Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2014/19887 E. 2014/20513 K. 04.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2014/19887
KARAR NO : 2014/20513
KARAR TARİHİ : 04.12.2014

Tebliğname No : 15 – 2013/134835
MAHKEMESİ : Aydın 2. Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 12/02/2013
NUMARASI : 2012/487 (E) ve 2013/76 (K)
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık

Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için;
Failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
TCK’nın 158/1-e bendinde belirtilen, Kamu kurum ve kuruluşlarının zararına olarak dolandırıcılık suçunun işlenmesi, nitelikli hal kabul edilmiştir. Hangi kurum ve kuruluşların, kamusal nitelik taşıdığı, o kurumun kadro bakımından bağlı olduğu durumu düzenleyen mevzuata göre belirlenir. Bu nitelikli halin oluşması için, eylemin kamu kurum ve kuruluşlarının mal varlığına zarar vermek amacıyla işlenmesi gerekir.
Zarar vermek, kamu kurum ve kuruluşlarından hakkı olmayan bir parayı almak ya da bir borcu geri vermemek şeklinde olabilir. Bu suçun zarar göreni kamu kurum ve kuruluşunun tüzel kişiliğidir. Kamu kurum ve kuruluşlarının zarar görmesi söz konusu değilse bu suç oluşmayacaktır. Dolandırıcılık suçunun Kamu yararına çalışan hayır kurumlarının zararına işlenmesi madde kapsamında değildir.
Sanığın ele geçirilemeyen oğlu Abdulkadir adına düzenlenmiş sahte yeşil kart ile oğlunun tedavisini yaptırıp, eczaneden ilaç almak suretiyle kamu kurumunu zarara uğrattığının iddia edildiği olayda; gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde ortaya çıkarılması açısından, ilgili kurumlara yazı yazılarak, suç tarihinde sanığın, ekonomik ve mali durumuna göre yeşil karta ihtiyacı bulunup bulunmadığı ve hukuken yeşil kart alabilecek durumda olup olmadığı, suça konu yeşil kartla hangi tarihte ve ne şekilde tedavi gördüğü, hastaneye hangi şikayetle geldikleri, poliklinik veya acilden giriş yapıp yapmadıkları, hastaneye tedavi için başvuru yapıldığında, yeşil kartların sistemde sorgulanıp sorgulanmadığı ile tamamen sahte olan ve sistemde bir karşılığı bulunmayan yeşil kartların ne şekilde tedaviye esas alındıkları, sanığın gerçekte yeşil kartlarının veya sigortalarının bulunup bulunmadığı, bulunuyor ise bu kartların hangi tarihte verildiği veya iptal edildikleri, sanık sigortalı ise, suç tarihinde sigortalarının aktif olup olmadığı, kullanıldığı belirtilen kartların ne şekilde sahte oldukları veya usulsüz alındıkları hususlarının sorulması, bunlara dair belgeler, varsa yeşil kart dosyaları, ilgili sigorta dosyalarının ve hastane tedavi evraklarının onaylı suretleri istenerek dosya içine konulması, acilden giriş yapılıp yapılmadığı, zorunluluk halinin bulunup bulunmadığı ve kurum zararı bulunup bulunmadığı hususları karar yerinde tartışılarak, sonucuna göre sanığın hukuki durumlarının tayin ve takdiri gerektiği gözetilmeden, eksik inceleme ve yetersiz gerekçeyle yazılı şekilde hüküm kurulması,
Bozmayı gerektirmiş, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 04/12/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.