Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2014/2463 E. 2015/21311 K. 24.02.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2014/2463
KARAR NO : 2015/21311
KARAR TARİHİ : 24.02.2015

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Kamu malına zarar verme, görevi yaptırmamak için direnme, hakaret
HÜKÜM : Mahkumiyet

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Mala zarar verme suçu başkasının mülkiyetinde bulunan taşınır veya taşınmaz malın kısmen veya tamamen yıkılması, tahrip edilmesi, yok edilmesi, bozulması kullanılamaz hâle getirilmesi veya kirletilmesiyle oluşur. Bu bakımdan,söz konusu suç,seçimlik hareketli bir suçtur. Yıkma,yalnızca taşınmazlar için söz konusudur. Taşınmazın önceki kullanış biçimine uygun olarak bir daha kullanılamaz duruma getirilmesini ifade eder. Yok etme, suça konu şeyin maddî varlığını ortadan kaldırmaktır. Bozma,suça konu şeyin, amacına uygun olarak kullanılması olanağını ortadan kaldırmaktır. Kirletme, başkasının binasının duvarına yazı yazmak, resim yapmak, afiş ve ilân yapıştırmak şeklinde gerçekleştirilmektedir.
İşlediği bir suçtan dolayı hakkında yakalama emirleri çıkarılmış bulunan sanığın, hükümet konağına girdiğinin görülmesi üzerine yakalama emrinin infazı için polis memurları olan müşteki ve katılanların, hükümet konağına geldikleri, sanığa, hakkında yakalama emri olduğunu ve kendisini cezaevine götüreceklerini bildirdiklerinde, sanığın kendilerine “beni alabilirseniz alın, sizi tanıyorum, hepinizle görüşeceğiz” şeklinde tehditte bulunduğu, polislere karşı yakalanmamak için direndiği, polislerin sanığı etkisiz hale getirmek için kelepçe takıp ekip otosuna bindirdikleri, bu andan itibaren emniyet amirliğinin bahçesine götürülünceye kadar ve orada da, görevli polislere küfürler ettiği, “beni çıkarın buradan” diye bağırırken, bir yandan da ayakları ile aracın içindeki demir parmaklıkları tekmeleyerek büktüğü, aracın arka bagaj camını kırdığı ve eline geçirdiği çakmak ile döşemeyi tutuşturduğu, sanığın bu şekilde üzerlerine atılı suçları işlediğinin iddia edildiği olayda,
1-Sanık hakkında görevi yaptırmamak için direnme ve hakaret suçların verilen mahkumiyet kararlarına yönelik temyiz incelemesinde,
Sanık savunması, katılan, müşteki ve tanık ifadeleri, görgü tespit tutanağı ve tüm dosya kapsamına göre suçun sanık tarafından işlendiği sabit olmakla bu gerekçelere dayanan mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik bulunmamıştır.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre sanık müdafiinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
5237 sayılı Kanunun 53. maddesinin 1. fıkrasının c bendinde yer alan haklardan, sadece kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlığa ait bir hizmetten bulunmaktan yoksun bırakılmaya ilişkin hak yoksunluğunun aynı maddenin 3. fıkrasına göre koşullu salıverilme tarihinden itibaren uygulanmayacağı gözetilmeden, alt soyu dışındaki kişileri de kapsayacak şekilde 53/1-c maddesi gereğince güvenlik tedbirlerinin uygulanmasına hükmedilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca uygulanması gereken CMUK’nın 321.maddesi gereğince BOZULMASINA; Fakat, bu aykırılığın yeniden duruşma yapılmaksızın aynı Kanunun 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hüküm fıkralarından, 5237 sayılı Kanunun 53. maddesinin uygulanmasına ilişkin bölümün tamamen çıkartılıp yerine, “5237 sayılı TCK’nın 53. maddenin 3. fıkrası uyarınca, 1. fıkranın c bendinde yer alan, kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık haklarından koşullu salıverilme tarihine kadar, 1. fıkrada yazılı diğer haklardan cezanın infazı tamamlanıncaya kadar yoksun bırakılmasına” denilmek suretiyle hükümlerin DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
2-Sanık hakkında kamu malına zarar verme suçundan verilen mahkumiyet kararlarına yönelik temyiz incelemesinde,
Sanık savunması, katılan, müşteki ve tanık ifadeleri, görgü tespit tutanağı ve tüm dosya kapsamına göre suçun sanık tarafından işlendiği sabit olmakla bu gerekçelere dayanan mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik bulunmamıştır.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafiinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
a-Hükümden sonra, 28.06.2014 tarih ve 29044 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun’un 65. maddesiyle 5237 sayılı TCK’nın 152/2-a maddesinde yapılan değişiklik nedeniyle sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
B-5237 sayılı Kanunun 53. maddesinin 1. fıkrasının c bendinde yer alan haklardan, sadece kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlığa ait bir hizmetten bulunmaktan yoksun bırakılmaya ilişkin hak yoksunluğunun aynı maddenin 3. fıkrasına göre koşullu salıverilme tarihinden itibaren uygulanmayacağı gözetilmeden, alt soyu dışındaki kişileri de kapsayacak şekilde 53/1-c maddesi gereğince güvenlik tedbirlerinin uygulanmasına hükmedilmesi,
c-Sanık hakkında kamu malına zarar verme suçundan dolayı kurulan hükümde, gerekçe kısmında 5237 sayılı TCK 152/2-a maddesi uyarınca cezanın iki kat artırımına karar verildiği halde bir kat artırılması,
d-Sanığın, ekip arabasına konulunca ayakları ile aracın içindeki demir parmaklıkları tekmeleyerek büktüğü, aracın arka bagaj camını kırdığı ve eline geçirdiği çakmak ile döşemeyi tutuşturduğu ve bu şekilde kamu malına zarar verdiği iddiasıyla tek bir kamu malına zarar verme suçunu işlediği dikkate alınarak, 5237 sayılı TCK’nın 43. maddesinde öngörülen zincirleme suça ilişkin hükümlerin uygulanma olanağı bulunmadığı gözetilmeden, yazılı şekilde hüküm kurmak suretiyle suretiyle fazla ceza tayini,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, temyiz edenin sıfatına göre CMUK’nın 326/son maddesi gereğince sanığın kazanılmış hakkın saklı tutulmasına, 24/02/2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.