Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2014/19891 E. 2014/20419 K. 04.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2014/19891
KARAR NO : 2014/20419
KARAR TARİHİ : 04.12.2014

Tebliğname No : 15 – 2013/134832
MAHKEMESİ : Aydın 2. Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 12/02/2013
NUMARASI : 2012/475 (E) ve 2013/73 (K)
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, mağdurun durumu, fiille olan ilişkisi, kullanılan hilenin şekli, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
TCK’nın 158/1-e bendinde belirtilen, kamu kurum ve kuruluşlarının zararına olarak dolandırıcılık suçunun işlenmesi, nitelikli hal kabul edilmiştir. Hangi kurum ve kuruluşların, kamusal nitelik taşıdığı, o kurumun kadro bakımından bağlı olduğu durumu düzenleyen mevzuata göre belirlenir. Bu nitelikli halin oluşması için, eylemin kamu kurum ve kuruluşlarının mal varlığına zarar vermek amacıyla işlenmesi gerekir.
Zarar vermek, kamu kurum ve kuruluşlarından hakkı olmayan bir parayı almak yada bir borcu geri vermemek şeklinde olabilir. Bu suçun zarar göreni kamu kurum ve kuruluşunun tüzel kişiliğidir. Kamu kurum ve kuruluşlarının zarar görmesi söz konusu değilse bu suç oluşmayacaktır. Dolandırıcılık suçunun kamu yararına çalışan hayır kurumlarının zararına işlenmesi madde kapsamında değildir.
Sanığın, 10/10/2007 tarihinde ele geçmeyen usulsüz düzenlenmiş olduğu ileri sürülen yeşil kartı kullanıp eczaneden ilaç alarak 52 TL zarara neden olması eyleminin “nitelikli dolandırıcılık” suçunu oluşturduğu iddia edilen somut olayda;
Sanığın, aşamalardaki anlatımlarında genel olarak; yeşil kartın acilen hastaneye kaldırıldığında ve iki buçuk ay kadar hastanelerde yattığı sırada vefat eden babasının hastanede tanıştığını söylediği bir kişi vasıtasıyla çıkartılmış olduğunu, Yeşilyurt Devlet Hastanesine müracaatı ve sonrasında yeşil kart kullanımının bilgisi ve iradesi dışında cereyan ettiğini, yeşil kartın Üniversite hastanesi tarafından kabul edilmemesi nedeniyle hastane masraflarının abisinin çektiği banka kredisiyle ödendiğini savunması karşısında; gerçeğin kuşkuya yer bırakmayacak biçimde belirlenebilmesi amacına yönelik olarak 02/12/2011 tarihli İl Sağlık Müdürlüğü’nün suç duyurusunda bahsi geçen Sağlık Bakanlığı Müfettişinin soruşturma-inceleme raporunun sanıkla ilgili olan bölümünün onaylı fotokopisinin getirtilmesi, 52 TL’den ibaret haksız yarara konu ilaç alımının hangi reçeteye/reçetelere bağlı olduğunun ve ilgili sağlık kuruluşuna müracaatın “acil” nitelik taşıyıp taşımadığının araştırılması, katılan vekilinin temyiz dilekçesinde adı geçen M. G.. ile sanığın organik bağının ortaya konulması, adı geçen hakkında adli-idari soruşturmalar yapılıp yapılmadığının öğrenilmesi, yapılmış ise akıbetinin sorulması savunma anlatımlarında bahsi geçen ve alındığı belirtilen sağlık hizmetleri açısından sanık hakkında ayrıca bir soruşturma yapılıp dava açılıp açılmadığının aydınlatılması, sanığın abisinin tanık sıfatıyla iddia ve savunmalar doğrultusunda usülünce dinlenmesi, toplanan deliller birlikte değerlendirilerek varılacak sonuca göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken eksik soruşturmayla yazılı biçimde karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1.maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321.maddesi uyarınca BOZULMASINA, 04/12/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.