Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2014/19568 E. 2014/19419 K. 20.11.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2014/19568
KARAR NO : 2014/19419
KARAR TARİHİ : 20.11.2014

Tebliğname No : 15 – 2014/342770
MAHKEMESİ : Sungurlu Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 07/04/2010
NUMARASI : 2009/35 (E) ve 2010/38 (K)
SUÇ : Dolandırıcılık, nitelikli dolandırıcılık

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için;
Failin bir kimseyi,kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı,sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır .Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
TCK’nın 158/1-d bendinde belirtilen,Kamu kurum ve kuruluşlarının,kamu meslek kuruluşlarının, siyasî parti,vakıf veya dernek tüzel kişiliklerinin araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunun işlenmesi, nitelikli hâl kabul edilmiştir. Söz konusu kurum yada kuruluşların konumunun suçun işlenmesinde kolaylık sağlayacağı düşüncesi, bu kurum ve kuruluşların bu suçta araç olarak kullanılmasının, ağırlaştırıcı neden olmasını gerektirmiştir.
Bu nitelikli halin uygulanabilmesi için,bunların isminin kullanılması yeterli olmayıp maddi varlığının kullanılması gerekmektedir. Araç olarak kullanılma, bu kurum veya kuruluşlara ait yazı veya belgeleri amaç dışı olarak kullanmak şeklinde olabilir. Bu kurumlara ait kimlik belgesinin gösterilmesi, basılı evraklarının, kıyafetlerinin, taşıtlarının kullanılması mağdurda güven oluşumunu sağlayacaktır.
Galericilik yapan katılanın, tanık M.. Ş.. ile ruhsat kaydı sanık L.. H.. üzerine olup tanığın kullandığı 06 YTM 59 plaka sayılı aracı elindeki Isuzı marka kamyonet ile takas etme konusunda anlaştığı, yaklaşık on gün sonra tanığın yardımı ile sanık Levent’ten aracın satışı konusunda süresiz vekaletname aldığı, vekaletname almaya gidip gelirken sanık Levent’in babası olan diğer sanık M.. H.. ile tanıştığı, sanığın müşteri getirirse aracı satıp satmayacağını sorması üzerine katılanın aracı satabileceğini söylemesi üzerine, sanık M.. H..’ın yanında diğer sanık Ö.. P.. ile Çorum’dan Sungurlu’ya geldiği, aracın 7.700,00 TL karşılığında satışı konusunda anlaştıkları, sanık Ö.. P..’ın aracı sanayide kontrol ettirmek istemesi üzerine hep beraber araca bindikleri sırada sanık M.. H..’ın sanık Ö.. P..’ın çok titiz olduğunu, katılanın da yanlarında gelmesi halinde tamircilerin yanında rahat konuşamayacakları gerekçesi ile sorun çıkartabileceğini söylemesi üzerine katılanın araçtan indiği, sanayiye giden sanıkların bir daha geri dönmedikleri, bunun üzerine katılanın aracın vergi borçlarını ödeyip hemen devrini üzerine almak istediğinde kendisine verilen vekaletnamenin sanık L.. H.. tarafından iptal edildiğini öğrenip kolluk görevlilerine müracaat ettiği, aracın trafik siciline konulan şerh nedeni ile sanık L.. H.. tarafından kullanılırken yakalanıp katılana teslim edildiği, bu kez da sanıkların kurdukları mizansen gereği sanık L.. H..’ın babasından borç almış gibi düzenleyerek verdiği senet nedeni ile sanık M.. H..’ın icra takibi başlattığı, ihtiyati haciz kararı alıp aracı katılanın işyerinden aldırdığı, sanık L.. H..’ın borca itiraz etmediği gibi ihtiyati haciz nedeni ile hükmedilen teminat bedelinin iadesi konusunda da rıza gösterdiği somut olayda;
1-Sanıklar Ö.. P.. ve M.. H.. hakkında dolandırıcılık suçundan kurulan hükümlerin temyiz incelemesinde;
Sanık Ö.. P..’ın katılanan galerisinde bulunan suça konu araca müşteri olmuş gibi davranıp diğer sanık M.. H.. ile birlikte tamirciye gösterip geleceklerini söyledikleri aracı alıp geri getirmemesi nedeni ile üzerine atılı basit dolandırıcılık suçunu işlediği, diğer sanık M.. H..’ın sanık Ö.. P.. ile birlikte gerçekleştirdiği ilk eyleminden sonra oğlu olan sanık L.. H..’tan alacağı varmış gibi aralarında senet düzenleyip icra müdürlüğünü aracı olarak kullanarak suça konu aracı geri almaları nedeni ile TCK’nın 158/1-d maddesinde düzenlenen nitelikli dolandırıcılık suçunu işlediği, TCK’nın 43. maddesindeki bir suçun temel şekli ile daha ağır veya daha az cezayı gerektiren nitelikli şekillerinin aynı suç sayılacağına ilişkin düzenlemesi de gözetildiğinde sanık M.. H.. hakkında TCK’nın 158/1-d maddesi gereğince hükmolunan cezanın TCK’nın 43. maddesi gereğince arttırılmasında bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık M.. H.. müdafii ile sanıklar M.. H.. ve Ö.. P..’ın yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA,
2- Sanık L.. H.. hakkında dolandırıcılık suçundan kurulan hükmün temyiz incelemesinde;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafiinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Sanık L.. H..’ın katılana verdiği vekaletnameyi iptal ettirmesinin hukuki uyuşmazlık olduğu, sanığın yalnızca vekaletnameyi iptal ettirmekten ibaret davranışının diğer sanıkların Çorum’dan Sungurlu’ya gidecek aracı tamirciye göstereceğiz diyerek alıp götürdükleri ilk olaydan dolayı TCK’nın 157/1 maddesinde düzenlenen dolandırıcılık suçuna iştirak ettiğini göstermeyeceği gözetilerek icra dairesini aracı kılarak sadece TCK’nın 158/1-d maddesinde düzenlenen nitelikli dolandırıcılık suçundan cezalandırılması gerekirken TCK’nın 43/1 maddesinin uygulanması suretiyle fazla ceza tayini,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 20.11.2014 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY GEREKÇESİ;

Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve mahkeme tarafından gösterilen ve tartışılan yeterli gerekçe içeriğine göre;
Sanıklar M.. H.. ve Ö.. P.. yönünden heyetle aynı kanıya ulaşılmakla birlikte ;
Sanık L.. H.. yönünden Sungurlu Ağır Ceza mahkemesinin 2009/35 Esa -2010 Karar sayılı 07.04.2010 tarihli kararının doğru olduğu ve onanması gerektiği düşünüldüğünden bu sanık yönünden çoğunluğun görüşüne iştirak edilmemiştir.
Ankara-20/11/2014