Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2014/14038 E. 2014/18347 K. 10.11.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2014/14038
KARAR NO : 2014/18347
KARAR TARİHİ : 10.11.2014

Tebliğname No : KYB – 2014/203147

Dolandırıcılık suçundan şüpheliler Balkan Üniversitesi Görevlileri, S.. Y.., E.. K.., C.. A.., S.. E.., N.. G.., H.. A.., Y.. K.., B.. A.., L.. G.. ve V. B. haklarında yapılan soruşturma evresi sonucunda, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nca verilen 26/11/2013 tarihli ve 2012/89267 soruşturma, 2013/71471 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yönelik itirazın reddine ilişkin mercii Sincan 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 06/02/2014 tarihli ve 2014/404 değişik iş sayılı karar aleyhine Yüksek Adalet Bakanlığı’nca verilen 23.05.2014 tarih ve 2014/10405/35683 sayılı kanun yararına bozma talebine dayanılarak dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 10.06.2014 tarih ve 2014/203147 sayılı tebliğnamesiyle dairemize gönderilmekle okundu.
Kanun yararına bozma isteyen tebliğnamede;
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 160. maddesinde yer alan “Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar. Cumhuriyet savcısı, maddî gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için, emrindeki adlî kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür.” şeklindeki düzenleme karşısında, Cumhuriyet savcısının soruşturma yapmak zorunda olduğu, somut olayda, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi ile Avrupa Politeknik Üniversitesi arasında yapılan protokole göre Kosova’da hukuk eğitimi verileceği yönünde duyuru ve tanıtımlarla birçok öğrenci ile birlikte müşteki öğrencilerden de kayıt parası alınarak ilk bir yıl Kosova’da Ankara Hukuk Fakültesi’nden gelen şüpheli öğretim görevlileri tarafından dersler verildiği, ancak daha sonra aslında Yüksek Öğretim Kurulunun bu protokole onay vermediğinin ortaya çıktığı, bu şekilde onay verilmediğinin şüpheliler tarafından bilindiği halde öğrencilerin kayıt işlemlerine ve derslere devam edildiği, Ankara Üniversitesi Rektörlüğü Hukuk Müşavirliği’nin 12/12/2012 tarihli ve 5966 sayılı yazısından bu durumun anlaşıldığı, yine dosya kapsamında mevcut olan Yüksek Öğretim Kurulunun 29/03/2013 tarihli ve 4901 sayılı yazısında, şüpheliler hakkında idari ve cezai yönden soruşturmaya devam edildiğinin bildirildiği, ancak Cumhuriyet başsavcılığı tarafından bu soruşturmanın sonucu beklenmeden şüphelilerin dolandırıcılık kastı bulunmadığı gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği anlaşılmışsa da, müştekilerin kayıt paralarının şüpheliler tarafından haksız kazanç olarak kullanıldığı şeklindeki iddiaları ve şüphelilerin protokole onay verilmediğini bildikleri halde kayıt işlemlerine ve derslere devam etmeleri karşısında, müştekilerden alınan kayıt paralarının ne şekilde kullanıldığı ve iddia konusu sahte protokol oluşturulduğu yönündeki eylemler yönünden araştırma yapılmadığı, şüpheliler hakkındaki idari soruşturmanın sonucunun beklenmeden eksik soruşturma ile kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği gözetilerek itirazın kabulü yerine, yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunmuştur.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Kanun yararına bozmaya atfen düzenlenen ihbarnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden, Sincan 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 06/02/2014 tarih ve 2014/404 D. İş sayılı kararının 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre müteakip işlemlerin mahallinde mahkemesince yerine getirilmesine, 10/11/2014 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.