Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2014/18303 E. 2015/26154 K. 03.06.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2014/18303
KARAR NO : 2015/26154
KARAR TARİHİ : 03.06.2015

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Görevi yaptırmamak için direnme, kamu malına zarar verme
HÜKÜM : Mahkumiyet

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Mala zarar verme suçu başkasının mülkiyetinde bulunan taşınır veya taşınmaz malın kısmen veya tamamen yıkılması, tahrip edilmesi, yok edilmesi, bozulması kullanılamaz hâle getirilmesi veya kirletilmesiyle oluşur. Bu bakımdan, söz konusu suç, seçimlik hareketli bir suçtur. Yıkma, yalnızca taşınmazlar için söz konusudur. Taşınmazın önceki kullanış biçimine uygun olarak bir daha kullanılamaz duruma getirilmesini ifade eder. Yok etme, suça konu şeyin maddî varlığını ortadan kaldırmaktır. Bozma, suça konu şeyin, amacına uygun olarak kullanılması olanağını ortadan kaldırmaktır. Kirletme, başkasının binasının duvarına yazı yazmak, resim yapmak, afiş ve ilân yapıştırmak şeklinde gerçekleştirilmektedir.
5237 sayılı TCK’nın “Millete ve Devlete Karşı Suçlar ve Son Hükümler” başlıklı dördüncü kısmının, “Kamu İdaresinin Güvenilirliğine ve İşleyişine Karşı Suçlar ”başlıklı birinci bölümünde, 265. maddesi ile düzenlenen; “Görevini Yaptırmamak İçin Direnme” suçuyla korunan hukuki yarar, kamu idaresinin güvenilirliği ve işleyişi olup; bu suçta, kamu faaliyetlerine kişilerin saygı göstermelerinin sağlanması ve kamu görevlerinin yerine getirilmesini dolayısıyla da kamu görevini yerine getirenleri engellemeye yönelik fiillerin önüne geçilmesi amaçlanmıştır. Öte yandan, kendisine verilen görevi yerine getirmekte olan kamu görevlisine karşı cebir ve/veya tehdit fiili gerçekleştirilmiş bulunduğundan bu suçla aynı zamanda kişi özgürlüğü ve beden bütünlüğü de korunmaktadır. Maddede düzenlenen görevini yaptırmamak için direnme suçu, seçimlik hareketli bir suç olup kamu görevlisinin görevini yapmasını engellemek amacıyla, cebir ve/veya tehdit kullanılması ile suç oluşmaktadır. Bu suçun oluşabilmesi için, öncelikle engellenmek istenen işin o kamu görevlisinin görevine giriyor olması zorunludur. Zira madde, kamu görevlisinin yerine getirdiği herhangi bir iş için değil, görevine giren bir iş için koruma sağlamaktadır. Cebir, kamu görevlisine karşı fiziki güç kullanılmasıdır. Cebrin sınırı, kasten yaralama suçunun temel şekli veya daha az cezayı gerektiren hâli kapsamında değiştirilebilecek boyutta olmasıdır. Cebirle, kasten yaralamanın neticesi sebebiyle ağırlaşmış hallerine sebebiyet verilirse, fail ayrıca bu suçtan da beşinci fıkra uyarınca cezalandırılacaktır. Cebir veya tehdidin alenî olması şart değildir. Bu manada cebir ve tehdit, kamu görevlisinin görevini yerine getirmesini engellemeye elverişli, doğrudan kamu görevlisine yönelik ve ortadan kaldırılmadığı sürece göreve devam edilmesine engel olan güç kullanılmasını ifade eder.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 02.03.2010 gün 9-259-47 sayılı kararında belirlendiği gibi, Olayın gelişimi sırasında sanığın, cebir ve/veya tehdit kullandığı polis memuru olan müştekiler suçun mağduru, kamu idaresi ise suçtan zarar gören konumundadır. “Görevini Yaptırmamak İçin Direnme” suçunun 5237 sayılı TCK’nun “Kamu İdaresinin Güvenilirliğine ve İşleyişine Karşı Suçlar” başlıklı bölümünde düzenlenmiş olması da kamu görevlilerinin suçun mağduru olamayacakları anlamına gelmemektedir. Aksinin kabulü halinde, görevleri dışında kendilerine karşı cebir ve/veya tehdit kullanılması halinde işlenen bu suçların mağduru olacaklarında kuşku bulunmayan kişilerin, aynı suçlara görevlerinin ifası sırasında kamu görevlisi sıfatıyla maruz kaldıklarında ise suçun mağduru olmadıklarını ileri sürmek çelişkisine düşülecektir ki, bunun yasal bir dayanağı bulunmamaktadır.
Sanığın suçun yasal tanımında yer alan ve hukuksal anlamda tek bir fiili oluşturan davranışları, görevini ifa eden kamu görevlilerine karşı görevlerini yaptırmamak için gerçekleştirmiş olması nedeniyle aynı nev’iden fikri içtimaın koşulları gerçekleşmiş bulunduğundan,sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nın 43/2. maddesinin uygulanması gerekmektedir.
Somut olayda; sanıkların…Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesine götürülmek üzere … Özel Tip Cezaevi Jandarma Bölük Komutanlığı’nda görevli jandarma personeli nezaretinde cezaevi ring aracı ile seyir halinde oldukları sırada sanık …’un ring aracında güvenlik amaçlı olarak bulundurulan kamerayı peçete ile kapatması üzerine müşteki Jandarma Personelinin aracı durdurarak sanığı uyardıkları ve kameranın görüntü almasını engellemekten vazgeçmesini istedikleri, aksi halde hastaneye götürmeyecekleri hususunda üç dört kez uyarıda bulundukları, ancak sanık …’un eyleminde ısrarcı davranarak kameranın görüntü almasını engellediği, bunun üzerine müşteki jandarma personeli sanıkları cezaevine teslim etmek üzere geri döndükleri ve cezaevine götürdükleri, burada ring aracından inmelerini istedikleri, ancak sanıkların araçtan inmek istemedikleri ve görevli jandarmalara direndikleri, bunun üzerine görevli jandarma personeli sanıkları kollarından ve bacaklarından tutarak zorla araçtan indirmeye çalıştıkları sırada sanıkların etrafa rastgele tekme savurdukları, bu sırada sanık …’ın tekme atarak ring aracına ait sürgülü kapının dış kısmı ile kilidi kırdığı, ayrıca sanıkların müşteki Er. …’nun burnuna ve dizine tekme ve kelepçeli elleriyle vurdukları, kırılan ring aracının kapısının müşteki …’nun elini kestiği; sanık …’un müşteki erlerden …’in koluna ve dizine tekme attığı, sanık …’ın ise müşteki …’i ittirmesi üzerine elinin kırık olan kapısının arasına girerek yaralandığı, sanık …’ın müşteki erlerden müşteki …’ı iterek elinin kırılan kapının arasına sıkışmasına ve yaralanmasına neden olduğu, sanık …’ın ring aracına sırtını yaslayarak tekme atmak suretiyle müşteki erlerden …’i elinden yaraladığı; olay sonucunda müşteki Jandarme erleri …, …, … ve …’ın dosyada bulunan adli raporlarına göre basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek derecede yaralandıkları; sanıkların bu şekilde görevi yaptırmamak için direnme, sanık … ise ayrıca kamu malına zarar verme suçunu işlediklerine yönelik kabul ve uygulamada bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanıklar ve müdafiilerinin yerinde görülmeyen temyiz itirazının reddiyle hükümlerin ONANMASINA, 03/06/2015 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.