Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2014/19923 E. 2014/20375 K. 03.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2014/19923
KARAR NO : 2014/20375
KARAR TARİHİ : 03.12.2014

Tebliğname No : 15 – 2013/140139
MAHKEMESİ : Safranbolu Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 13/12/2007
NUMARASI : 2006/63 (E) ve 2007/304 (K)
SUÇ : Dolandırıcılık, resmi mercilerde yalan beyanda bulunma, yetkisiz kişinin resmi elbise giyerek suç işlemesi

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; Failin bir kimseyi,kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp,onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır.Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır.Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
TCK’nın 158/1-d bendinde belirtilen, Kamu kurum ve kuruluşlarının,kamu meslek kuruluşlarının, siyasî parti, vakıf veya dernek tüzel kişiliklerinin araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunun işlenmesi, nitelikli hâl kabul edilmiştir. Söz konusu kurum yada kuruluşların konumunun suçun işlenmesinde kolaylık sağlayacağı düşüncesi, bu kurum ve kuruluşların bu suçta araç olarak kulanılmasının, ağırlaştırıcı neden olmasını gerektirmiştir.
Bu nitelikli halin uygulanabilmesi için,bunların isminin kullanılması yeterli olmayıp maddi varlığının kullanılması gerekmektedir.Araç olarak kullanılma,bu kurum veya kuruluşlara ait yazı veya belgeleri amaç dışı olarak kullanmak şeklinde olabilir.Bu kurumlara ait kimlik belgesinin gösterilmesi, basılı evraklarının, kıyafetlerinin, taşıtlarının kullanılması mağdurda güven oluşumunu sağlayacaktır.
Sanığın teğmen kıyafeti giymiş olarak muhatapları üzerinde güven oluşturacak şekilde otopark görevlisi olan müştekiye telefonunun şarjı bittiğini acilen iki yeri araması gerektiğini söyleyerek telefonunu istediği, müştekinin telefonu vermesi üzerine, konuşma yaptığı, sonrada parkta arkadaşı ile buluşacağını
telefonu geri getireceğini söylediği, müştekinin vermek istememesi üzerine, askerede mi güvenmiyorsun diyerek telefonla birlikte arabasına binip gittiği, sanığın daha sonra yakalanması üzerine adının Hakan Ateş olduğunu söyleyip bu isimle ifade vererek Hakan Ateş hakkında kamu davası açılmasına neden olduğu olayda,
Dolandırıcılık Resmi Mercilere Yalan Beyanda Bulunma, Yetkisiz Kişinin Resmi Elbise Giyerek Suç İşlemesi suçlarından kurulan hükümlere yönelik incelemede;
a-Sanığın askerlikle bir bağlantısı olmadığı halde, asker olduğu algısını yaratacak şekilde teğmen üniforması giyerek katılana ait cep telefonunu istemek suretiyle hile kullandığının iddia olunması karşısında, sanığın eylemin 5237 sayılı TCK’nın 158/1-d maddesinde öngörülen kamu kurumunun araç olarak kullanılması suretiyle” nitelikli dolandırıcılık suçunu oluşturup oluşturmayacağına ilişkin delilleri takdir ve tartışmanın üst dereceli Ağır Ceza Mahkemesine ait olduğu gözetilerek görevsizlik kararı verilmesi gerekirken duruşmaya devamla yazılı şekilde, hüküm kurulması,
Kabule göre de;
b-Sanığın, soruşturma evresinde ismini H. A.. olarak beyan etmesi ve H. A.. hakkında kamu davası açılmasına neden olan eyleminin, 5237 sayılı TCK’nın 268. maddesi delaletiyle 267. maddesinde hükme bağlanan iftira suçunu oluşturduğu gözetilmeden, yazılı şekilde resmi mercilere yalan beyanda bulunma suçundan hüküm kurulması,
c-Sanığın yetkisi olmadığı halde askeri üniforma giydiğinin kabul edilmesi karşısında, 5237 sayılı TCK’nın 264. maddesi uyarınca mahkumiyet kararı verilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmesi,
d-Kısa kararda yargılama giderinin miktar ve dökümünün gösterilmemesi,
Bozmayı gerektirmiş, Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’ nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 03.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.