Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2014/1857 E. 2015/21360 K. 25.02.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2014/1857
KARAR NO : 2015/21360
KARAR TARİHİ : 25.02.2015

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Mala zarar verme, tehdit
HÜKÜM : Mahkumiyet

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Mala zarar verme suçu başkasının mülkiyetinde bulunan taşınır veya taşınmaz malın kısmen veya tamamen yıkılması, tahrip edilmesi, yok edilmesi, bozulması kullanılamaz hâle getirilmesi veya kirletilmesiyle oluşur. Bu bakımdan, söz konusu suç, seçimlik hareketli bir suçtur. Yıkma, yalnızca taşınmazlar için söz konusudur. Taşınmazın önceki kullanış biçimine uygun olarak bir daha kullanılamaz duruma getirilmesini ifade eder. Yok etme, suça konu şeyin maddî varlığını ortadan kaldırmaktır. Bozma, suça konu şeyin, amacına uygun olarak kullanılması olanağını ortadan kaldırmaktır. Kirletme, başkasının binasının duvarına yazı yazmak, resim yapmak, afiş ve ilân yapıştırmak şeklinde gerçekleştirilmektedir.
Tehdit, bir kimsenin başkasını, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğini veya mal varlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağını veya sair bir kötülük edeceğini bildirmesidir. Bu suçta fail, ağır ve haksız bir zarara uğratılacağını mağdura bildirmektedir. Gerçekleşmesi failin iradesine bağlı olan ve gelecekte vuku bulacak bir kötülüğün, gerçekleşecek gibi gösterilmesidir. Tehdit mağdurun karar verme ve serbest hareket etme özgürlüğünü kısıtlamalı iç huzurunu bozmalı ve onu endişeye düşürmelidir. Mağdura yapılan tehdidin,onun iç huzurunu bozmaya,onda korku ve endişe yaratmaya elverişli olması gerekir. Failin tehdit fiilini bilerek ve isteyerek işlemesi,verileceği söylenen zararın haksız olması yeterlidir. Fiilde korkutuculuk, ürkütücülük, ciddiyet yoksa tehdit kastının varlığından bahsedilemez. Mağdur haksız bir zarara uğrayacağı endişesine kapılmamışsa, korkutuculuk oluşmamıştır. Tehdit suçunun, bahsedilen yasal unsurlarının gerçekleşip gerçekleşmediği olaysal olarak değerlendirilmeli, fail ile mağdurun içinde bulundukları ortam, söylenen sözler, söylenme nedeni ve söylendiği koşullar nazara alınmalıdır.
Sanık …’ın işlerinin kötü gitmesi nedeni ile kayın biraderi mağdur …’in, sanığa vermek üzere kredi çektiği, ancak sanığın evini teminat olarak … adına tescil ettirdiği, bu arada sanığın eşi mağdure …’in aralarındaki geçimsizlik nedeniyle sanıktan ayrılarak annesinin evine gittiği, buna sinirlenen sanığın, mağdure …’e birden fazla: “Kezzap atıp cildini yakıcam!”, “Felç etmeden bırakmayacağım!” şeklinde tehdit içerir iletiler gönderdiği, mağdur …’in de sanığın krediyi ödememesi nedeniyle evi …’a sattığı, bunun üzerine sanığın …’i arayarak: “Evi kimseye satamazsın, azrailiniz olurum, hepinizi öldürürüm!” şeklinde tehditlerde bulunduğu, aynı şekilde evi satın alan Şerife’nin eşi mağdur …’a: “Ölüm mü arıyorsun?, yoksa başına bela mı?, delikanlı ol telefonu aç!” şelinde iletiler gönderdiği ve yine evin satılmasına sinirlenen sanığın evi ateşe verdiği somut olayda;
1- Sanık hakkında tehdit suçundan kurulan hükümlere yönelik olarak yapılan temyiz incelemesinde;
Oluşa, dosya kapsamındaki sanık savunması, mağdur beyanları ve telefon ileti tutanaklarına göre sanığın, mağdurlara karşı atılı tehdit suçlarını işlediğine dair kabude bir isabetsizlik görülmemiştir.
Sanığın atılı eylemleri aynı suçu işleme kararının icrası kapsamında her bir mağdura karşı değişik zamanlarda birden fazla kez işlemesi karşısında hakkında 5237 sayılı TCK’nın 43/1. maddesinde tarif edilen zincirleme suç hükümlerinin uygulanmaması aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA,
2- Sanık hakkında mala zarar verme suçundan kurulan hükme yönelik olarak yapılan temyiz incelemesinde;
Oluşa, dosya kapsamında bulunan sanık savunması, hts raporları, araç kiralama sözleşmesi, mağrur beyanları ve olay tutanaklarına göre sanığın atılı mala zarar verme suçunu işlediğine yönelik kabulde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1- 28/06/2014 tarih ve 29044 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun’un 65. maddesiyle 5237 sayılı TCK’nın 152/2-son maddesinde yapılan değişikliğe göre, mala zarar verme suçunun yakarak, yakıcı veya patlayıcı madde kullanılarak işlenmiş olması halinde arttırım miktarının öngörüldüğü bölümde yer alan, “verilecek ceza iki katına kadar artırılır” cümlesindeki “iki katına” ibaresinin çıkartılarak yerine “bir katına” ibaresinin eklenmiş olması karşısında ve mahkumiyet kararındaki arttırım oranı da dikkate alınarak, söz konusu yasa değişikliğine göre sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
2- 5237 sayılı Kanun’un 53. maddesinin 1. fıkrasının “c” bendinde yer alan hak ve yetkileri kullanmak yönündeki yoksunluğun, kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından koşullu salıverilmeye kadar, üstsoyu ile diğer kişiler yönünden ise cezanın infazı tamamlanıncaya kadar sürmesine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde hüküm kurulması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenle 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 25/02/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.