Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2014/15895 E. 2017/5902 K. 13.02.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2014/15895
KARAR NO : 2017/5902
KARAR TARİHİ : 13.02.2017

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık
HÜKÜM : TCK’nın 158/1-b, 52/2-4, 53. maddeleri gereğince mahkumiyet

Nitelikli dolandırıcılık suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Sanığın,… Devlet Hastanesinde kızının refakatçesi olarak kalan katılan …’ın yanına gelerek “çocuğun refakatçisi sen misin?” diye sorduğu, evet cevabı alınca da, “kızınızın üniversite hastanesinde filmini çektirip tekrar getirmeniz gerekiyor” dediği, mağdurun masrafın ne olacağını sorduğunda, 850 TL olacağını söylediği, buna inanan mağdurun bileziğini çıkartarak sanığa verdiği, sanığın bu bileziği alıp ortadan kaybolduğu, böylece sanığın nitelikli dolandırıcılık suçunu işlediğinin iddia edildiği olayda, sanık, katılan ve tanık beyanları ile dosya kapsamına göre, suçun sanık tarafından işlendiği sabit olmakla bu gerekçelere dayanan mahkemenin kabul ve uygulamasında bir isabetsizlik bulunmamıştır.
TCK’nın 158/1-b maddesinde yer alan “zor şartlar” ibaresi, mağdur esas alınarak değerlendirilme yapılması gereken bir ibaredir. Mağdurun zor şartlarda bulunup bulunmadığı, olaysal olarak ve mağdur esas alınarak sübjektif olarak değerlendirilmelidir. Buna göre, mağdur, gerçekte zor şartta olmamasına rağmen, kendisinin zorda olduğunu düşünmesi durumunda ya da mağdurun zorda olduğuna dair sanığın sanal iknaları bu madde kapsamında değerlendirilemeyecektir. Sanığın hedefindeki mağdur, olayın koşullarına göre, çaresizlik içinde bulunmakta, bu psikolojik baskı altında daha çok savunmasız kalmakta ve bu anlamda kendisine uzanacak bir yardım eline her zamankinden daha fazla ihtiyaç duymaktadır. Bu kapsamda; kişinin bir trafik kazasına maruz kalması, değişik nedenlerle hastanede tedavi görürken kendisi veya bir yakını için acil ve yoğun bir yardıma ihtiyaç duyması, deprem felaketi sonrası ruhsal ve bedensel olarak muhtaç duruma düşmesi, zor şart kapsamında değerlendirilebilecek örnekler arasında sayılabilir, fakat, her trafik kazasında veya her hastalıkta kişinin zor şartlar altında olduğu kabul edilmemelidir. Söz konusu olayın meydana geldiği zaman dilimi, hastalığın veya yaralanmanın boyutu, olaya maruz kalan kişinin ekonomik ve sosyal durumu, olaydan etkilenme derecesi, olayın gelişim süreci, sanığın olaya müdahale tarzı ve zamanlaması gibi hususlar, anlık olarak kişinin zor durumda olup olmadığını belirlemede kriter olarak değerlendirilmelidir. Somut olayda, suçun vasfının belirlenmesi açısından, sanığın aldatıcı hareketlerinin yanısıra katılanın durumu da dikkate alındığında, katılanın zor şart altında olduğu, kızının acil olarak filminin çektirilmek zorunda olunduğu, mağdurun, altmış beş yaşında ve ev hanımı bir kadın olması nedeniyle de, bu ihtiyacını gidermek isteyen sanığa inandığı ve güvendiği, sanığın da katılanın bu çaresizliğinden yararlandığı ve katılan aleyhine haksız menfaat temin ettiği, bu şekilde nitelikli dolandırıcılık suçunu işlediği açıkça sabit olduğundan, eylemin basit dolandırıcılık suçu kapsamında kaldığı gerekçesiyle bozma isteyen tebliğnamedeki düşünceye iştirak edilmemiştir.
Tekerrüre esas mahkumiyeti bulunan sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nın 58/6. maddesi uyarınca mükerrirlere özgü infaz rejiminin uygulanmasına karar verilmemesi, aleyhe temyiz olmadığından bozma sebebi yapılmamıştır.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre; sanığın herhangi bir gerekçeye dayanmayan temyiz itirazlarının reddiyle, hükmün ONANMASINA, 13/02/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.