Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2014/18023 E. 2014/19967 K. 01.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2014/18023
KARAR NO : 2014/19967
KARAR TARİHİ : 01.12.2014

Tebliğname No : KYB – 2014/300808

Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan şüpheli Ş. Ç..hakkında yapılan soruşturma evresi sonucunda, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 17/09/2013 tarihli ve 2013/111243 soruşturma, 2013/51873 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara karşı yapılan itirazın reddine ilişkin mercii Sincan 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 20/12/2013 tarihli ve 2013/1399 değişik iş sayılı karar aleyhine Yüksek Adalet Bakanlığınca verilen 25/07/2014 gün ve 2014/15316/51778 sayılı kanun yararına bozma talebine dayanılarak dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 05/09/2014 gün ve 2014/300808 sayılı tebliğnamesiyle dairemize gönderilmekle okundu.
Kanun yararına bozma isteyen tebliğnamede;
Dosya kapsamına göre, şikâyetçi vekilinin 09/09/2013 tarihli dilekçesinde özetle beyan edilen “şüphelinin, yetkilerini kötüye kullanmak suretiyle, Irak’ta faaliyet gösteren Miran şirketinin müvekkili şirkete 1.125.00.000 Irak dinarı ödemesini öngören anlaşmadan doğan haklardan, herhangi bir şekilde talimat veya icazet almaksızın, bila bedel feragat ederek ve müşteki şirketi temsil etmeye yarar yetkileri Iraklı Miran şirketi yetkililerine devrederek müşteki şirketi tehlikeye attığı ve zarara soktuğu” iddiaları üzerine yürütülen soruşturma sonucunda, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca “taraflar arasındaki ihtilafın hukuki anlaşmazlık mahiyetinde olduğundan” bahisle şüpheli hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş ise de, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 160. maddesinde yer alan “Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar. Cumhuriyet savcısı, maddî gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için, emrindeki adlî kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür.” şeklindeki düzenleme karşısında, somut olayda Cumhuriyet savcısının 5271 sayılı Kanun’un kendisine yüklediği soruşturma görevini yerine getirmediği, şikâyetçinin iddiaları doğrultusunda şüphelinin de savunmasının tespit edilmediği, bu itibarla ortada yasaya
uygun bir soruşturmanın bulunmadığı, 5271 sayılı Kanun’un 160. ve diğer maddeleri uyarınca soruşturma yapılmasını sağlamak maksadıyla kovuşturmaya yer olmadığına dair karara karşı yapılan itirazın kabulüne karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmediğinden 5271 Sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunmuştur.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Kanun yararına bozmaya atfen düzenlenen ihbarnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden Sincan 3. Ağır Ceza Mahkemesi”nin 20/12/2013 tarihli ve 2013/1399 D. İş sayılı kararlarının 5271 sayılı CMK”nın 309. maddesi gereğince, BOZULMASINA, bozma nedenine göre müteakip işlemlerin mahallinde mahkemesince yerine getirilmesine 01/12/2014 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.