YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2014/1364
KARAR NO : 2014/3544
KARAR TARİHİ : 26.02.2014
Tebliğname No : 15 – 2013/384466
MAHKEMESİ : Sincan 3. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 30/01/2013
NUMARASI : 2012/345 (E) ve 2013/101 (K)
SUÇ : Dolandırıcılık
Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Sanığın yokluğunda verilen hükme ilişkin gerekçeli kararın sanığın savunmasında bildirdiği ve aynı zamanda mernis adresi olan adrese tebliğ için gönderilmeden ilk olarak 7201 sayılı Tebligat kanunu’nun 35. maddesi uyarınca tebligat yapılması, usule uygun olmadığı anlaşıldığından sanığın temyiz isteminin öğrenme üzerine ve süresinde olduğu kabul edilerek yerel mahkemenin temyiz isteğinin reddine ilişkin 13/11/2013 gün ve 2012/345 Esas 2013/101 Karar sayılı ek kararı kaldırılarak yapılan incelemede
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; Failin bir kimseyi,kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp,onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı,sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Ticarî faaliyeti meslek olarak icra eden kişilerin, güvenilirliğini sağlamak amacıyla,bu suçun, tacir (kişisel olarak ticaretle uğraşan kimseler) veya şirket yöneticisi olan yada şirket adına hareket eden kişilerin ticarî faaliyetleri sırasında işlenmesi,TCK’nın 158/1-h bendinde nitelikli hâl kabul edilmiştir. Bu kavramlar Türk Ticaret Kanunun ilgili hükümlerine göre belirlenecektir.
Türk Ticaret Kanunun Madde 14 de,Tacir;
“(1) Kişisel durumları ya da yaptığı işlerin niteliği nedeniyle yahut meslek ve görevleri dolayısıyla, kanundan veya bir yargı kararından doğan bir yasağa aykırı bir şekilde ya da başka bir kişinin veya resmî bir makamın iznine gerek olmasına rağmen izin veya onay almadan bir ticari işletmeyi işleten kişi de tacir sayılır. “denilmektedir.
Ticaret şirketleri, aynı yasanın Madde 124 de
”(1)Ticaret şirketleri; kollektif, komandit, anonim, limited ve kooperatif şirketlerden ibarettir.
(2) Bu Kanunda, kollektif ile komandit şirket şahıs; anonim, limited ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirket sermaye şirketi sayılır” şeklinde tanımlanmıştır.
Kooperatif yöneticilerinin, kooperatifin faaliyeti kapsamında, dolandırıcılık suçunu işlemeleri de nitelikli hâl, kabul edilmiştir. Üye sayısı dolmasına rağmen, üyeliğe kabulün devamından bahsederek üye kayıt edilmiş gibi kişinin parasının alınması bu suç tipine örnek gösterilebilir. Kooperatif yöneticilerinin kimler olduğu 1163 sayılı Kooperatifler kanunun 55 ve devamı maddelerinde tanımlanmıştır.Madde 55 – Yönetim Kurulu, kanun ve anasözleşme hükümleri içinde kooperatifin faaliyetini yöneten ve onu temsil eden icra organıdır. Yönetim Kurulu en az üç üyeden kurulur. Bunların ve yedeklerinin kooperatif ortağı olmaları şarttır. Yönetim Kurulu üyeliğine seçilen tüzel kişiler, temsilcilerinin isimlerini kooperatife bildirir.
Bu suçun oluşabilmesi için, Tacir veya şirket yöneticisi olan ya da şirket adına hareket eden kişilerin dolandırıcılık suçunu ticari faaliyetleri sırasında işlemiş olmaları gerekir. Keza, kooperatif yöneticilerinin bu nitelikli halden cezalandırılabilmeleri için suçun kooperatifin faaliyeti kapsamında, işlenmesi gereklidir.Bu suçun faili tacir veya şirket yöneticisi yada şirket adına hareket eden kişi yada kooperatif yöneticisi olabilir.
Müştekinin arkadaşı olan ve hakkında beraat kararı verilen sanık C..U..’un müştekiye paraya ihtiyacı varsa T..’in kampanyası olduğunu 10 ay taksitle telefon verildiğini telefonu istemez ise yerine para verildiğini söylemesi üzerine birlikte sanık U.. T..’ın çalıştığı E..T..İletşim Merkezine gittikleri, U.. T..’ın katılanı Türkcell kampanyasından yararlandıracağını söyleyerek 24X89 TL’ödemeli olan 2136 TL değerindeki Black Berry telefon için abonelik sözleşmesi imzalattığı, halde müştekiden telefonu alıp, yerine 600 TL vereceğini belirterek 200 TL verip 400 TL de ertesi gün vereceğini söyleyip, sonradan 400 TL’yi C..U..’a verdiği bahanesiyle müştekiye vermediği olayda;
Bir GSM firmasına ait iletişim merkezinde şirket adına hareket eden sanığın ticari faaliyeti sırasında yüklenen suçu işlediğinin iddia olunması karşısında; sanığın eyleminin 5237 sayılı TCK’nın 158/1-h maddesinde öngörülen, tacir (kişisel olarak ticaretle uğraşan kimseler) veya şirket yöneticisi olan yada şirket adına hareket eden kişilerin ticarî faaliyetleri sırasında nitelikli dolandırıcılık suçunu oluşturup oluşturmayacağına ilişkin delilleri takdir ve tartışmanın üst dereceli Ağır Ceza Mahkemesine ait olduğu gözetilerek görevsizlik kararı verilmesi gerekirken duruşmaya devamla yazılı şekilde, hüküm kurulması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, sanık hakkındaki hükmün kesinleştirilerek infaza verildiği anlaşıldığından İNFAZIN DURDURULMASINA, başka suçtan hükümlü yada tutuklu bulunmadığı takdirde sanık U.. T..’ın derhal salıverilmesinin temini için ilgili Cumhuriyet Başsavcılığına yazı yazılmasına 26.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.