Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2014/19928 E. 2014/20417 K. 04.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2014/19928
KARAR NO : 2014/20417
KARAR TARİHİ : 04.12.2014

Tebliğname No : 15 – 2013/134830
MAHKEMESİ : Aydın 2. Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 11/02/2013
NUMARASI : 2012/468 (E) ve 2013/60 (K)
SUÇ : Zincirleme nitelikli dolandırıcılık

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, mağdurun durumu, fiille olan ilişkisi, kullanılan hilenin şekli, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
TCK’nın 158/1-e bendinde belirtilen, kamu kurum ve kuruluşlarının zararına olarak dolandırıcılık suçunun işlenmesi, nitelikli hal kabul edilmiştir. Hangi kurum ve kuruluşların, kamusal nitelik taşıdığı, o kurumun kadro bakımından bağlı olduğu durumu düzenleyen mevzuata göre belirlenir. Bu nitelikli halin oluşması için, eylemin kamu kurum ve kuruluşlarının mal varlığına zarar vermek amacıyla işlenmesi gerekir.
Zarar vermek, kamu kurum ve kuruluşlarından hakkı olmayan bir parayı almak yada bir borcu geri vermemek şeklinde olabilir. Bu suçun zarar göreni kamu kurum ve kuruluşunun tüzel kişiliğidir. Kamu kurum ve kuruluşlarının zarar görmesi söz konusu değilse bu suç oluşmayacaktır. Dolandırıcılık suçunun kamu yararına çalışan hayır kurumlarının zararına işlenmesi madde kapsamında değildir.
23/05/1997 tarihinde Mesut Şenses ile evli olan sanığın, çocukları Ferdi, Gülben ve Ömer için 13/06/2007, kendi ve çocuğu Yonca için 16/06/2007 tarihleri itibariyle usulsüz düzenlenmiş olduğu ileri sürülen yeşil kartları muhtelif tarihlerde eczanelerden ilaç, sağlık kurumlarından da sağlık hizmetleri almak suretiyle kullanarak haksız yararlar sağlaması eylemlerinin “zincirleme nitelikli dolandırıcılık” suçunu oluşturduğu iddia edilen somut olayda;
Sanığın, aşamalardaki anlatımlarında genel olarak; eşi Mesut’un cezaevinde olduğu dönemde bizzat Yeşil Kart bürosuna başvurup, evrakı elden takip ederek ilgili resmi kurumlarda ikmalini sağlayıp kendi ve çocukları adına yeşil kartları alıp, sağlık hizmetleri almakta (Yonca hariç) kullandıklarını bilahare evlerini taşırken kartları kaybedip 21/01/2010 tarihinde yerel bir gazetede zâyi ilanı verdiğini savunması karşısında; gerçeğin kuşkuya yer bırakmayacak biçimde belirlenebilmesi amacına yönelik olarak; A.. M..nün 02/12/2011 tarihli suç duyurusunda bahsi geçen Sağlık Bakanlığı Müfettişinin inceleme-soruşturma raporunun “sanık ve çocuklarıyla ilgili olan bölümlerinin” onaylı fotokopilerinin getirtilmesi, sanık ve çocuklarına ait (Yonca hariç) ilaç alımlarına- hastane masraflarına ilişkin teşhis-tedavi evrakının temin edilmesi, hangi tarihlerde, hangi eczanelerden, hangi reçetelerle ilaçların sağlık hizmetlerinin alındığının açıklığa kavuşturulması, sağlık kurumlarına müracaatlarının “acil” nitelik taşıyıp taşımadığının değerlendirilmesi, suç tarihi öncesi ve sonrası itibariyle sanığın ve çocuklarının sosyo-ekonomik durumları nazara alındığında yasal olarak yeşil kart alabilme şartlarını haiz olup olmadıklarının ortaya konulması, soruşturma evresinde ifadesi alınan N.. D..’ın iddia-savunmalar doğrultusunda tanık sıfatıyla dinlenmesi, anlatımında adı geçen M. G.. hakkında soruşturma yapılıp dava açılıp açılmadığının araştırılması, açılmış ise dosyasının getirtilip ayrıntılı biçimde incelenmesi, bu davayı ilgilendiren bilgi-belgelerin onaylı örneklerinin intikalinin sağlanması, sanığın formun ikmali için ilgili kurumlara (Belediye, Tapu idaresi gibi) müracaatlarının bulunup bulunmadığının sorulması toplanan deliller birlikte değerlendirilerek varılacak sonuca göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken eksik soruşturmayla yazılı şekilde karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1.maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321.maddesi uyarınca BOZULMASINA, 04/12/2014 tarihinde oybirlğiyle karar verildi.