Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2014/18381 E. 2015/26003 K. 01.06.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2014/18381
KARAR NO : 2015/26003
KARAR TARİHİ : 01.06.2015

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Mala zarar verme, basit kasten yaralama, hakaret, tehdit
HÜKÜM : Beraat, ceza verilmesine yer olmadığına

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Mala zarar verme suçu başkasının mülkiyetinde bulunan taşınır veya taşınmaz malın kısmen veya tamamen yıkılması, tahrip edilmesi, yok edilmesi, bozulması kullanılamaz hâle getirilmesi veya kirletilmesiyle oluşur. Bu bakımdan, söz konusu suç,seçimlik hareketli bir suçtur. Yıkma, yalnızca taşınmazlar için söz konusudur. Taşınmazın önceki kullanış biçimine uygun olarak bir daha kullanılamaz duruma getirilmesini ifade eder. Yok etme, suça konu şeyin maddî varlığını ortadan kaldırmaktır. Bozma,suça konu şeyin, amacına uygun olarak kullanılması olanağını ortadan kaldırmaktır. Kirletme, başkasının binasının duvarına yazı yazmak, resim yapmak, afiş ve ilân yapıştırmak şeklinde gerçekleştirilmektedir.
Hakaret suçunun oluşabilmesi için, bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını incitecek ölçüde, somut bir fiil veya olgu isnat etmek yada yakıştırmalarda bulunmak yada sövmek gerekmektedir. Kişiye isnat edilen somut fiil veya olgunun gerçek olup olmamasının bir önemi yoktur. İsnadın ispatın konusu ayrıdır. Somut bir fiil ve olgu isnat etmek; isnat, mağdurun onur şeref ve saygınlığını incitecek nitelikte olacaktır. Mağdura yüklenen fiil ve olgunun belirli olması şarttır. Fiilin somut sayılabilmesi için, şahsa, şekle, konuya, yere ve zamana ilişkin unsurlar gösterilmiş olmalıdır. Bu unsurların tamamının birlikte söylenmesi şart değildir. Sözlerin isnat edilen fiilî belirleyecek açıklıkta olması yeterlidir. Çoğu zaman isnat edilen fiil ve olgunun, hangi zaman ve yerde meydana geldiğinin belirtilmesi, onur ve saygınlığı incitecek niteliği tespit için yeterli olmaktadır. Tarafların sosyal durumları, sözlerin söylendiği yer ve söyleniş şekli, söylenmeden önceki olaylar nazara alınarak suç vasfı tayin olunmalıdır. Hakaretin kişiyi küçük düşürmeye yönelik olması gerekir. Kişiye onu toplum nazarında küçük düşürmek amaçlı belli bir siyasi kanaatin isnat edilmesi hâlinde de suç oluşacaktır. Bir kişiye yönelik sözlerin veya yapılan davranışın o kişiyi küçük düşürücü nitelikte olup olmadığını tayin ederken, topluma hâkim olan anlayışlar, örf ve adetler göz önünde bulundurulmalıdır. Suçun alenen işlenmesi, nitelikli hâl kabul edilmiştir. Aleniyet, belirsiz sayıda kişilerin hakaret oluşturan sözü duymalarına olanak sağlamak suretiyle suçun işlenmesini ifade eder. Failin, hakaret oluşturan sözün duyulması olanağını yaratmış olması yeterlidir. Söylenen sözün fiilen duyulmuş olup olmaması önemli değildir.
Tehdit, bir kimsenin başkasını,kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğini veya malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağını veya sair bir kötülük edeceğini bildirmesidir. Bu suçta fail, ağır ve haksız bir zarara uğratılacağını mağdura bildirmektedir. Gerçekleşmesi failin iradesine bağlı olan ve gelecekte vuku bulacak bir kötülüğün, gerçekleşecek gibi gösterilmesidir. Tehdit mağdurun karar verme ve serbest hareket etme özgürlüğünü kısıtlamalı iç huzurunu bozmalı ve onu endişeye düşürmelidir. Mağdura yapılan tehdidin,onun iç huzurunu bozmaya, onda korku ve endişe yaratmaya elverişli olması gerekir. Failin tehdit fiilini bilerek ve isteyerek işlemesi,verileceği söylenen zararın haksız olması yeterlidir. Fiilde korkutuculuk, ürkütücülük, ciddiyet yoksa tehdit kastının varlığından bahsedilemez. Mağdur haksız bir zarara uğrayacağı endişesine kapılmamışsa, korkutuculuk oluşmamıştır. Tehdit suçunun, bahsedilen yasal unsurlarının gerçekleşip gerçekleşmediği olaysal olarak değerlendirilmeli, fail ile mağdurun içinde bulundukları ortam, söylenen sözler, söylenme nedeni ve söylendiği koşullar nazara alınmalıdır.
Katılan sanıklar arasında önceye dayalı husumet bulunduğu, bu nedenle aralarında tartışma çıktığı, katılan sanık …’ın, katılan sanık …’un annes… ile kavga ettiği, birbirlerine vurdukları, …, …’ya sinkaflı hakaret edince, katılan sanık …’un araya girdiği, katılan sanık …’ın,….’a da sinkaflı hakaret ettiği ve “sakın bayırlara çıkma, sana tecavüz edeceğim” diyerek tehditte bulunduğu, katılan sanık …’un da, …’a ait evin camını kırdığı ve ….’a vurarak basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek şekilde yaraladığı, böylece sanık …’ın, tehdit ve hakaret suçlarını, sanık …’un da, mala zarar verme ve basit kasten yaralama suçlarını işlediğinin iddia edildiği olayda,
1-Sanık … hakkında tehdit suçundan verilen beraat kararına yönelik temyiz incelemesinde;
Sanığın, tehdit suçunu işlediğine dair mahkumiyete yeter kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı dikkate alınarak, mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik bulunmamıştır.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, katılan … vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA,
2-Sanık … hakkında hakaret suçundan verilen ceza verilmesine yer olmadığına dair karara yönelik temyiz incelemesinde;
Sanık, katılan ve tanık beyanları ile tüm dosya kapsamına göre, hakaret suçunun karşılıklı olarak ve haksız bir fiile tepki olarak işlendiğinin anlaşılması karşısında, bu gerekçelere dayanan mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik bulunmamıştır.Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, katılan … vekilinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Sanık hakkında hakaret suçu nedeniyle ceza verilmesine yer olmadığına dair karar verilirken, uygulama maddesi olan 5271 sayılı CMK’nın 223/4-c maddesinin yazılmayarak, 5271 sayılı CMK’nın 232/6.maddesine aykırılık oluşturulması,
Bozmayı gerektirmiş, katılan … vekilinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, fakat bu aykırılığın yeniden duruşma yapılmaksızın aykın kanunun 322.maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan; hüküm fıkrasının ilgili kısmına, “5271 sayılı CMK’nın 223/4-c maddesi gereğince” ibaresinin eklenmesi suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
3- Sanık … hakkında basit kasten yaralama ve mala zarar verme suçundan verilen ceza verilmesine yer olmadığına dair karararlara yönelik temyiz incelemesinde;
a-Sanık hakkında toplanan bütün delillerin değerlendirilerek, üzerine atılı suçları işleyip işlemediği hususunda, mahkumiyete yeter kesin ve inandırıcı delil bulunduğunun belirlenmesi durumunda, sanık hakkında akıl hastalığı nedeniyle ceza verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesi gerektiği dikkate alınarak, herhangi bir delil değerlendirmesi yapılmadan ve sanığın işlediği iddia olunan suçların sabit olup olmadığı tartışılmadan, sanık hakkında doğrudan ceza verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesi,
b- Kabule göre de;
Sanık hakkında akıl hastalığı nedeniyle ceza verilmesine yer olmadığına dair karar verilirken, uygulama maddesi olan 5271 sayılı CMK’nın 223/3-a maddesinin yazılmayarak 5271 sayılı CMK’nın 232/6.maddesine aykırılık oluşturulması,
c-5271 sayılı CMK’nın 150/2. maddesine göre; müdafii bulunmayan sanık, kendisini savunamayacak derecede malul ise, istemi aranmaksızın kendisine bir müdafi görevlendirileceğinin hüküm altına alındığı, somut olayda, akıl hastası olduğu belirtilen sanığa müdafii görevlendirilmeden savunmasının alındığı, müdafii atandıktan sonra da, sanığın yeniden savunması alınmadığı gibi, müdafii atanmasından önce yapılan işlemlerin de müdafiye sorulmayarak savunma hakkının kısıtlanması,
Bozmayı gerektirmiş, o yer Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 01/06/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.