Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2014/22211 E. 2015/26982 K. 17.06.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2014/22211
KARAR NO : 2015/26982
KARAR TARİHİ : 17.06.2015

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Mala zarar verme
HÜKÜM : Mahkumiyet

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Mala zarar verme suçu, başkasının mülkiyetinde bulunan taşınır veya taşınmaz malın kısmen veya tamamen yıkılması, tahrip edilmesi, yok edilmesi, bozulması kullanılamaz hâle getirilmesi veya kirletilmesiyle oluşur. Bu bakımdan, söz konusu suç, seçimlik hareketli bir suçtur. Yıkma, yalnızca taşınmazlar için söz konusudur. Taşınmazın önceki kullanılış biçimine uygun olarak bir daha kullanılamaz duruma getirilmesini ifade eder. Yok etme, suça konu şeyin maddî varlığını ortadan kaldırmaktır. Bozma, suça konu şeyin, amacına uygun olarak kullanılması olanağını ortadan kaldırmaktır. Kirletme, başkasının binasının duvarına yazı yazmak, resim yapmak, afiş ve ilân yapıştırmak şeklinde gerçekleştirilmektedir.
Sanığın iş merkezinin çatı katında bulunan kabloları çalmak amacıyla bıçakla keserek parçalara ayırdığı sırada olayı fark eden tanık … in ikazı üzerine olay yerinden uzaklaştığı somut olayda,
1-Mala zarar verme suçunun konusu ile hırsızlık suçunun konusunun aynı taşınır mal olması durumunda ayrıca mala zarar verme suçundan da hüküm kurulamayacağı, bu durumun, 5237 sayılı TCK’nın 61. maddesi kapsamında temel cezanın belirlenmesinde gözönünde bulundurulacağı dikkate alınarak ve eylemin bütün halinde nitelikli hırsızlık suçunu oluşturduğu gözetilmeden, nitelikli mala zarar verme suçundan da hüküm kurulması,
Kabule göre de;
2-5237 sayılı TCK’nın 53/4. maddesi gereğince, kısa süreli hapis cezası ertelenen sanık hakkında 5237 sayılı aynı Kanunun 53/1 maddesi maddesinde gösterilen hak yoksunluklarına hükmedilemeyeceğinin gözetilmemesi,
3-Ülkemiz tarafından 4 Kasım 1950 tarihinde Roma’da imzalanarak kabul edilen ve 19.03.1954 yılında RG yayımlanan İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetlerini Koruma Sözleşmesi (Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi) nin adil yargılanma hakkını düzenleyen 6. Maddesinin 3-c bendinde ise ” Kendi kendini müdafaa etmek veya kendi seçeceği bir müdafii veya eğer bir müdafi tâyin için mali imkânlardan mahrum bulunuyor ve adaletin selâmeti gerektiriyorsa, mahkeme tarafından tayin edilecek bir avukatın meccani yardımından istifade etmek,” her sanığın hakkı olarak kabul edilmiştir.Bu hususlar gözetildiğinde 5271 sayılı CMK’nın 150/1. maddesi uyarınca, mahkemesince Baroya yazı yazılarak sanığı savunmak üzere bir avukatın görevlendirilmesi nedeniyle, zorunlu müdafii için ödenen avukatlık ücretinin, dosyadaki bilgilerden ekonomik ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan sanığa yargılama gideri olarak yükletilmesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6/3-c maddesindeki düzenlemeye açıkça aykırılık teşkil edeceğinin gözetilmemesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 17.06.2015 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.