Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2014/19580 E. 2014/19055 K. 18.11.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2014/19580
KARAR NO : 2014/19055
KARAR TARİHİ : 18.11.2014

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Dolandırıcılık
HÜKÜM : Mahkumiyet

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için;
Failin bir kimseyi,kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp,onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı,sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçu, TCK’nın 158/1-f maddesinde düzenlenmiştir. Maddenin gerekçesinde de; “Dolandırıcılık suçunun, bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle işlenmesi de,birinci fıkranın (f) bendinde bu suçun bir nitelikli unsuru olarak kabul edilmiştir. Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının, özellikle bu kurum ve kuruluşları temsil edenlerin, kurum ve kuruluşları adına hareket eden kişilerin, başkalarını kolaylıkla aldatabilmeleri bir güven kurumu olan bu kuruma güvenin sarsılması bu kurumların araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunu, nitelikli hâl saymıştır.
Bilişim sisteminin aldatılmasından söz edilemeyeceği için, ancak bu sistemin araç olarak kullanılarak bir insanın aldatılması yani dolandırılması halinde bu bendin uygulanması mümkündür. Aksi halde yani sisteme girilerek bir kişi aldatılmayıp sistemden yararlanılarak çıkar sağlanmışsa bilişim suçu veya bilişim sistemi kullanılmak suretiyle hırsızlık suçunun oluşması söz konusu olacaktır.
Bilişim sisteminden maksat, verileri toplayıp, yerleştirdikten sonra bunları otomatik işlemlere tâbi tutma olanağını veren manyetik sistemlerdir. Günümüzde bilişim sistemleri ile sesli-görüntülü haberleşme, elektronik imzanın kabulü,yeni ticari ilişkiler,internet bankacılığı hizmeti ile para transferleri ve bunlar gibi pek çok yenilik toplumsal hayata girmiş, bilişim gerek iş gerekse günlük hayatta vazgeçilemeyecek kadar önemli bir noktaya ulaşmış, bilişim teknolojileri daha hızlı ve ucuz bir nitelik arz etmesi nedeniyle,klasik yöntemlere nazaran daha fazla tercih edilir duruma gelmiştir. Bu sistemlerin güvenle kullanılması, aynı anda hızlı ve kolayca birçok kişi tarafından ulaşılması ve diğer taraftaki failin kontrol imkanını azaltması nedeniyle nitelikli hal sayılmıştır.
Banka ya da kredi kurumlarının araç olarak kullanıldığından söz edilebilmesi için, dolandırıcılık fiili gerçekleştirilirken bankaların olağan faaliyetlerinden ya da bu faaliyeti yürüten sujelerden hileli araçlar kullanılarak yararlanılması veya banka ve kredi kurumlarının olağan faaliyetleri nedeniyle üretmiş oldukları maddi varlıkların suçta araç olarak kullanılarak haksız çıkarın elde edilmesi gerekir. Bankaların, ödeme aracı olarak kullanılması halinde bu fıkra uygulanamayacaktır.
Somut olayda; sanığın, katılan …’ye kendisini inşaat şirketi sahibi olarak tanıtıp 26/09/2005 tarihinde bir dairenin parke işini yapmasını istediği, 73 m²’lik parke işinin 1.280 TL’ye yapılması ve parasının daha sonra yaptırılacak diğer işlerle birlikte ödenmesi konusunda sanık ve katılanın anlaştığı, işin yapılmasından sonra 28/09/2005 tarihinde sanığın katılandan montaj işini kendisinin yaptıracağını söyleyerek 3.600 TL değerinde parke alıp karşılığında sahte olduğu anlaşılan 4.350 TL bedelli çeki ciro ederek verdiği, toplam borçtan bakiye kalan kısmı daha sonra nakit olarak ödeyeceğini söylediği, sanığın savunmasında; katılan …’ten iki ayrı tarihte laminat parke aldığını, karşılığında senet verdiğini, iddia edildiği gibi çek vermediğini beyan etmiş ise de, soruşturma aşamasında polis karakolunda alınan 11/10/2005 tarihli beyanında ve görevsizlik kararı veren mahkemede alınan
16/08/2006 tarihli savunmasında parke karşılığında suça konu çeki verdiğini kabul etmesi, adli emanette bulunan keşidecisi Önder Akçay olan hamiline düzelenmiş 24/10/2005 keşide tarihli 4.350 TL bedelli çeki ciro ederek verdiğine ilişkin katılanın iddiasının çek arkasındaki … ismi altındaki ciroya ilişkin imzanın sanık … eli ürünü olduğuna dair Jandarma Bölge Kriminal Laboratuar Amirliğince düzenlenen 21/06/2006 tarih 57 sayılı rapor karşısında sanığın suçtan ve cezadan kurtulmaya yönelik savunmasına itibar edilmediği, sanığın bankayı araç olarak kullanmak suretiyle nitelikli dolandırıcılık suçunu işlediği sabit olduğundan eylemine uyan TCK’nın 158/1-f maddesi uyarınca cezalandırılmasına karar verildiği, görevsizlik kararı veren mahkemede yapılan yargılama sonucunda TCK’nın 157/1, 43, 52/2 maddeleri uyarınca sanığın “1 yıl 3 ay hapis ve 2.500 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına” ilişkin verilen 28/03/2007 tarih 2006/422 esas 2007/188 karar sayılı kararın sanık müdafiince temyiz edilmesi (aleyhe temyiz edilmemesi) nedeniyle 1412 sayılı CMUK’nın 326/2 maddesi uyarınca sanık lehine oluşan kazanılmış hak gözetilerek sanığın cezasının indirilmesine dair mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, hükmün ONANMASINA, 18/11/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.