Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2014/18720 E. 2014/20538 K. 08.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2014/18720
KARAR NO : 2014/20538
KARAR TARİHİ : 08.12.2014

Tebliğname No : KYB – 2014/313527

Dolandırıcılık suçundan şüpheliler C.. İ.., N.. Y.., M.. İ.., H.D.., A.. Y.., G.. S.., S.. D.., H.. İ.., S.. D.., N.. A.., M. E.., H.. İ.., E.. A.. ve İ.. Ç.. haklarında yapılan soruşturma evresi sonucunda İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 03/01/2014 tarihli ve 2013/173362 soruşturma, 2014/1174 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara müşteki vekili tarafından yapılan itirazın reddine ilişkin İstanbul 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 16/04/2014 tarihli ve 2014/547 değişik iş sayılı karar aleyhine Yüksek Adalet Bakanlığınca verilen 01/09/2014 gün ve 2014/16723/56653 sayılı kanun yararına bozma talebine dayanılarak dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 16/09/2014 gün ve 2014/313527 sayılı tebliğnamesiyle dairemize gönderilmekle okundu.
Kanun yararına bozma isteyen tebliğnamede;
Dosya kapsamına göre; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 160. maddesinde yer alan “Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar. Cumhuriyet savcısı, maddî gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için, emrindeki adlî kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür.” şeklindeki düzenleme karşısında, her ne kadar şüpheliler ile müştekiler arasındaki ilişkinin hukuki mahiyette olduğu gerekçesi ile kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş ise de müştekiler vekili Avukat S. Y..’ın 28/02/2011 tarihli şikayet dilekçesinde ve müşteki Y. A..’ın 06/12/2012 tarihli savcılık beyanında müştekilere ait şirketin gayrimenkulleri ile birlikte alım-satımı görüşmelerinde şüphelilerin organize bir şekilde hareket ederek gerçeğe aykırı söz ve davranışlarla alıcı şirketi gerçeğe aykırı olarak sağlam bir şirket gibi gösterdikleri, bu süreçte Şekerbank … şubesi müdürü şüpheli G.. S..’nün aracı olarak yer aldığı ve alıcı şirketin yeteri mali gücünün olduğu, çeklerinin geri dönmediği konusunda müştekileri ikna ederek şirketin vadeli olarak çek karşılığı satılmasına ve üzerine ipotek konulmasında aktif rol oynadığı, ayrıca şüphelilerin organize şekilde başka mağdurlara karşıda bu tür eylemlerinin olduğunun iddia edildiği, bu durumda şüphelilerin dosyadaki eylemlerinin başlangıçtan beri önceden planlayıp gerçekleştirilen yoğun ve ustaca sergilenen nitelikli yalan ile hile boyutuna ulaşan davranışlarla kendilerine haksız çıkar sağlanması suretiyle dolandırıcılık suçunu oluşturup oluşturmayacağının belirlenmesi açısından dosyada adres tespiti yapılan şüphelilerin bilhassa süreçte aktif rol alan N.. A.., S.. D.., G.. S.. ile N.. Y..’ın ifadelerinin alınması, şüpheli C.. İ.. ve şeriklerinin suç kastının belirlenmesi açısından haklarında benzer neviden soruşturmalar olup olmadığının tespiti suretiyle isnat edilen suça ilişkin maddi gerçeğin ortaya çıkarılmasına yarar her türlü delilin resen ve etraflıca araştırılarak ortaya çıkacak uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, eksik soruşturmaya dayalı olarak verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yapılan itirazın kabulü yerine reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden 5271 Sayılı CMK.nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunmuştur.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Kanun yararına bozmaya atfen düzenlenen ihbarnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden İstanbul 5. Ağır Ceza Mahkemesi”nin 16/04/2014 tarih ve 2014/547 D. İş sayılı kararının 5271 sayılı CMK”nın 309. maddesi gereğince, BOZULMASINA, bozma nedenine göre müteakip işlemlerin mahallinde mahkemesince yerine getirilmesine 08/12/2014 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.