Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2014/18367 E. 2014/20118 K. 02.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2014/18367
KARAR NO : 2014/20118
KARAR TARİHİ : 02.12.2014

Tebliğname No : 15 – 2014/294650
MAHKEMESİ : Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 16/06/2014 (ek), 07/05/2014 (asıl)
NUMARASI : 2014/39 (E) ve 2014/134 (K)
SUÇ : Dolandırıcılık

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesine istinaden uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 311. maddesi hükmüne göre eski hale getirme talebi ile birlikte temyiz isteminde bulunulmuş olması halinde bu talebi inceleme merciinin Yargıtay’ın ilgili dairesi olması nedeniyle tebligatın 26/05/2014 tarihinde bizzat sanığa yapılmış olmasına rağmen tebligattaki imzanın sanığa ait olmaması ve 20/06/2014 tarihinde tebligatı aynı çatı altında oturan annesinin teslim aldığının anlaşılmış olması karşısında Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nin temyiz talebinin reddine ilişkin verdiği 16.06.2014 tarihli ek kararının hukuki değerden yoksun olduğundan ek kararın kaldırılmasına karar verilerek, sanığın usulsüz yapılan tebligat nedeniyle 12/06/2014 tarihli temyiz isteminin öğrenme üzerine ve süresinde kabul edilerek yapılan incelemede;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; Failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır.Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Ticarî faaliyeti meslek olarak icra eden kişilerin, güvenilirliğini sağlamak amacıyla, bu suçun, tacir (kişisel olarak ticaretle uğraşan kimseler) veya şirket yöneticisi olan yada şirket adına hareket eden kişilerin ticarî faaliyetleri sırasında işlenmesi, TCK’nın 158/1-h bendinde nitelikli hâl kabul edilmiştir. Bu kavramlar Türk Ticaret Kanunun ilgili hükümlerine göre belirlenecektir.
Türk Ticaret Kanunun Madde 14 de, Tacir;
“(1) Kişisel durumları ya da yaptığı işlerin niteliği nedeniyle yahut meslek ve görevleri dolayısıyla, kanundan veya bir yargı kararından doğan bir yasağa aykırı bir şekilde ya da başka bir kişinin veya resmî bir makamın iznine gerek olmasına rağmen izin veya onay almadan bir ticari işletmeyi işleten kişi de tacir sayılır.“ denilmektedir.
Ticaret şirketleri,aynı yasanın Madde 124 de
”(1)Ticaret şirketleri; kollektif, komandit, anonim, limited ve kooperatif şirketlerden ibarettir.
(2) Bu Kanunda, kollektif ile komandit şirket şahıs; anonim, limited ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirket sermaye şirketi sayılır” şeklinde tanımlanmıştır.
Kooperatif yöneticilerinin,kooperatifin faaliyeti kapsamında, dolandırıcılık suçunu işlemeleri de nitelikli hâl, kabul edilmiştir.Üye sayısı dolmasına rağmen, üyeliğe kabulün devamından bahsederek üye kayıt edilmiş gibi kişinin parasının alınması bu suç tipine örnek gösterilebilir. Kooperatif yöneticilerinin kimler olduğu 1163 sayılı Kooperatifler kanunun 55 ve devamı maddelerinde tanımlanmıştır. Madde 55 – Yönetim Kurulu, kanun ve anasözleşme hükümleri içinde kooperatifin faaliyetini yöneten ve onu temsil eden icra organıdır. Yönetim Kurulu en az üç üyeden kurulur. Bunların ve yedeklerinin kooperatif ortağı olmaları şarttır. Yönetim Kurulu üyeliğine seçilen tüzel kişiler, temsilcilerinin isimlerini kooperatife bildirir.
Bu suçun oluşabilmesi için, Tacir veya şirket yöneticisi olan ya da şirket adına hareket eden kişilerin dolandırıcılık suçunu ticari faaliyetleri sırasında işlemiş olmaları gerekir. Keza, kooperatif yöneticilerinin bu nitelikli halden cezalandırılabilmeleri için suçun kooperatifin faaliyeti kapsamında, işlenmesi gereklidir.Bu suçun faili tacir veya şirket yöneticisi yada şirket adına hareket eden kişi yada kooperatif yöneticisi olabilir.
Sanık G.. C..’nun yetkilisi olduğu ….Asist Sağlık Medical İletişim ve Tur. Hiz. Ltd. Şti’nin, hukuken hiçbir bağlantısı olmadığı halde, katılan Acıbadem Sağlık ve Hayat Sigortası A.Ş.’nin adını kullanarak olay tarihinde Erzurum’da bulunan mağdur A. A..’yı telefon ile aradığı ve hasta olan oğlunun özel hastahanede tedavi imkanından yararlanabileceğini söyleyip mağdurdan 700 TL talep ettiği, mağdurun bu duruma inanıp sanığa 700 TL para ödediği ve kargo ile gönderilen üzerinde Acıbadem Sigorta logo ve resimdeki tanıtımı bulunan broşürü imzaladığı, ancak daha sonra mağdur Abdurrezzak’ın bu şirketin sadece ambulans hizmeti verdiğini, tedavi ücretlerini karşılamadığını Erzurum’da bulunan Özel … Hastahanesine tedavi için gittiğinde öğrendiği, sözleşmeyi iptal ettirmek için aradığında şirket yetkililerine ulaşamadığı gibi, ayrıca şirkete ait 4..8 nolu telefondan aranarak … Sigorta ile
sözleşmesi bulunduğunu bu nedenle 700 TL ödemesi gerektiği, aksi takdirde icra kanalıyla bu paranın kendisinden tahsil edileceğini söylendiğini, bu suretle sanığın dolandırıcılık suçunu işlediği iddia edilen olayda, sanığın tüm aşamalardaki savunmasında mağdurun kendilerinin müşterisi olmadığını, onunla herhangi bir sözleşme yapılmamış olduğunu, mağdura herhangi bir satışlarının olmadığını, beyan etmesi ve mağdura gönderilen broşürde sigorta şirketi olarak ….. Ambulans Asist Hizmetleri isminin yazdığı, broşür üzerindeki adresten kolluk marifetiyle yaptırılan araştırmada yönetim kurulu başkanının O. C.. olduğu, ameliyat olması nedeniyle şirket avukatı ile yapılan görüşmede 04.10.2013 tarihinde şirketin tasfiye sürecinin tamamlandığı ve sanık Güneş’in bu şirketle ilgisinin bulunmadığını belirtmesi karşısında gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde tespiti için, Ticaret Sicil Gazetesinden her iki şirketin tüm kayıtlarının getirtilerek aralarında bağlantı bulunup bulunmadığının tespit edilmesi, O. C..’in mağdurun yaptığı sözleşmeye ilişkin bilgisinin ve 700 TL paranın kredi kartı ile taksitle R.L.. isimli kendi yetkilisi olduğu şirket hesabına kesilmesine ilişkin bilgisinin sorulması sonucu sanığın eyleme ne şekilde iştirak ettiği tespit edilerek hukuki durumunun tayin ve takdiri yerine yazılı şekilde eksik araştırma ile hüküm kurulması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine göre sanığın TAHLİYESiNE, başka suçtan hükümlü veya tutuklu bulunmadığı takdirde sanık G.. C..’nun derhal salıverilmesinin temini için ilgili Cumhuriyet Bassavcılığına yazı yazılmasına, 02/12/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.