Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2014/15969 E. 2014/17728 K. 30.10.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2014/15969
KARAR NO : 2014/17728
KARAR TARİHİ : 30.10.2014

Tebliğname No : 15 – 2013/90333
MAHKEMESİ : Diyarbakır 1. Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 31/05/2012
NUMARASI : 2009/397 (E) ve 2012/316 (K)
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Gerekçeli karar başlığında 20/05/2005 olarak yanlış yazılan suç tarihinin 06/08/2005 şeklinde mahkemesince düzeltilmesi mümkün görülmüştür.
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için;
Failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçu, TCK’nın 158/1-f maddesinde düzenlenmiştir. Maddenin gerekçesinde de; “Dolandırıcılık suçunun, bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle işlenmesi de, birinci fıkranın (f) bendinde bu suçun bir nitelikli unsuru olarak kabul edilmiştir. Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının, özellikle bu kurum ve kuruluşları temsil edenlerin, kurum ve kuruluşları adına hareket eden kişilerin, başkalarını kolaylıkla aldatabilmeleri bir güven kurumu olan bu kuruma güvenin sarsılması bu kurumların araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunu, nitelikli hâl saymıştır.
Bilişim sisteminin aldatılmasından söz edilemeyeceği için, ancak bu sistemin araç olarak kullanılarak bir insanın aldatılması yani dolandırılması halinde bu bendin uygulanması mümkündür. Aksi halde yani sisteme girilerek bir kişi aldatılmayıp sistemden yararlanılarak çıkar sağlanmışsa bilişim suçu veya bilişim sistemi kullanılmak suretiyle hırsızlık suçunun oluşması söz konusu olacaktır.
Bilişim sisteminden maksat, verileri toplayıp, yerleştirdikten sonra bunları otomatik işlemlere tâbi tutma olanağını veren manyetik sistemlerdir. Günümüzde bilişim sistemleri ile sesli-görüntülü haberleşme, elektronik imzanın kabulü, yeni ticari ilişkiler, internet bankacılığı hizmeti ile para transferleri ve bunlar gibi pek çok yenilik toplumsal hayata girmiş, bilişim gerek iş gerekse günlük hayatta vazgeçilemeyecek kadar önemli bir noktaya ulaşmış, bilişim teknolojileri daha hızlı ve ucuz bir nitelik arz etmesi nedeniyle, klasik yöntemlere nazaran daha fazla tercih edilir duruma gelmiştir. Bu sistemlerin güvenle kullanılması, aynı anda hızlı ve kolayca birçok kişi tarafından ulaşılması ve diğer taraftaki failin kontrol imkanını azaltması nedeniyle nitelikli hal sayılmıştır.
Banka ya da kredi kurumlarının araç olarak kullanıldığından söz edilebilmesi için, dolandırıcılık fiili gerçekleştirilirken bankaların olağan faaliyetlerinden ya da bu faaliyeti yürüten sujelerden hileli araçlar kullanılarak yararlanılması veya banka ve kredi kurumlarının olağan faaliyetleri nedeniyle üretmiş oldukları maddi varlıkların suçta araç olarak kullanılarak haksız çıkarın elde edilmesi gerekir. Bankaların, ödeme aracı olarak kullanılması halinde bu fıkra uygulanamayacaktır.
M.. İ..’nin İ.bankası-B. (A.) şubesi nezdinde bulunan hesabından verilme ve 20/05/2005 tarihi itibariyle “çalıntı” blokesi konulan (Ankara C. Başsavcılığının 2005/64249 no’lu soruşturmasında zamanaşımı nedeniyle kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilen) 25/04/2007 tarihli ekspertiz raporuna göre; keşideci imzası M.. İ..’ye ait olan (sanıklara ait yazı- rakam belirlenemeyen) 30/11/2005 keşide tarihli, 15.000 TL bedelli, 106 86 66 seri no’lu, hamiline düzenlenmiş suça konu çek yaprağının sanık (ve hakkında aynı suçtan mahkumiyet kararı verilip kesinleştirme işlemi yapılan İ.. K..) tarafından 06/08/2005 tarihinde vukubulduğu ileri sürülen hayvan alışverişinde katılan S.. Ç..’a “cirosuz” verilerek haksız yarar sağlanması eyleminin “nitelikli dolandırıcılık” suçunu oluşturduğu iddia edilen somut olayda;
Sanığın aşamalardaki anlatımlarında “hayvan alışverişi” ve “çek verme” gibi iddiaları reddedip, şikayetçi (katılanı) tanımadığını savunması; hakkında verilen “mahkumiyet” kararı kesinleştirilen sanık İsmail’in 19/01/2007 tarihli beyanında da arkadaşı-sanık M. S. ile böyle bir alışverişe gitmediğini
belirtmesi, katılan S.’ın K.Jandarma Karakolu’ndaki 09/08/2005 tarihli ifadesinde; iddiaya konu olay dışında farklı bir anlatımda bulunurken; sanık M. Seyar ve çekle alışverişten bahsetmemesi: soruşturma aşamasında şikayetçilerle, tanıkların sanıkla yüzleştirilmemiş olması, suça konu çekte sanığa ait yazı, rakam, imza tespit olunamaması karşısında; gerçeğin kuşkuya yer bırakmayacak biçimde belirlenebilmesi amacına yönelik olarak sanık M. S.’ın katılan, aynı davada “beraat” kararı verilen diğer sanıklar Ö.. A.., M.. K.., tanıklar M.. K.., C.. Ç.., S.. Y.., H.. E.. ile yüzleştirilmesinin sağlanması, H.. E..’nun 01/09/2005 tarihli ifadesi nazara alınarak S. B.’un tanık sıfatıyla beyanının alınması, çek hesabı sahibinin ilgili banka şubesine yaptığı 29/07/2005 tarihli müracaatında aynı çek karnesinden … seri no’lu çek yapraklarının çalındığını ve Şanlıurfa ilinde çek yapraklarının kullanıldığını öğrendiğini bildirmesi karşısında suça konu çek dışında diğer çek yapraklarının kullanımına ilişkin araştırma yapılması, toplanan deliller birlikte incelenerek varılacak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken eksik soruşturmayla yazılı biçimde karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 30/10/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.