Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2014/1887 E. 2015/21375 K. 25.02.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2014/1887
KARAR NO : 2015/21375
KARAR TARİHİ : 25.02.2015

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Mala zarar verme, tehdit, yaralama
HÜKÜM : Mahkumiyet, beraat

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Mala zarar verme suçu başkasının mülkiyetinde bulunan taşınır veya taşınmaz malın kısmen veya tamamen yıkılması, tahrip edilmesi, yok edilmesi, bozulması kullanılamaz hâle getirilmesi veya kirletilmesiyle oluşur. Bu bakımdan, söz konusu suç, seçimlik hareketli bir suçtur. Yıkma, yalnızca taşınmazlar için söz konusudur. Taşınmazın önceki kullanış biçimine uygun olarak bir daha kullanılamaz duruma getirilmesini ifade eder. Yok etme, suça konu şeyin maddî varlığını ortadan kaldırmaktır. Bozma, suça konu şeyin, amacına uygun olarak kullanılması olanağını ortadan kaldırmaktır. Kirletme, başkasının binasının duvarına yazı yazmak, resim yapmak, afiş ve ilân yapıştırmak şeklinde gerçekleştirilmektedir.
Tehdit, bir kimsenin başkasını, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğini veya mal varlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağını veya sair bir kötülük edeceğini bildirmesidir. Bu suçta fail, ağır ve haksız bir zarara uğratılacağını mağdura bildirmektedir. Gerçekleşmesi failin iradesine bağlı olan ve gelecekte vuku bulacak bir kötülüğün, gerçekleşecek gibi gösterilmesidir. Tehdit mağdurun karar verme ve serbest hareket etme özgürlüğünü kısıtlamalı iç huzurunu bozmalı ve onu endişeye düşürmelidir. Mağdura yapılan tehdidin,onun iç huzurunu bozmaya,onda korku ve endişe yaratmaya elverişli olması gerekir. Failin tehdit fiilini bilerek ve isteyerek işlemesi,verileceği söylenen zararın haksız olması yeterlidir. Fiilde korkutuculuk, ürkütücülük, ciddiyet yoksa tehdit kastının varlığından bahsedilemez. Mağdur haksız bir zarara uğrayacağı endişesine kapılmamışsa, korkutuculuk oluşmamıştır. Tehdit suçunun, bahsedilen yasal unsurlarının gerçekleşip gerçekleşmediği olaysal olarak değerlendirilmeli, fail ile mağdurun içinde bulundukları ortam,

söylenen sözler, söylenme nedeni ve söylendiği koşullar nazara alınmalıdır.
Katılan sanık …’ün, Şehriye ve … çiftinin evlerine gittiği, hakkında dedikodu yaptığı iddiası ile katılan sanık … ile konuşmak istediği, Şehriye’nin kapıya çıkmaması üzerine Özgül’ün evin giriş kapısı üst kısmındaki camı kırdığı, bunun üzerine kapıya çıkan Şehriye’nin, Özgül’ü itekleyerek basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek şekilde yaraladığı, katılan sanık …’ün evin önünden ayrılmasından sonra katılan …’ın köy meydanında gören sanık …’ın katılana yönelik “seni bu mahallede yaşatmam, eninde sonunda seninle görüşeceğiz, seni öldüreceğim” şeklindeki sözler ile tehdit ettiği somut olayda;
1- Katılan sanık … hakkında mala zarar verme, katılan sanık … hakkında kasten yaralama suçundan kurulan hükümlere yönelik olarak yapılan incelemede;
Hükmolunan cezaların miktar ve türlerine göre karar tarihi itibariyle; 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanun’a, 6217 sayılı Yargı Hizmetlerinin Hızlandırılması Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 26. maddesiyle eklenen geçici 2. maddesi uyarınca, doğrudan verilen 3.000 TL ve altında kalan adli para cezalarının temyizinin mümkün olmaması karşısında, sanıkların temyiz istemlerinin 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 317. maddesi gereğince REDDİNE,
2-Sanık … hakkında tehdit suçundan verilen beraat kararına yönelik olarak yapılan incelemede;
Katılan … ve eşi katılan sanık …’nin, aşamalardaki birbirleriyle tutarlı ve ısrarlı beyanlarında; sanığın, tehdit eylemini doğrulamaları karşısında; sanığın mahkumiyeti yerine yazılı şekilde beraat kararı veriğlmesi,
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, Katılan …’un yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA, 25/02/2015 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.