Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2014/23783 E. 2015/27156 K. 18.06.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2014/23783
KARAR NO : 2015/27156
KARAR TARİHİ : 18.06.2015

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Dolandırıcılık
HÜKÜM : Beraat

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.
Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı,sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır.
Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Sanığın internette tanıştığı katılana kendisini Galatasaray Lisesi mezunu, inşaat mühendisi olarak tanıtıp, İtalya’da şirketleri ve iki adat gemisi olduğunu söylediği, ciddi bir birliktelik aradığına ikna ederek katılan ile yüz yüze görüştüğü, katılanı marka haline gelmiş restoranlara götürüp, hediyeler aldığı, bu şekilde güven tesis ettiği, bir süre sonra yurt dışından gelecek parası ile ilgili olarak sorun çıktığını söyleyip katılandan 3.000,00 TL para aldığı, beş gün sonra bu parayı 3.500,00 TL olarak ödediği, bir kaç gün sonra yine ihtiyacı olduğundan bahisle 25.000,00 TL, ardından gemiyle ilgili problem çıktığını söyleyip 50.000,00 TL daha para aldığı, katılanın birikimlerini değerlendirmek, bir ev satın almak istediğini söylemesi üzerine, kendisine yardımcı olabileceğini, tanıdığı yatırım danışmanlarının olduğunu belirten sanığın, bir süre sonra parasının geldiğini, katılana olan borcunu ödeyebileceğini ancak isterse evi satın alırken bu parayı verebileceğini söylediği,

birlikte oturacakları evi satın alması için katılanın verdiği 75.000,00 TL’yi alan sanığın bir süre sonra ev bulduğunu söyleyip katılanı suça konu villaya götürdüğü, kalan parayı kendisinin verdiğine ikna ettiği, katılan ve sanığın suça konu villada birlikte yaşamaya başladıkları, bu esnada ailelerinin de tanıştığı, sanığın ev için paraya ihtiyacı olduğunu söylemesi üzerine katılanın Yapı Kredi bankası Bahçeşehir Şubesi’nden 15.000,00 TL, Yeşilköy Şubesi’nden ise 20.000,00 TL kredi çekerek sanığa verdiği, daha sonra suça konu villanın kiralık olduğunu ve sanığın başka birisi ile evli olduğunu öğrendiği, parasını geri alamadığı somut olayda; sanığın soruşturma aşamasında kendisini zengin birisi olarak tanıtmadığını beyan etmesine rağmen kovuşturma aşamasında zengin olduğunu, çalıştığı şirketten 3.500,00 Amerikan Doları maaş aldığını, ailesinin mal varlığını değerlendirip … isimli şirkete ortak olmak için başvurup, 6.5 milyon TL para yatırdığını, ancak İngiltere Kraliçesi’nin araya girmesi üzerine ortaklığın gerçekleşmediğini iddia ettiği, fakat, tanık olarak dinlenen anne ve babasının orta halli kişiler olduklarını beyan etmeleri, sanığın suça konu villayı çalıştığı şirketin tahsis ettiğine yönelik beyanlarına karşın, tanık olarak dinlenen bahçıvan Gürsan …’un sanığın suça konu villayı kiraladığını söylediği, dosya içerisindeki bilirkişi raporuna konu katılan ile … … isimli şahsın telefon görüşmeleri incelendiğinde … Kale isimli şahsın da sanık tarafından benzer yöntemlerle dolandırıldığını söylediği gözetildiğinde sanığın hileli davranışlarla öncelikle katılanın güveni kazandığı, evli olmasına rağmen, katılanla evleneceğini söyleyerek para vermeye ikna ettiği, suçtan elde edilen menfaatin miktarı dikkate alındığında ev eşyası alınması için bu paranın verildiğinin kabul edilmeyeceği, dolandırıcılık suçunun tüm unsurlarının oluştuğu gözetilmeden sanığın mahkûmiyeti yerine dosya içeriğine uygun olmayan gerekçe ile beraatine karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 18.06.2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi.