Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2014/20507 E. 2015/26389 K. 08.06.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2014/20507
KARAR NO : 2015/26389
KARAR TARİHİ : 08.06.2015

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Kamu malına zarar verme, kamu görevlilerine karşı görevinden dolayı hakaret
HÜKÜM : Mahkumiyet, beraat

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Mala zarar verme suçu başkasının mülkiyetinde bulunan taşınır veya taşınmaz malın kısmen veya tamamen yıkılması, tahrip edilmesi, yok edilmesi, bozulması kullanılamaz hâle getirilmesi veya kirletilmesiyle oluşur. Bu bakımdan, söz konusu suç, seçimlik hareketli bir suçtur. Yıkma, yalnızca taşınmazlar için söz konusudur. Taşınmazın önceki kullanış biçimine uygun olarak bir daha kullanılamaz duruma getirilmesini ifade eder. Yok etme, suça konu şeyin maddî varlığını ortadan kaldırmaktır. Bozma, suça konu şeyin, amacına uygun olarak kullanılması olanağını ortadan kaldırmaktır. Kirletme, başkasının binasının duvarına yazı yazmak, resim yapmak, afiş ve ilân yapıştırmak şeklinde gerçekleştirilmektedir.
Hakaret suçunun oluşabilmesi için, bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını incitecek ölçüde, somut bir fiil veya olgu isnat etmek yada yakıştırmalarda bulunmak yada sövmek gerekmektedir. Kişiye isnat edilen somut fiil veya olgunun gerçek olup olmamasının bir önemi yoktur. İsnadın ispatın konusu ayrıdır. Somut bir fiil ve olgu isnat etmek; isnat, mağdurun onur şeref ve saygınlığını incitecek nitelikte olacaktır. Mağdura yüklenen fiil ve olgunun belirli olması şarttır. Fiilin somut sayılabilmesi için, şahsa, şekle, konuya, yere ve zamana ilişkin unsurlar gösterilmiş olmalıdır. Bu unsurların tamamının birlikte söylenmesi şart değildir. Sözlerin isnat edilen fiilî belirleyecek açıklıkta olması yeterlidir. Çoğu zaman isnat edilen fiil ve olgunun, hangi zaman ve yerde meydana geldiğinin belirtilmesi, onur ve saygınlığı incitecek niteliği tespit için yeterli olmaktadır. Tarafların sosyal durumları, sözlerin söylendiği yer ve söyleniş şekli, söylenmeden önceki olaylar nazara alınarak suç vasfı tayin olunmalıdır. Hakaretin kişiyi küçük düşürmeye yönelik olması gerekir. Kişiye onu toplum nazarında küçük düşürmek amaçlı belli bir siyasi kanaatin isnat edilmesi hâlinde de suç oluşacaktır. Bir kişiye yönelik sözlerin veya yapılan davranışın o kişiyi küçük düşürücü nitelikte olup olmadığını tayin ederken, topluma hâkim olan anlayışlar, örf ve adetler göz önünde bulundurulmalıdır. Suçun alenen işlenmesi, nitelikli hâl kabul edilmiştir. Aleniyet, belirsiz sayıda kişilerin hakaret oluşturan sözü duymalarına olanak sağlamak suretiyle suçun işlenmesini ifade eder. Failin, hakaret oluşturan sözün duyulması olanağını yaratmış olması yeterlidir. Söylenen sözün fiilen duyulmuş olup olmaması önemli değildir.
Sanığın, bir taşınmazın adına tescilini sağlamak üzere sürekli belediyeye gidip geldiği, 16/06/2010 tarihinde de yine ilgili kuruma giderek etrafı dağıttığı, eşyaları kırdığı, ordaki görevlilere, “siz zaten soyguncusunuz” diyerek hakaret ettiği, 03/07/2010 tarihinde de, aynı belediyeye giderek çantasına koyduğu taşlarla giriş kapısının camını kırdığı, böylece sanığın hakaret ve iki kere kamu malına zarar verme suçlarını işlediğinin iddia edildiği olayda,
1-Katılan vekilinin, kamu görevlilerine karşı görevinden dolayı hakaret suçundan verilen beraat kararına yönelik temyiz itirazlarının incelemesinde;
Katılan kurumun, kurumda bulunan görevlilere yapılan hakaret suçundan zarar görmemesi karşısında, bu suçtan usulsüz olarak verilen katılma kararının hükmü temyiz etme hak ve yetki vermeyeceği dikkate alınarak; katılan vekilinin vaki temyiz isteminin 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’un 317. maddesi gereğince REDDİNE,
2-Katılan vekilinin ve sanığın, kamu malına zarar verme suçundan verilen mahkumiyet kararına yönelik temyiz itirazlarının incelemesinde;
Sanık, katılan ve tanık beyanları, tutanaklar ile tüm dosya kapsamına göre, suçun sanık tarafından işlendiği sabit olmakla bu gerekçelere dayanan mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik bulunmamıştır.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, katılan vekilinin ve sanığın sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Sanığın, 5237 sayılı TCK’nın 43/1 maddesi kapsamında, aynı suç işleme kararıyla Kanun’un aynı hükmünü, 16/06/2010 ile 03/07/2010 tarihlerinde birden fazla kez ihlal ederek, katılan kurumun malına zarar verdiğinin anlaşılması karşısında, zincirleme suç hükümlerinin uygulanması gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde hüküm kurularak eksik ceza tayin edilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, katılan vekilinin ve sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 08/06/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.