YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2014/19889
KARAR NO : 2014/20031
KARAR TARİHİ : 01.12.2014
Tebliğname No : 15 – 2013/134929
MAHKEMESİ : Aydın 2. Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 13/02/2013
NUMARASI : 2012/407 (E) ve 2013/107 (K)
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık
Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
TCK’nın 158/1-d bendinde belirtilen, kamu kurum ve kuruluşlarının, kamu meslek kuruluşlarının, siyasî parti, vakıf veya dernek tüzel kişiliklerinin araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunun işlenmesi,nitelikli hâl kabul edilmiştir.Söz konusu kurum yada kuruluşların konumunun suçun işlenmesinde kolaylık sağlayacağı düşüncesi,bu kurum ve kuruluşların bu suçta araç olarak kulanılmasının, ağırlaştırıcı neden olmasını gerektirmiştir.
Bu nitelikli halin uygulanabilmesi için, bunların isminin kullanılması yeterli olmayıp maddi varlığının kullanılması gerekmektedir.Araç olarak kullanılma, bu kurum veya kuruluşlara ait yazı veya belgeleri amaç dışı olarak kullanmak şeklinde olabilir. Bu kurumlara ait kimlik belgesinin gösterilmesi, basılı evraklarının, kıyafetlerinin, taşıtlarının kullanılması mağdurda güven oluşumunu sağlayacaktır.
Sanıklar Reşit’in ele geçirilemeyen kendi adına düzenlenmiş sahte yeşil kart ile tedavisini yaptırıp, eczaneden ilaç almak suretiyle kamu kurumunu zarara uğrattığının iddia edildiği olayda; gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde ortaya çıkarılması açısından, İl Sağlık Müdürlüğü tarafından gönderildiği belirtilen listede sanığın ismi ile yapılan harcamanın esas alınarak soruşturma başlatıldığı, dosya kapsamına göre, kullanılan yeşil kartların sahte oldukları veya usulsüz olduklarına dair bir iddiaya rastlanmadığı gibi bu husustaki bir belgenin de dosya içine konulmadığı dikkate alınarak, ilgili kurumlara yazı yazılarak, suç tarihinde sanığın ekonomik ve mali durumuna göre yeşil karta ihtiyaçları bulunup bulunmadığı ve hukuken yeşil kart alabilecek durumda olup olmadığı, sanığın, suça konu yeşil kartla hangi tarihte ve ne şekilde tedavi gördüğü, hastaneye hangi şikayetle geldiği, poliklinik veya acilden giriş yapıp yapmadığı, tedavi sırasında hangi yeşil kartı kullandığı ve bu sırada sigortalı olup olmadığı, söz konusu kartların, tamamen sahte mi yoksa ilgili kuruma sahte belgelerle başvuru yapılarak mı alındıkları, hastaneye tedavi için başvuru yapıldığında, yeşil kartların sistemde sorgulanıp sorgulanmadıkları ile tamamen sahte olan ve sistemde bir karşılığı bulunmayan yeşil kartların ne şekilde tedaviye esas alındıkları, sanığın gerçekte yeşil kartının veya sigortasının bulunup bulunmadığı, bulunuyor ise bu kartların hangi tarihte verildiği veya iptal edildikleri, sanık sigortalı ise, suç tarihinde sigortasının aktif olup olmadığı, kullanıldığı belirtilen kartların ne şekilde sahte oldukları veya usulsüz alındıkları hususlarının sorulması, bunlara dair belgeler, varsa yeşil kart dosyaları, ilgili sigorta dosyalarının ve hastane tedavi evraklarının onaylı suretleri istenerek dosya içine konulması, Sağlık Bakanlığı vekili tarafından verilen temyiz dilekçesinde; M. G.. isimli kişinin sahte yeşil kartlar düzenlediğinin belirtilmesi karşısında, M. G.. isimli kişi hakkında soruşturma veya kovuşturma bulunup bulunmadığının araştırılması, varsa söz konusu dosyaların onaylı suretleri getirtilerek, hukuki ve fiili irtibat bulunması halinde birleştirme hususunun değerlendirilmesi, böyle bir soruşturma bulunmuyor ise, adı geçen kişilerin açık kimlik bilgileri ve adresleri araştırılarak ifadelerinin alınması, yapılan sahtecilik eylemleri hakkındaki bilgileri ve sanıklarla olan irtibatlarının sorulması, suç tarihinden sonra aynı kartla başka yerlerde tedavi olup olunmadığının belirlenmesi, sahteciliğin, yeşil karta esas belgelerde yapıldığının iddia edilmesi halinde de, sahteciliğin kim tarafından ve ne şekilde yapıldığının belirlenmesi, sanığın, varsa başkaları tarafından yapılan böyle bir sahteciliği bilip bilmediğinin tespit edilmesi, bütün delillerin toplanmasından sonra, gerçekte bir sahtecilik olup olmadığı, sahteciliğin kim tarafından yapıldığı, acilden giriş yapılıp yapılmadığı, zorunluluk halinin bulunup bulunmadığı ve kurum zararı bulunup bulunmadığı hususları karar yerinde tartışılarak, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerektiği gözetilmeden, eksik inceleme ve yetersiz gerekçeyle yazılı şekilde hüküm kurulması,
Bozmayı gerektirmiş, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 01.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.