Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2014/2125 E. 2015/21147 K. 23.02.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2014/2125
KARAR NO : 2015/21147
KARAR TARİHİ : 23.02.2015

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Kamu malına zarar verme, kamuya ait eşya hakkında hırsızlık
HÜKÜM : Mahkumiyet

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Mala zarar verme suçu başkasının mülkiyetinde bulunan taşınır veya taşınmaz malın kısmen veya tamamen yıkılması, tahrip edilmesi, yok edilmesi, bozulması kullanılamaz hâle getirilmesi veya kirletilmesiyle oluşur. Bu bakımdan,söz konusu suç,seçimlik hareketli bir suçtur. Yıkma,yalnızca taşınmazlar için söz konusudur. Taşınmazın önceki kullanış biçimine uygun olarak bir daha kullanılamaz duruma getirilmesini ifade eder. Yok etme, suça konu şeyin maddî varlığını ortadan kaldırmaktır. Bozma,suça konu şeyin, amacına uygun olarak kullanılması olanağını ortadan kaldırmaktır. Kirletme, başkasının binasının duvarına yazı yazmak, resim yapmak, afiş ve ilân yapıştırmak şeklinde gerçekleştirilmektedir.
Kolluğu arayan bir kişinin, iki kişinin Telekom’a ait telefon kablolarını keserek götürdüğünü ihbar ettiği, ilgili kolluk tarafından, sanık …’un kullandığı, içinde diğer sanığın da bulunduğu aracın yolda durdurulduğu, yapılan aramada, aracın içinden yaklaşık 150 metre fiberoptik telefon kabloları ile suçta kullanılan balta ve bıçağın ele geçirildiği ve söz konusu kabloların, Türk Telekom’a ait kablolar olduğunun belirlendiği, sanıkların, suçu birbirlerinin üzerine atarak kabul etmedikleri, böylece sanıkların kamu malına zarar verme ve kamuya ait eşya hakkında hırsızlık suçunu işlediklerinin iddia edildiği olayda,
1-Kamuya ait eşya hakkında hırsızlık suçundan verilen mahkumiyet kararlarına yönelik temyiz incelemesinde;
Sanık, katılan ve tanık beyanları, keşif, bilirkişi raporu, olay yeri fotoğrafları, olay yeri görgü ve tespit tutanağı ile tüm dosya kapsamına göre, suçun sanıklar tarafından işlendiği sabit olmakla bu gerekçelere dayanan mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik bulunmamıştır.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanıklar müdafiilerinin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
a-Her iki hüküm açısından;5237 sayılı TCK’nın 53. maddesinin 1. fıkrasının c bendinde yer alan haklardan, sadece kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlığa ait bir hizmetten bulunmaktan yoksun bırakılmaya ilişkin hak yoksunluğunun aynı maddenin 3. fıkrasına göre koşullu salıverilme tarihinden itibaren uygulanmayacağı gözetilmeden, alt soyu dışındaki kişileri de kapsayacak şekilde 53/1-c maddesi gereğince güvenlik tedbirlerinin uygulanmasına hükmedilmesi,
b-Sanık … hakkında verilen hüküm açısından; Sanığın adli sicil kaydında bulunan 21/12/2005 kesinleşme Gazipaşa Sulh Ceza Mahkemesi tarafından verilen 2004/381 Esas 2005/338 Karar sayılı sayılı kararının, 21.07.2004 tarihinde yürürlüğe giren 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 5219 sayılı Kanun’un 3-B maddesi ile değişik 1412 sayılı CMUK’nın 305/1. maddesi gereğince kesin hüküm niteliğinde olduğu ve tekerrüre esas alınamayacağı ve başkaca tekerrüre esas alınabilecek sabıkanın da bulunmadığı gözetilmeden, sanığın mükerrir sayılarak cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanıklar müdafiilerinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin 5320 sayılı Kanun’un 8. maddesi uyarınca uygulanması gereken CMUK’nın 321. maddesi gereğince BOZULMASINA; fakat, bu aykırılığın yeniden duruşma yapılmaksızın aynı Kanun’un 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hüküm fıkralarından, 5237 sayılı Kanun’un 53. maddesinin uygulanmasına ilişkin bölümün tamamen çıkartılıp yerine, “5237 sayılı TCK’nın 53. maddenin 3. fıkrası uyarınca, 1. fıkranın c bendinde yer alan, kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık haklarından koşullu salıverilme tarihine kadar, 1. fıkrada yazılı diğer haklardan cezanın infazı tamamlanıncaya kadar yoksun bırakılmasına” denilmek ve sanık … hakkında verilen hüküm açısından, 5237 sayılı TCK’nın 58. maddesinin uygulanmasına ilişkin kısmın hüküm fıkrasından çıkarıltılması suretiyle hükümlerin DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
2-Kamu malına zarar verme suçundan verilen mahkumiyet kararlarına yönelik temyiz incelemesinde;
a-Sanıklar tarafından, telefon kablosunun çalınmak istenmesi sırasında zorunlu olarak kesilmesi suretiyle çalınmak istenen malın aynına da zarar verildiği anlaşılan olayda, nitelikli hırsızlık suçu dışında ayrıca kamu malına zarar verme suçunun unsurlarının oluşmayacağı dikkate alınarak, 5271 sayılı CMK’nın 223/2-a maddesi gereğince sanıklar hakkında beraat kararı verilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde mahkumiyet kararı verilmesi,
b-Kabule göre de; 5237 sayılı TCK’nın 53. maddesinin 1. fıkrasının c bendinde yer alan haklardan, sadece kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlığa ait bir hizmetten bulunmaktan yoksun bırakılmaya ilişkin hak yoksunluğunun aynı maddenin 3. fıkrasına göre koşullu salıverilme tarihinden itibaren uygulanmayacağı gözetilmeden, alt soyu dışındaki kişileri de kapsayacak şekilde 53/1-c maddesi gereğince güvenlik tedbirlerinin uygulanmasına hükmedilmesi,
c-Sanık … hakkında verilen hüküm açısından; sanığın adli sicil kaydında bulunan 21/12/2005 kesinleşme Gazipaşa Sulh Ceza Mahkemesi tarafından verilen 2004/381 Esas 2005/338 Karar sayılı sayılı kararının, 21.07.2004 tarihinde yürürlüğe giren 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 5219 sayılı Kanun’un 3-B maddesi ile değişik 1412 sayılı CMUK’nın 305/1. maddesi gereğince kesin hüküm niteliğinde olduğu ve tekerrüre esas alınamayacağı ve başkaca tekerrüre esas alınabilecek sabıkanın da bulunmadığı gözetilmeden, sanığın mükerrir sayılarak cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanıklar müdafiilerinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 23/02/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.