YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2014/16220
KARAR NO : 2014/18328
KARAR TARİHİ : 10.11.2014
Tebliğname No : KYB – 2014/240151
Dolandırıcılık suçundan şüpheli F.. E.. hakkında yapılan soruşturma evresi sonucunda Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 17/02/2014 tarihli ve 2014/2766 soruşturma, 2014/2043 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara karşı yapılan itirazın reddine dair İstanbul Anadolu 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 16/04/2014 tarihli ve 2014/560 değişik iş sayılı karar aleyhine Yüksek Adalet Bakanlığınca verilen 23/06/2014 tarih ve 2014/12709/42458 sayılı kanun yararına bozma talebine dayanılarak dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 02/07/2014 tarih ve 2014/240151 sayılı tebliğnamesiyle dairemize gönderilmekle okundu.
Kanun yararına bozma isteyen tebliğnamede;
Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 14/11/2007 tarihli ve 2007/9636 esas, 2007/9375 sayılı ilamında da belirtildiği üzere, 5271 sayılı Kanun’un 160. maddesi uyarınca, Cumhuriyet savcısının, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlaması gerektiği, aynı Kanun’un 170/2. maddesi gereğince yapacağı değerlendirme sonucunda, toplanan delillerin suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturduğu kanısına ulaştığında iddianame düzenleyerek kamu davası açacağı, aksi halde ise anılan Kanun’un 172. maddesi gereği kovuşturma yapılmasına yer olmadığına dair karar vereceği, buna karşın Cumhuriyet savcısının 5271 sayılı Kanun’un kendisine yüklediği soruşturma görevini yerine getirmediği, ortada yasaya uygun bir soruşturmanın bulunmadığı durumda, anılan Kanun’un 173/3. maddesindeki koşullar oluşmadığından, itirazı inceleyen merciin Cumhuriyet savcısının soruşturma yapmasını sağlamak maksadıyla itirazın kabulüne karar verebileceği yönündeki açıklamalar karşısında, gayrimenkul alım satım komisyonculuğu yapan şüphelinin, müştekiye arsaları da göstermek suretiyle satımı konusunda anlaştığı iki taşınmazdan, tapuda devrini yaptığı parselin müştekiye gösterilen arsa olmadığı ve aralarında anlaştıkları meblağın çok altında değeri olduğu, bunun dışında tapu devriyle güven telkin ederek diğer parselin parasını da müştekiden aldığı ancak tapu devrini gerçekleştirmediği yönündeki iddialara rağmen sadece müştekinin ifadesinin alınması ile yetinilerek başkaca hiçbir araştırmaya girilmeksizin dolandırıcılık suçunun yasal şartlarının oluşmadığından bahisle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği gözetilmeden, itirazın bu yönden kabulü yerine, yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunmuştur.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Kanun yararına bozmaya atfen düzenlenen ihbarnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden İstanbul Anadolu 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 16/04/2014 tarih ve 2014/560 D. İş sayılı kararının 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi gereğince, BOZULMASINA, bozma nedenine göre müteakip işlemlerin mahallinde mahkemesince yerine getirilmesine 10/11/2014 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.