Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2014/16756 E. 2014/18887 K. 17.11.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2014/16756
KARAR NO : 2014/18887
KARAR TARİHİ : 17.11.2014

Tebliğname No : KYB – 2014/251238

Özel belgede sahtecilik ve dolandırıcılık suçlarından şüpheli R.. D.. hakkında yapılan soruşturma evresi sonucunda, Antalya Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 05/12/2013 tarihli ve 2013/15146 soruşturma, 2013/45235 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yönelik itirazın reddine ilişkin mercii Manavgat 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 03/03/2014 tarihli ve 2014/453 değişik iş sayılı karar aleyhine Yüksek Adalet Bakanlığınca verilen 26.06.2014 gün ve 2014/13073/43810 sayılı kanun yararına bozma talebine dayanılarak dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 14.07.2014 gün ve 2014/251238 sayılı tebliğnamesiyle dairemize gönderilmekle okundu.
Kanun yararına bozma isteyen tebliğnamede;
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 160. maddesinde yer alan “Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar. Cumhuriyet savcısı, maddî gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için, emrindeki adlî kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür.” şeklindeki düzenleme karşısında, Cumhuriyet savcısının soruşturma yapmak zorunda olduğu, somut olayda şüphelinin suç tarihinde ortağı olduğu A. Kumanyacılık isimli şirketin kaşesini ve temsilcilerinin imzasını taşıyan sahte bir EFT talimat yazısı hazırlayarak faks ile bankaya gönderdiğinin iddia edildiği, söz konusu yazıda şirketin hesabından şüphelinin hesabına 65.000,00 Türk lirası para gönderilmesi talimatı yer aldığı, bankanın da faks ile gelen bu talimatı yerine getirdiği ve parayı şüphelinin hesabına aktardığı, suça konu EFT talimat yazısı bankaya faks yolu ile gönderildiği için bankada aslı bulunmadığı ve soruşturma kapsamında aslına ulaşılamadığı, şüphelinin savunmasında suçlamaları kabul etmeyerek sözkonusu paranın kendi hesabına aktarıldığının doğru olduğunu, ancak bu paranın kendisine avans veya hisse devri karşılığında verilmiş bir para olduğunu, EFT talimatını kendisinin hazırlamadığını, bu yazıyı şirket temsilcilerinin hazırlayıp bankaya gönderdiklerini beyan ettiği, şüphelinin ağabeyi A. D.in daha önce şirket ortağı olduğu, ancak suç tarihinden önce hisselerini kardeşi olan şüpheli R.. D..’e devretmekle beraber şirket müdürlüğüne devanı ettiği, Ahmet Deniz hakkında şirket hesabından usulsüz para aldığı iddiaları ile güveni kötüye kullanma suçundan Antalya Cumhuriyet Başsavcılığının 08/07/2013 tarihli ve 2013/6492 sayılı iddianamesi ile kamu davası açılmış olduğu, soruşturma kapsamında müştekilerden B.D. adına Antalya 5. Noterliği tarafından düzenlenmiş imza sirküleri fotokopisi üzerinde imza incelemesi yaptırıldığı, bu hususta düzenlenen 10/10/2013 tarihli ekspertiz raporunda imza sirküleri üzerindeki imzaların B. D.’un mukayese imzaları ile benzerlik gösterdiğinin belirtildiği bunun üzerine soyut iddia dışında delil bulunmadığı gerekçesi ile kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği anlaşılmışsa da, suça konu EFT talimat yazısının gerçekten sahte olarak hazırlanıp hazırlanmadığının tespiti yönünde her hangi bir inceleme yapılmadığı, yine söz konusu paranın şüpheliye hangi amaçla gönderilmiş olduğunun açıklığa kavuşturulmadığı banka yetkililerinin ifadelerine başvurularak olay tarihinde faks ile gelen yazının teyidi için şirket yetkilileri ile görüşme yapılıp yapılmadığı, hangi numaradan faks yollandığı gibi olayı aydınlatabilecek hususlarda bir araştırma yapılmadığı, iddia edildiği gibi şirketin kaşesi ve temsilcilerinin imzalarının başka bir belgeden kopyalanmak suretiyle suça konu belgenin sahte olarak hazırlanıp hazırlanmadığının tespiti bakımından bilirkişi incelemesi yaptırılmadığı anlaşılmakla, eksik inceleme ile karar verildiği gözetilerek itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden 5271 Sayılı CMK.nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunmuştur.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Kanun yararına bozmaya atfen düzenlenen ihbarnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden Manavgat 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 03/03/2014 esas, tarih ve 2014/453 D. İş sayılı kararının 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre müteakip işlemlerin mahallinde mahkemesince yerine getirilmesine, 17/11/2014 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.