Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2014/20345 E. 2015/26579 K. 10.06.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2014/20345
KARAR NO : 2015/26579
KARAR TARİHİ : 10.06.2015

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Yaralama, mala zarar verme, tehdit, hakaret
HÜKÜM : Mahkumiyet

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Mala zarar verme suçu başkasının mülkiyetinde bulunan taşınır veya taşınmaz malın kısmen veya tamamen yıkılması, tahrip edilmesi, yok edilmesi, bozulması kullanılamaz hâle getirilmesi veya kirletilmesiyle oluşur. Bu bakımdan, söz konusu suç, seçimlik hareketli bir suçtur. Yıkma, yalnızca taşınmazlar için söz konusudur. Taşınmazın önceki kullanış biçimine uygun olarak bir daha kullanılamaz duruma getirilmesini ifade eder. Yok etme, suça konu şeyin maddî varlığını ortadan kaldırmaktır. Bozma, suça konu şeyin, amacına uygun olarak kullanılması olanağını ortadan kaldırmaktır. Kirletme, başkasının binasının duvarına yazı yazmak, resim yapmak, afiş ve ilân yapıştırmak şeklinde gerçekleştirilmektedir.
Hakaret suçunun oluşabilmesi için, bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını incitecek ölçüde, somut bir fiil veya olgu isnat etmek ya da yakıştırmalarda bulunmak ya da sövmek gerekmektedir. Kişiye isnat edilen somut fiil veya olgunun gerçek olup olmamasının bir önemi yoktur. İsnadın ispatı konusu ayrıdır. Somut bir fiil ve olgu isnat etmek; mağdurun onur şeref ve saygınlığını incitecek nitelikte olacaktır. Mağdura yüklenen fiil ve olgunun belirli olması şarttır. Fiilin somut sayılabilmesi için, şahsa, şekle, konuya, yere ve zamana ilişkin unsurlar gösterilmiş olmalıdır. Bu unsurların tamamının birlikte söylenmesi şart değildir. Sözlerin isnat edilen fiilî belirleyecek açıklıkta olması yeterlidir. Çoğu zaman isnat edilen fiil ve olgunun, hangi zaman ve yerde meydana geldiğinin belirtilmesi, onur ve saygınlığı incitecek niteliği tespit için yeterli olmaktadır. Tarafların sosyal durumları, sözlerin söylendiği yer ve söyleniş şekli, söylenmeden önceki olaylar nazara alınarak suç vasfı tayin olunmalıdır.
Hakaretin kişiyi küçük düşürmeye yönelik olması gerekir. Kişiye onu toplum nazarında küçük düşürmek amaçlı belli bir siyasi kanaatin isnat edilmesi hâlinde de suç oluşacaktır.
Bir kişiye yönelik sözlerin veya yapılan davranışın o kişiyi küçük düşürücü nitelikte olup olmadığını tayin ederken, topluma hâkim olan anlayışlar, örf ve adetler göz önünde bulundurulmalıdır.
Suçun alenen işlenmesi, nitelikli hâl kabul edilmiştir. Aleniyet, belirsiz sayıda kişilerin hakaret oluşturan sözü duymalarına olanak sağlamak suretiyle suçun işlenmesini ifade eder. Failin, hakaret oluşturan sözün duyulması olanağını yaratmış olması yeterlidir. Söylenen sözün fiilen duyulmuş olup olmaması önemli değildir.
Tehdit, bir kimsenin başkasını, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğini veya malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağını veya sair bir kötülük edeceğini bildirmesidir. Bu suçta fail, ağır ve haksız bir zarara uğratılacağını mağdura bildirmektedir. Gerçekleşmesi failin iradesine bağlı olan ve gelecekte vuku bulacak bir kötülüğün, gerçekleşecek gibi gösterilmesidir. Tehdit mağdurun karar verme ve serbest hareket etme özgürlüğünü kısıtlamalı iç huzurunu bozmalı ve onu endişeye düşürmelidir. Mağdura yapılan tehdidin, onun iç huzurunu bozmaya, onda korku ve endişe yaratmaya elverişli olması gerekir. Failin tehdit fiilini bilerek ve isteyerek işlemesi, verileceği söylenen zararın haksız olması yeterlidir. Fiilde korkutuculuk, ürkütücülük, ciddiyet yoksa tehdit kastının varlığından bahsedilemez. Mağdur haksız bir zarara uğrayacağı endişesine kapılmamışsa, korkutuculuk oluşmamıştır. Tehdit suçunun, bahsedilen yasal unsurlarının gerçekleşip gerçekleşmediği olaysal olarak değerlendirilmeli, fail ile mağdurun içinde bulundukları ortam, söylenen sözler, söylenme nedeni ve söylendiği koşullar nazara alınmalıdır.
Sanığın, gayriresmi eşinin hastane işlemleri ile ilgilendiği ve kadın doğum tarafına geçmek istediği, olayın olduğu … Devlet Hastanesinin B Blok Poliklinik Ziyaretçi girişinde, hastane güvenlik görevlisi olan … ile sanığın kadın doğum tarafına yasak olduğu halde geçmek istemesi üzerine tartışma başladığı, çıkan tartışmada sanığın, mağdur …’e “Sen görürsün, seninle görüşeceğiz!” diyerek sair tehditte bulunduğu, tartışma sesleri üzerine yanlarına yine aynı hastanede güvenlik görevlisi olan …’ın geldiği ve sanığa “Neden böyle davranıyorsunuz? Biz sizin için varız.” gibi sözler söylediği, ancak sanığın sinirlenerek …’ın ensesine yumrukla vurduğu ve “Sana Tavşanlı’yı dar edeceğim! Siz öldünüz!” diye tehditte bulunarak her iki güvenlik görevlisine karşı “topunuzun anasını avradını sinkaf ederim, şerefsizler” gibi sözlerle hakarette bulunduğu ve hastanede masa üzerinde bulunan bilgisayar monitörünü de alarak yere atıp zarar verdiği somut olayda;
1- Sanık hakkında mala zarar verme ve mağdur …’a karşı işlediği kasten yaralama suçlarından kurulan hükümlere yönelik olarak yapılan incelemede;
Hükmolunan cezaların miktar ve türlerine göre karar tarihi itibariyle; 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanun’a, 6217 sayılı Yargı Hizmetlerinin Hızlandırılması Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 26. maddesiyle eklenen geçici 2. maddesi uyarınca,
doğrudan verilen 3.000 TL ve altında kalan adli para cezalarının temyizinin mümkün olmaması karşısında, sanık ve müdafiinin temyiz isteminin 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 317. maddesi gereğince REDDİNE,
2- Sanık hakkında mağdur …’e yönelik olarak işilediği tehdit suçu ve kamu görevlisine karşı görevinden dolayı hakaret suçundan kurulan hükümlere yönelik olarak yapılan icelemede;
Oluşa, dosya kapsamında bulunan mağdur ve tanık beyanlarına ve sanık savunmasına göre sanığın mağdur …’e karşı “Sana Tavşanlı’yı dar edeceğim! Siz öldünüz!” şeklinde, ayrıca her iki mağdura karşı “Şerefsizler!” şeklinde söz söyleyerek atılı tehdit ve hakaret suçunu işlediğine yönelik kabulde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Tekerrüre esas mahkumiyeti bulunan sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nın 58. maddesinin uygulanmaması aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık ve müdafiinin yerinde görülmeyen temyiz itirazının reddiyle hükmün ONANMASINA, 10.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.