Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2014/18152 E. 2014/20239 K. 02.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2014/18152
KARAR NO : 2014/20239
KARAR TARİHİ : 02.12.2014

Tebliğname No : 15 – 2014/269457
MAHKEMESİ : Diyarbakır 2. Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 06/06/2014
NUMARASI : 2013/212 (E) ve 2013/338 (K)
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Sanık Kenan müdafiinin eski hale getirme ile birlikte temyiz talebinde de bulunmuş olması nedeniyle, bu talebi inceleme görevinin 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesine istinaden uygulanması gereken CMUK’nın 311. maddesi uyarınca Yargıtay’a ait olduğu gözetilerek, mahkemenin eski hale getirme talebinin kabulüne ilişkin verdiği ek kararın hukuki değerden yoksun bulunduğu kabul edilip bu karar kaldırılmak suretiyle yapılan incelemede, yapılan incelemede;
Sanıkların yokluğunda verilen karar savunmaları alınırken mahkemeye bildirdiği adreslerinde bulunmamaları nedeniyle aynı adrese Tebligat Kanunu 35. maddesi hükmüne göre tebliğ edilmiş ise de, dosya kapsamından anlaşılacağı üzere sanıkların o tarihte kayıtlı mernis adreslerinin olduğu, Tebligat Kanunu 35. maddesine göre mahkemeye bildirdiği adresinde bulunmayan, adresini değiştiren ve yeni adresini de bildirmeyen kimsenin varsa mernis adresine tebligat yapılması gerektiğinden ve bu kapsamda sanıklara yapılan tebligat usulüne uygun olmadığından, temyiz taleplerinin öğrenme ile süresinde olduğu belirlenerek yapılan incelemede;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
TCK’nın 158/1-e bendinde belirtilen, kamu kurum ve kuruluşlarının zararına olarak dolandırıcılık suçunun işlenmesi, nitelikli hal kabul edilmiştir. Hangi kurum ve kuruluşların, kamusal nitelik taşıdığı, o kurumun kadro bakımından bağlı olduğu durumu düzenleyen mevzuata göre belirlenir. Bu nitelikli halin oluşması için, eylemin kamu kurum ve kuruluşlarının mal varlığına zarar vermek amacıyla işlenmesi gerekir.
Zarar vermek, kamu kurum ve kuruluşlarından hakkı olmayan bir parayı almak yada bir borcu geri vermemek şeklinde olabilir. Bu suçun zarar göreni kamu kurum ve kuruluşunun tüzel kişiliğidir. Kamu kurum ve kuruluşlarının zarar görmesi söz konusu değilse bu suç oluşmayacaktır. Dolandırıcılık suçunun Kamu yararına çalışan hayır kurumlarının zararına işlenmesi madde kapsamında değildir.
Sanık Kenan’ın SGK Müdürlüğü İcra servisinde takibi yapılan toplam 201.000 TL borcu nedeniyle taşınmazlarının üzerine ihtiyati haciz konulduğu, borçluya ait taşınmazların bu borca rağmen, taşınmazlara koyulan haczin kaldırılması ve hacizli bir taşınmazın satılması için suça konu sahte 12/06/2007 tarihli haczin kaldırılması belgesini düzenlediği ve bu belgenin kullanılarak taşınmazların üzerindeki şerhleri kaldırdığı, şerhin kaldırılmasından hemen sonra aynı gün içerisinde sanık K.. M.. adına kayıtlı taşınmazı sanık K.. M.. tarafından, sanık K.. M..’a vekaleten, B.. K..’a 12.06.2007 tarihli belge ile satıldığı devamında da diğer bağımsız bölümlerin satışının yapılarak üçüncü kişilere aktarıldığı somut olayda, iddianamede izah edilen eylemin tümüyle sahtecilik suçunu tanımladığı, sanıklar hakkında sahtecilik suçunun subutu kabul edilerek hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, sanıkların kendilerine ait taşınmazlarında tapu üzerinde konmuş sınırlamaları sahte belgelerle kaldırmalarına yönelik eylemlerine karşı, SGK kurumunun hukuk mahkemelerinde taşınmaz üzerinde müdahele etme hakkının bulunması, taşınmazı alan üçüncü kişilere yönelik satışı iptal ettirme haklarının bulunduğu değerlendirildiğinde, SGK ile karşı karşıya kalıp katılan kuruma yönelik hangi aldatıcı hareketlerin ne şekilde gerçekleştiği denetime izin verilecek şekilde gösterilmeden, tapuya karşı gerçekleştirilen sahtecilik eyleminden öteye gitmeyen haczi kaldırma işleminin dolandırıcılık suçunu oluşturmayacağı ve suçun yasal unsurlarının oluşmayacağı gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması,
Bozmayı gerektirmiş, sanıklar müdafiilerinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 02.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.