YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2014/17988
KARAR NO : 2014/17434
KARAR TARİHİ : 28.10.2014
Tebliğname No : 6 – 2009/288910
MAHKEMESİ : İzmir 12. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 12/02/2009
NUMARASI : 2008/113 (E) ve 2009/88 (K)
SUÇ : Dolandırıcılık ( değişen suç vasfı nedeniyle hırsızlık)
Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için;failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.
Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır.
Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, mağdurun durumu, fiille olan ilişkisi, kullanılan hilenin şekli, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Sanığın, boyacılık yapan katılan ile evini boyatacağını söyleyerek buluştuğu, gittikleri lokantada katılandan telefonunu bir yere telefon açacağı söyleyerek alıp olay yerinden ayrıldığı olayda, eylemin hırsızlık suçunu oluşturduğuna yönelik kabulde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Tekerrüre esas mahkumiyeti bulunan sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nun 58. maddesinin uygulanmaması aleyhe temyiz bulunmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
Yapılan yargılamaya, dosya içeriğine, toplanıp karar yerinde gösterilen ve değerlendirilen delillere, oluşa ve mahkemenin soruşturma sonucunda oluşan inanç ve takdirine göre, sair temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddine, ancak;
1-Sanığın adli sicil kaydındaki hükümlülüklerin ertelemeye engel teşkil etmesine karşın, takdiri indirim sebepleri açısından 5237 sayılı TCK’nın 62. maddesi hükmü gereğince “sanığın geçmişi, sosyal ilişkileri, fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki davranışları, cezanın geleceği üzerindeki olası etkileri” irdelenmeden; yine 5237 sayılı TCK’nın 50. maddesinin 1. fıkrasında belirtilen “suçlunun kişiliği, sosyal ve ekonomik durumu, yargılama sürecinde duyduğu pişmanlık ve suçun işlenmesindeki özellikler” irdelenmeden “sanığın geçmişte birçok kasıtlı cürümler işlediği” şeklindeki yasal olmayan gerekçeye dayanılarak 5237 sayılı TCK’nın 62. ve 50. maddelerinin uygulanmasına yer olmadığına karar verilmesi,
2- 5237 sayılı TCK’nın 53. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinde yer alan haklardan, sadece kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlığa ait bir hizmetten bulunmaktan yoksun bırakılmaya ilişkin hak yoksunluğunun aynı maddenin 3. fıkrasına göre koşullu salıverilme tarihinden itibaren uygulanmayacağı gözetilmeden, alt soyu dışındaki kişileri de kapsayacak şekilde 53/1-c maddesi gereğince güvenlik tedbirlerinin uygulanmasına hükmedilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu nedenlerle 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 28.10.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.