Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2014/19890 E. 2014/20418 K. 04.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2014/19890
KARAR NO : 2014/20418
KARAR TARİHİ : 04.12.2014

Tebliğname No : 15 – 2013/134833
MAHKEMESİ : Aydın 2. Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 12/02/2013
NUMARASI : 2012/479 (E) ve 2013/80 (K)
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
TCK’nın 158/1-e bendinde belirtilen, kamu kurum ve kuruluşlarının zararına olarak dolandırıcılık suçunun işlenmesi, nitelikli hal kabul edilmiştir. Hangi kurum ve kuruluşların, kamusal nitelik taşıdığı, o kurumun kadro bakımından bağlı olduğu durumu düzenleyen mevzuata göre belirlenir. Bu nitelikli halin oluşması için, eylemin kamu kurum ve kuruluşlarının mal varlığına zarar vermek amacıyla işlenmesi gerekir.
Zarar vermek, kamu kurum ve kuruluşlarından hakkı olmayan bir parayı almak ya da bir borcu geri vermemek şeklinde olabilir. Bu suçun zarar göreni kamu kurum ve kuruluşunun tüzel kişiliğidir. Kamu kurum ve kuruluşlarının zarar görmesi söz konusu değilse bu suç oluşmayacaktır. Dolandırıcılık suçunun kamu yararına çalışan hayır kurumlarının zararına işlenmesi madde kapsamında değildir.
20.02.2006 tarihinde S. C.. ile evlenmiş görünen sanığın, 07.07.2007 tarihi itibariyle adına usulsüz düzenlenmiş olduğu ileri sürülen yeşil kartı eczanelerde ilaç alımlarında kullanarak 616 TL haksız yarar sağlaması eyleminin “nitelikli dolandırıcılık” suçunu oluşturduğu iddia edilen somut olayda;
Sanığın aşamalardaki değişmez anlatımlarında genel olarak; Aydın/Didim ilçesine ailesini ziyarete gittiğinde rahatsızlanması üzerine 23.11.2007 tarihinde vefat ettiği bildirilen babası Cuma’nın kendisiyle ilgilendiğini ve suçta kullanılan yeşil kartı çıkartmış olduğunu, bu kartla ilaçlar alındığını, Siverek’e döndüğünde kartın geçersiz olduğunu söyleyince yırtıp attığını, orada yeniden yeşil kart çıkartıldığını savunması karşısında; gerçeğin kuşkuya yer bırakmayacak şekilde belirlenebilmesi amacına yönelik olarak Aydın İl Sağlık Müdürlüğünün 02.12.2011 tarihli suç duyurusuna ilişkin üst yazısında bahsi geçen Sağlık Bakanlığı Müfettişi’nin inceleme-soruşturma raporunun “sanıkla ilgili olan bölümünün” onaylı fotokopisinin getirtilmesi, 616 TL’den ibaret olduğu belirtilen ilaç alımlarına esas teşhis-tedavi evraklarının temin edilmesi, hangi tarihlerde hangi eczanelerden hangi reçetelerle ilaçların alındığının belirlenmesi, sağlık kurumlarına müracaatların “acil” nitelik taşıyıp-taşımadığının değerlendirilmesi, 20.02.2006 tarihinde evlendiği kayden anlaşılmakla, o tarih ve sonrasında eşinden dolayı sosyal-sağlık güvencesinin bulunup bulunmadığının açıklığa kavuşturulması, suç tarihi itibariyle sosyo-ekonomik durumu itibariyle yeşil kart alabilme yasal şartlarını haiz olup olmadığının açıklığa kavuşturulması, “hane halkı reisi tarafından müşterek düzenlenen form ile başvurudan” bahsedilmekte olduğundan, suç tarihi öncesi veya sonrasında baba Cuma veya eşi Sadettin tarafından böyle bir başvuru olup olmadığının, yeşil kart alınıp alınmadığının öğrenilmesi, katılan vekilinin temyiz dilekçesinde adı geçen M. G.. ile organik bağın bulunup bulunmadığının araştırılması, toplanan deliller birlikte değerlendirilerek varılacak sonuca göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken eksik soruşturmayla yazılı şekilde karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1.maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 04/12/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.