YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2014/22518
KARAR NO : 2014/22204
KARAR TARİHİ : 25.12.2014
Tebliğname No : 11 – 2010/281379
MAHKEMESİ : Silifke 1. Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 04/02/2010
NUMARASI : 2008/335 (E) ve 2010/24 (K)
SUÇ : Kamu kurum ve kuruluşların araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilik
Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp,onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı,sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
TCK’nın 158/1-d bendinde belirtilen, Kamu kurum ve kuruluşlarının, kamu meslek kuruluşlarının, siyasî parti, vakıf veya dernek tüzel kişiliklerinin araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunun işlenmesi, nitelikli hâl kabul edilmiştir. Söz konusu kurum yada kuruluşların konumunun suçun işlenmesinde kolaylık sağlayacağı düşüncesi, bu kurum ve kuruluşların bu suçta araç olarak kullanılmasının, ağırlaştırıcı neden olmasını gerektirmiştir. Bu nitelikli halin uygulanabilmesi için, bunların isminin kullanılması yeterli olmayıp maddi varlığının kullanılması gerekmektedir. Araç olarak kullanılma, bu kurum veya kuruluşlara ait yazı veya belgeleri amaç dışı olarak kullanmak şeklinde olabilir. Bu kurumlara ait kimlik belgesinin gösterilmesi, basılı evraklarının, kıyafetlerinin, taşıtlarının kullanılması mağdurda güven oluşumunu sağlayacaktır.
Katılan Z.. K..’nun, A..Beldesi D.. Mahallesinde ev yaptırdığı, söz konusu inşaatın sigorta işlerinin takip edilmesi içinde muhasebeci yanında eleman olarak çalışan sanık ile anlaştığı, daha sonra sanığın katılandan işi takip edeceğini ve yapacağını söyleyerek çeşitli tarihlerde toplam 1000 TL para aldığı, ancak hiçbir işini yapmadığı halde Mersin Sosyal Güvenlik
İl Müdürlüğüne sigorta bedellerini yatırdığını beyan ederek sahte olarak tanzim ettiği 19.4.2007 tarihli ilişiksizlik belgesini katılana verdiği, katılanın da oturma izini almak için söz konusu ilişiksizlik belgesiyle A. B.. gittiğinde burada çalışan görevlilerin suça konu belgede birinci kat yerine zemin kat yazdığını belirtilerek bu yanlışlığı düzeltmesi için katılanı Mersin Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğüne yönlendirdikleri, akabinde katılanın adı geçen kuruma giderek yanlışlığı düzeltmek istediğini söylediği, burada bulunan görevlilerinde söz konusu belgenin sahte olduğunu söylemeleri üzerine katılanın dolandırıldığını anladığının iddia edildiği olayda,
1-Sanık hakkında nitelikli dolandırıcılık suçundan verilen mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz itirazlarının incelemesinde;
Sanık savunması, katılan ile tanık ifadesi, ilişiksizlik belgesi ve tüm dosya kapsamına göre suçun sanık tarafından işlendiği sabit olmakla bu gerekçelere dayanan mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik bulunmamıştır.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, o yer Cumhuriyet savcısı ve sanığın yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Sanık hakkında hapis cezası ile birlikte tayin olunan 4 gün adli para cezasının TCK’nın 52/2.maddesi uyarınca para cezasına çevrilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
2-Sanık hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan verilen mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz itirazlarının incelemesinde;
26.11.2008 tarihli iddianameyle sadece nitelikli dolandırıcılık suçundan dava açılmış olup ayrıntıları Ceza Genel Kurulu’nun 08.06.1997 gün ve 88/147 sayılı kararında da açıklandığı üzere bir olayın açıklanması sırasında başka bir olaydan da söz edilmesi o olaydan da dava açıldığını göstermeyeceği, cihetle iddianamede dolandırıcılık olarak nitelendirilen fiilin dışına çıkılarak dava açılmayan resmi belgede sahtecilik suçundan hüküm kurulması suretiyle 5271 sayılı CMK’nın 225. maddesine aykırı davranılması,
Bozmayı gerektirmiş, o yer Cumhuriyet savcısı ve sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 25.12.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.