Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2014/22383 E. 2015/27122 K. 18.06.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2014/22383
KARAR NO : 2015/27122
KARAR TARİHİ : 18.06.2015

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Bankanın araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilik
HÜKÜM : Beraat, hükmün açıklanmasının geri bırakılması

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Katılan vekilinin temyiz dilekçesinin içeriğine göre, temyiz isteminin tüm sanıklar hakkında nitelikli dolandırıcılık ve sanık … hakkında resmi belgede sahtecilik suçlarından verilen beraat kararları ile sanıklar … ve … hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararlarına yönelik olduğu belirlenip, bu hükümlerle sınırlı olarak yapılan temyiz incelemesinde;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp,onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı,sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Bilişim sistemlerinin,banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçu, TCK’nın 158/1-f maddesinde düzenlenmiştir. Maddenin gerekçesinde de;“Dolandırıcılık suçunun, bilişim sistemlerinin,banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle işlenmesi de,birinci fıkranın (f) bendinde bu suçun bir nitelikli unsuru olarak kabul edilmiştir. Bilişim sistemlerinin,banka veya kredi kurumlarının,özellikle bu kurum ve kuruluşları temsil edenlerin,kurum ve kuruluşları adına hareket eden kişilerin, başkalarını kolaylıkla aldatabilmeleri bir güven kurumu olan bu kuruma güvenin sarsılması bu kurumların araç

olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunu, nitelikli hâl saymıştır. Bilişim sisteminin aldatılmasından söz edilemeyeceği için, ancak bu sistemin araç olarak kullanılarak bir insanın aldatılması yani dolandırılması halinde bu bendin uygulanması mümkündür. Aksi halde yani sisteme girilerek bir kişi aldatılmayıp sistemden yararlanılarak çıkar sağlanmışsa bilişim suçu veya bilişim sistemi kullanılmak suretiyle hırsızlık suçunun oluşması söz konusu olacaktır. Bilişim sisteminden maksat, verileri toplayıp, yerleştirdikten sonra bunları otomatik işlemlere tâbi tutma olanağını veren manyetik sistemlerdir. Günümüzde bilişim sistemleri ile sesli-görüntülü haberleşme, elektronik imzanın kabulü,yeni ticari ilişkiler, internet bankacılığı hizmeti ile para transferleri ve bunlar gibi pek çok yenilik toplumsal hayata girmiş, bilişim gerek iş gerekse günlük hayatta vazgeçilemeyecek kadar önemli bir noktaya ulaşmış, bilişim teknolojileri daha hızlı ve ucuz bir nitelik arz etmesi nedeniyle, klasik yöntemlere nazaran daha fazla tercih edilir duruma gelmiştir. Bu sistemlerin güvenle kullanılması, aynı anda hızlı ve kolayca birçok kişi tarafından ulaşılması ve diğer taraftaki failin kontrol imkanını azaltması nedeniyle nitelikli hal sayılmıştır. Banka ya da kredi kurumlarının araç olarak kullanıldığından söz edilebilmesi için,dolandırıcılık fiili gerçekleştirilirken bankaların olağan faaliyetlerinden ya da bu faaliyeti yürüten sujelerden hileli araçlar kullanılarak yararlanılması veya banka ve kredi kurumlarının olağan faaliyetleri nedeniyle üretmiş oldukları maddi varlıkların suçta araç olarak kullanılarak haksız çıkarın elde edilmesi gerekir. Bankaların,ödeme aracı olarak kullanılması halinde bu fıkra uygulanamayacaktır.
Sanıklar … ve …’ın, …. Gıda isimli şirketi kurdukları, daha sonra şirkette çalışan sanık …’yı şirkete ortak edip müdür olarak atadıkları, sanık …’in de diğer sanık …’ya şirket adına çek keşide etmesi ve bankadan çekleri teslim alması için vekalet verdiği, sanıkların birlikte hareket ederek katılan …’tan mal satın alıp karşılığında da Yapı Kredi Bankası … Şubesine ait 1900 TL meblağlı 10.04.2007 keşide tarihli çeki yetkili kişiye imzalatmadan katılana gönderdikleri, bu şekilde sanıkların hileli hareketler yaparak menfaat temin etmek suretiyle üzerlerine atılı nitelikli dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçlarını işlediklerinin iddia edildiği olayda,
1- Sanıklar … ve … hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararlarına yönelik temyiz itirazlarının incelemesinde;
5271 sayılı CMK’nın 231.maddesine göre verilen ve davayı sonuçlandırıcı nitelikte olmayan “hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına” ilişkin karara karşı aynı kanunun 231/12. maddesine göre itiraz yolu açık olup temyiz olanağı bulunmadığı, sanıklar hakkında 20.02.2013 tarihinde verilen, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin karara karşı katılan vekilinin yaptığı itirazı üzerine, Bursa 1.Ağır Ceza Mahkemesinin yaptığı inceleme sonucunda verdiği ret kararı ile verilen hükmün kesinleştiği anlaşıldığından, katılan vekilinin temyiz isteminin, 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 317.maddesi gereğince REDDİNE,

2- Sanıklar …, …, … ve … hakkında nitelikli dolandırıcılık ile sanık … hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan kurulan beraat hükümlerine yönelik temyiz itirazlarının incelemesinde;
Mahkemenin suça konu çekin daha önceden … borç nedeniyle verildiği, bu nedenle nitelikli dolandırıcılık suçunun unsurlarının oluşmadığı ve sanık …’ın resmi belgede sahtecilik suçuna katıldığının sabit olmadığı gerekçelerine dayanan kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, katılan vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle hükümlerin ONANMASINA, 18.06.2015 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.