün duyulması olanağını yaratmış olması yeterlidir. Söylenen sözün fiilen duyulmuş olup olmaması önemli değildir.
5237 sayılı TCK’nın “Millete ve Devlete Karşı Suçlar ve Son Hükümler” başlıklı dördüncü kısmının, “Kamu İdaresinin Güvenilirliğine ve İşleyişine Karşı Suçlar ”başlıklı birinci bölümünde,265. maddesi ile düzenlenen;“Görevini Yaptırmamak İçin Direnme”suçuyla korunan hukuki yarar,kamu idaresinin güvenilirliği ve işleyişi olup;bu suçta,kamu faaliyetlerine kişilerin saygı göstermelerinin sağlanması ve kamu görevlerinin yerine getirilmesini dolayısıyla da kamu görevini yerine getirenleri engellemeye yönelik fiillerin önüne geçilmesi amaçlanmıştır. Öte yandan, kendisine verilen görevi yerine getirmekte olan kamu görevlisine karşı cebir ve/veya tehdit fiili gerçekleştirilmiş bulunduğundan bu suçla aynı zamanda kişi özgürlüğü ve beden bütünlüğü de korunmaktadır. Maddede düzenlenen görevini yaptırmamak için direnme suçu,seçimlik hareketli bir suç olup kamu görevlisinin görevini yapmasını engellemek amacıyla,cebir ve/veya tehdit kullanılması ile suç oluşmaktadır. Bu suçun oluşabilmesi için,öncelikle engellenmek istenen işin o kamu görevlisinin görevine giriyor olması zorunludur. Zira madde, kamu görevlisinin yerine getirdiği herhangi bir iş için değil,görevine giren bir iş için koruma sağlamaktadır. Cebir, kamu görevlisine karşı fiziki güç kullanılmasıdır. Cebrin sınırı, kasten yaralama suçunun temel şekli veya daha az cezayı gerektiren hâli kapsamında değiştirilebilecek boyutta olmasıdır. Cebirle, kasten yaralamanın neticesi sebebiyle ağırlaşmış hallerine sebebiyet verilirse, fail ayrıca bu suçtan da beşinci fıkra uyarınca cezalandırılacaktır. Cebir veya tehdidin alenî olması şart değildir. Bu manada cebir ve tehdit, kamu görevlisinin görevini yerine getirmesini engellemeye elverişli, doğrudan kamu görevlisine yönelik ve ortadan kaldırılmadığı sürece göreve devam edilmesine engel olan güç kullanılmasını ifade eder.
Kasten yaralama olayının mağduru olan sanık … ile, belirtilen olayın şüphelisi olan sanık …’in, bu soruşturmaya esas olarak adli raporlarının aldırılması amacıyla katılan polis memurları tarafından Ürgüp Devlet Hastanesi’ne götürüldükleri, sanık …’ın muayenesinin yapılması amacıyla acil odasında girdiği, odanın kapısı kapatılarak görevli polis memurları katılanların da oda dışarısına çıkarıldıkları, muayene esnasında oda içerisinden sanık …’ın bağırma seslerinin geldiği ve görevli doktorun yardım istemesi üzerine katılan polis memuru …, muayene odasına girdiği, katılanın odaya girmesinden önce sanık …’ın, muayene odasındaki bir adet steteskop ile bir adet otoskop aracına zarar verdiği, sanık …’ı sakinleştirmek ve müdahale etmek için acil odasına giren polis memuru .., sanığın, “şerefsiz, kavat, orospu çocuğu” diye hakaret etmesi üzerine katılan …’ın, sanık …’ı sakinleştirmek amacıyla sanık …’ın tek koluna kelepçe taktığı, sanık …’ın, boşta olan eliyle katılan …’a tokat attığı ve kelepçe takılı olan eli ile de katılanın kafasının arkasına vurarak polis memurunu basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek şekilde yaraladığı, bu esnada, koridorda bekleyen diğer sanık …’in, görevli polis memurları katılanlara hitaben “bırakın lan o kadını, bana gelin lan Allahsızlar” diye alenen hakaret ettiği, bu şekilde sanık …’ın kamu malına zarar verme, görevi yaptırmamak için direnme ve kamu görevlisine karşı görevinden dolayı hakaret suçunu, sanık … de, kamu görevlilerine karşı görevinden dolayı hakaret suçunu işlediklerinin iddia edildiği olayda,
1- Sanık … hakkında kamu malına zarar verme ve görevi yaptırmamak için direnme suçlarından verilen mahkumiyet kararlarına yönelik temyiz incelemesinde;
Sanık, katılan ve tanık beyanları, adli rapor, görgü ve tespit tutanağı ile tüm dosya kapsamına göre, suçların sanık tarafından işlendiği sabit olmakla bu gerekçelere dayanan mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik bulunmamıştır.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın temyiz itirazlarının reddiyle hükümlerin ONANMASINA,
2-Sanık … hakkında kamu görevlilerine karşı görevinden dolayı hakaret suçundan verilen mahkumiyet kararına yönelik temyiz incelemesinde;
Sanık, katılan ve tanık beyanları, adli rapor, görgü ve tespit tutanağı ile tüm dosya kapsamına göre, suçun sanık tarafından işlendiği sabit olmakla bu gerekçelere dayanan mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik bulunmamıştır.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, o yer Cumhuriyet savcısının ve sanığın sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Sanık hakkında, 5237 sayılı TCK’nın 125/1-3,a, 4, 43/1-2 ve 62. maddelerinin uygulanması sonucu belirlenen 442 gün adli para cezasının, aynı Kanun’un 52/2. maddesi gereğince günlüğü 20 TL’den olmak üzere adli para cezasına çevrilmesi sırasında, sanık hakkında sonuç olarak 8.840 TL adli para cezasına hükmedilmesi gerektiği gözetilmeden, hesap hatası yapılarak 8.440 TL adli para cezasına hükmedilmek suretiyle eksik ceza tayini,
Bozmayı gerektirmiş, o yer Cumhuriyet savcısının ve sanığın temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün 5320 sayılı Kanun’un 8. maddesi uyarınca uygulanması gereken CMUK’nın 321.maddesi gereğince BOZULMASINA; fakat, bu aykırılığın yeniden duruşma yapılmaksızın aynı Kanun’un 322.maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan; hüküm fıkrasından “8.440 TL” ibaresinin çıkartılarak, yerine, “8.840 TL” ibaresinin yazılması suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
3-Sanık … hakkında kamu görevlisine karşı görevinden dolayı hakaret suçundan verilen mahkumiyet kararına yönelik temyiz incelemesinde;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Sanığın, acil muayene odasında beklerken, polis memuru katılan …’a hakaret etmesi nedeniyle, söz konusu odanın herkesin girip çıkabileceği bir yer mahiyetinde olmadığı dikkate alınarak aleniyet koşullarının oluşmadığının anlaşılması karşısında, verilen cezanın, 5237 sayılı TCK’nın 125/4 maddesi gereğince arttırılması suretiyle fazla ceza tayini,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 22/06/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.