Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2014/23061 E. 2015/27022 K. 17.06.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2014/23061
KARAR NO : 2015/27022
KARAR TARİHİ : 17.06.2015

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Nitelikli mala zarar verme
HÜKÜM : Mahkumiyet

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Suça sürüklenen çocukların 18 yaşından küçük olmaları karşısında yargılamalarının kapalı oturumlarda gerçekleştirilmesi gerekirken ikinci oturumun açık yapılması telafisi mümkün olmadığından bozma nedeni sayılmamıştır.
Mala zarar verme suçu başkasının mülkiyetinde bulunan taşınır veya taşınmaz malın kısmen veya tamamen yıkılması, tahrip edilmesi, yok edilmesi, bozulması kullanılamaz hâle getirilmesi veya kirletilmesiyle oluşur. Bu bakımdan, söz konusu suç, seçimlik hareketli bir suçtur. Yıkma, yalnızca taşınmazlar için söz konusudur. Taşınmazın önceki kullanış biçimine uygun olarak bir daha kullanılamaz duruma getirilmesini ifade eder. Yok etme, suça konu şeyin maddî varlığını ortadan kaldırmaktır. Bozma, suça konu şeyin, amacına uygun olarak kullanılması olanağını ortadan kaldırmaktır. Kirletme, başkasının binasının duvarına yazı yazmak, resim yapmak, afiş ve ilân yapıştırmak şeklinde gerçekleştirilmektedir.
Suça sürüklenen çocukların, seyir halinde bulunan …’ye ait trene taş atarak lokomotifin ön camını kırmak suretiyle kamu malına zarar verme suçunu işlediklerinin iddia edildiği olayda;
1- Suça sürüklenen çocukların ifadelerinde, kendilerinin trene taş atmadıklarını, yanlarında bulunan ve on iki yaşından küçük olması nedeniyle hakkında ek takipsizlik kararı verilen …’in taş atarak camı kırdığını beyan etmeleri ve bu beyanların aksine suça sürüklenen çocukların eylemleri ile camın kırıldığına yönelik mahkumiyete yeterli delil ve olayı gören tanık beyanı bulunmaması karşısında, suça sürüklenen çocukların beraatleri yerine yazılı şekilde mahkumiyet kararı verilmesi,
2- Kabule göre de; suça sürüklenen çocukların on iki yaşından büyük, on beş yaşından küçük oldukları, Afyonkarahisar Devlet Hastanesi Baştabipliği tarafından düzenlenen 19/06/2012 tarihli raporlarda, suça sürüklenen çocukların mala zarar verme suçunun hukuki anlam ve sonuçlarını yeterince algılayabildikleri ve farik mümeyyiz olduklarının belirtilmesine karşın, 10/04/2013 havale tarihli sosyal inceleme raporunda, çocukların eylemin hukuki sonuçlarını kavrayabilecek kişilik yapısına ve gelişim düzeyine sahip olmadıklarının belirtildiği anlaşılmakla, hangi nedenle çocukların farik mümeyyiz olduklarını ifade eden raporun kabul edildiği gerekçede açıklanıp tartışılmadan, suça sürüklenen çocuklar hakkında mahkumiyet kararı verilmesi,
3- 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 106. maddesinin 4. fıkrasında, “Çocuklar hakkında hükmedilen; adli para cezası ile hapis cezasından çevrilen adli para cezasının ödenmemesi halinde, bu cezalar hapse çevrilmez. Bu takdirde onbirinci fıkra hükmü uygulanır.” hükmünün öngörülmüş olması karşısında, ödenmeyen adli para cezasının hapse veya diğer tedbirlere çevrilmesinin olanaklı olmayıp, anılan maddenin 11. fıkrası uyarınca 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanun’a göre tahsil edilmesi gerektiği gözetilmeksizin, kararda, suça sürüklenen çocuklar hakkındaki “ödenmeyen adli para cezalarının hapse çevrileceğinin ihtarına” denilerek hüküm kurulması,
4- Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 03.02.2009 tarih ve 2008/11-250, 2009/13 sayılı kararında da belirtildiği üzere; koşullu bir düşme nedeni olan “hükmün açıklanmasının geri bırakılması” kurumunun (mahkumiyet, suç niteliği ve ceza miktarına ilişkin) objektif koşulların varlığı halinde, mahkemece diğer kişiselleştirme hükümlerinden önce ve re’sen değerlendirilmesi gerektiği ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun kurulan mahkumiyet hükmünün hukuki bir sonuç doğurmamasını ifade ettiği, doğurduğu sonuçlar itibariyle seçenek yaptırımlara göre suça sürüklenen çocukların daha lehine olduğu ve sabıka kayıtları bulunmayan suça sürüklenen çocukların kamu zararını giderdikleri anlaşılmakla, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının hangi gerekçeyle uygulanmadığı tartışılmadan, mahkumiyet kararı verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, o yer Cumhuriyet savcısının ve suça sürüklenen çocuklar müdafinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 17/06/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.