Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2014/2200 E. 2014/3243 K. 24.02.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2014/2200
KARAR NO : 2014/3243
KARAR TARİHİ : 24.02.2014

Tebliğname No : KYB – 2014/11541

Dolandırıcılık suçundan şüpheliler M… (E…) Ulaç, M.. E.., E.. Ç.. ve V..-Çırak Turizm Seyahat İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti. yetkilileri haklarında yapılan soruşturma evresi sonucunda Antalya Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 18.04.2013 tarihli ve 2012/70053 soruşturma, 2013/13453 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara karşı yapılan itirazın reddine ilişkin Manavgat 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 04.07.2013 tarihli ve 2013/1057 değişik iş sayılı karar aleyhine Yüksek Adalet Bakanlığınca verilen 02.01.2014 gün ve 2013/99/201 sayılı kanun yararına bozma talebine dayanılarak dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 13.01.2014 gün ve 2014/11541 sayılı tebliğnamesiyle dairemize gönderilmekle okundu.
Kanun yararına bozma isteyen tebliğnamede;
Dosya kapsamına göre, şikayetçi vekilinin dolandırıcılık ve suç işlemek için örgüt kurma iddiaları üzerine yürütülen soruşturma sonucu şüpheliler haklarında uyuşmazlığın hukuk mahkemelerinde çözümü gereken hukuksal uyuşmazlık niteliğinde olduğu ve dolandırıcılık suçunun asli unsuru olan hileli hareketin gerçekleştiğine ilişkin kanıt bulunmadığı gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş ise de, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 160.maddesinde yer alan “Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hali öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar. Cumhuriyet savcısı, maddi gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için, emrindeki adli kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür.” şeklindeki düzenleme karşısında, Cumhuriyet savcısının soruşturma yapmak zorunda olduğu, Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 14.11.2007 tarihli ve 2007/9636-9375 sayılı ilamında da belirtildiği üzere, şikayetçi vekilinin dilekçesi üzerine başlatılan soruşturma sırasında bir kısım şüphelilerin bir kısmının yabancı uyruklu olduğu nazara alındığında şüphelilerin gerçekleştirmiş oldukları eylemlerde hile unsurunun olabileceği, bunun tesbiti bakımından şirket kayıtları ile icra dosyaları üzerinde uzman bilirkişi marifetiyle inceleme yaptırılarak gerçekte söz konusu şirketin sözleşmeleri gerçekleştirirken borca batık olup olmadığı, icra takiplerinin gerçek durumu yansıtıp yansıtmadığı hususlarının araştırılmadığı, ortada 5271 sayılı Kanun’a uygun bir soruşturmanın bulunmadığı bir durumda, anılan Kanun’un 160.maddesi ve diğer maddeleri uyarınca soruşturma yapmasını sağlamak maksadıyla itirazın kabul edilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunmuştur.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Kanun yararına bozmaya atfen düzenlenen ihbarnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden; Manavgat 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 04/07/2013 tarih ve 2013/1057 D. İş sayılı kararının 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi gereğince, BOZULMASINA, bozma nedenine göre müteakip işlemlerin mahallinde mahkemesince yerine getirilmesine 24/02/2014 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.