Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2014/17992 E. 2014/17254 K. 27.10.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2014/17992
KARAR NO : 2014/17254
KARAR TARİHİ : 27.10.2014

Tebliğname No : KYB – 2014/283146

Dolandırıcılık suçundan sanıklar R.. K.. ve S.. K..’ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 158/1-j ve 52/2. maddeleri gereğince ayrı ayrı 4 yıl hapis ve 60.000 Türk Lirası adlî para cezaları ile cezalandırılmasına dair Mersin 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 23/10/2007 tarihli ve 2006/267 esas, 2007/352 sayılı kararının sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 15. Ceza Dairesinin 27/03/2013 tarihli ve 2011/20966 esas, 2013/5565 sayılı ilâmı ile onanmasına müteakip, sanıklar müdafiinin yaptığı yargılamanın yenilenmesi talebinin sanık S.. K.. hakkında reddine ilişkin aynı Mahkemenin 24/04/2014 tarihli ve 2013/188 esas, 2014/118 sayılı ek kararına karşı yapılan itirazın reddine dair Mersin 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 28/04/2014 tarihli ve 2014/284 değişik iş sayılı kararı ile sanıklar müdafiinin yaptığı yargılamanın yenilenmesi talebinin sanık R.. K.. hakkında reddine ilişkin Mersin 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 26/06/2014 tarihli ve 2013/188 esas, 2014/118 sayılı karar aleyhine Yüksek Adalet Bakanlığınca verilen 22/07/2014 gün ve 2014/15046/50464 sayılı kanun yararına bozma talebine dayanılarak dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 02/09/2014 gün ve 2014/283146 sayılı tebliğnamesiyle dairemize gönderilmekle okundu.
Kanun yararına bozma isteyen tebliğnamede;
Dosya aslının, sanıklar Reşit ve S.. K..’ın üzerlerine atılı diğer suçları olan özel belgede sahtecilik suçu açısından Yargıtay 15. Ceza Dairesinin 27/03/2013 tarihli ve 2011/20966 esas, 2013/5565 sayılı ilâmı ile bozulmasını müteakip diğer sanıklar S. Y. ve A.Ö.’ın özel belgede sahtecilik, dolandırıcılık ve yalan tanıklık suçlarıyla birleştirilerek yapılan yargılama sonrasında temyiz incelemesi için Yargıtay ilgili Dairesinde bulunduğu anlaşılmakla dosyanın onaylı fotokopisi üzerinden yapılan incelemede: Dosya kapsamına göre:
1- Sanıklar R.. K.. ve S.. K..’ın, Mersin 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 23/10/2007 tarihli ve 2006/267 esas, 2007/352 sayılı kararıyla dolandırıcılık suçundan 4 yıl hapis ve 60.000 Türk Lirası adlî para cezalandırılmalarını ve söz konusu cezalarının Yargıtay 15. Ceza Dairesinin 27/03/2013 tarihli ve 2011/20966 esas, 2013/5565 sayılı ilâmı ile onanmasını müteakip sanıklar müdafiinin yaptığı yargılamanın yenilenmesi talebinin, anılan Mahkemenin 2006/267 esas, 2007/352 sayılı dosyası üzerinden Mahkemesince değerlendirilmesi gerekirken, sanıkların dolandırıcılık suçuna ilişkin olmayan yine anılan Mahkemenin 2013/188 esas,2014/118 sayılı dosyası üzerinden karar verilemeyeceğinin gözetilmemesinde;
2- 1982 Anayasasının 141. maddesinde “Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır.” ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 34/1. maddesinde “Hâkim ve mahkemelerin her türlü kararı, karşı oy dahil, gerekçeli olarak yazılır. Gerekçenin yazımında 230 uncu madde göz önünde bulundurulur. Kararların örneklerinde karşı oylar da gösterilir.” şeklindeki düzenlemeler karşısında, Mahkemesince, sanıklar müdafiinin yaptığı yargılamanın yenilenmesi talebinin reddine karar verilirken herhangi bir gerekçe gösterilmemesinde;
3- Suça konu kredinin kullanıldığı banka olan, A. T.A.Ş.’nin Mersin Cumhuriyet Başsavcılığının talebi üzerine, 27/06/2013 tarihli ve 276 sayılı müzekkere cevabında, söz konusu kredi için başvuru tarihinin 09/05/2005, kredi onayının ise 30/05/2005 olduğunun belirtilmesi karşısında sanıkların üzerine atılan usulsüz kredi kullanmak şeklindeki dolandırıcılık eyleminin 765 sayılı Türk Ceza Kanunu döneminde işlendiğinin anlaşılması nedeniyle, 01/06/2005 tarihinde yürürlüğe giren 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 9/3. maddesindeki “Lehe olan hüküm, önceki ve sonraki kanunların ilgili bütün hükümleri olaya uygulanarak, ortaya çıkan sonuçların birbirleriyle karşılaştırılması suretiyle belirlenir.” şeklindeki düzenlemeye ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun “Zaman bakımından uygulama” başlıklı 7. maddesine nazaran öncelikle lehe Kanun’un tespit edilerek uygulama yapılması gerektiğinin gözetilmemesinde;
4- Sanıklar Reşit ve S.. K..’ın üzerlerine atılı diğer suçları olan özel belgede sahtecilik suçu açısından Yargıtay 15. Ceza Dairesinin 27/03/2013 tarihli ve 2011/20966 esas, 2013/5565 sayılı ilâmı ile bozulmasını müteakip diğer sanıklar S.Y. ve A. Ö.’ın özel belgede sahtecilik, dolandırıcılık ve yalan tanıklık suçlarıyla birleştirilerek yapılan yargılamada, sanıklar Reşit ve Servet’in usulsüz kredi çekmek amacıyla kullandıkları belgelerin sahte olması iddiası nedeniyle haklarında açılan özel belgede sahtecilik suçunun zamanaşımı nedeniyle düşmesine, diğer sanıklar Ahmet ve Sinan’ın dolandırıcılık suçundan belgelerin fotokopi olması nedeniyle beraatlerine karar verilmesi nedeniyle, söz konusu bu dosyanın yeni delil olarak kabul edilmesi gerektiğinin gözetilmemesinde;
isabet görülmediğinden 5271 Sayılı CMK.nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunmuştur.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Kanun yararına bozmaya atfen düzenlenen ihbarnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden Mersin 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 28/04/2014 tarih ve 2014/284 D. İş sayılı ve Mersin 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 26/06/2014 tarihli ve 2013/188 esas, 2014/118 karar sayılı kararlarının 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi gereğince, BOZULMASINA, bozma nedenine göre müteakip işlemlerin mahallinde mahkemelerince yerine getirilmesine 27/10/2014 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.