YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2014/13155
KARAR NO : 2017/7988
KARAR TARİHİ : 22.03.2017
MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilik
HÜKÜM : 1- Sanık hakkında; TCK.nun 158/1-son,53 maddesi uyarınca mahkumiyet
2- Sanık hakkında; TCK.nun 204/1, 53 maddesi uyarınca mahkumiyet
Nitelikli dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçlarından sanığın mahkumiyetine ilişkin hükümler, sanık tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Sanığın katılan …’a borcu karşılığında, keşidecisi katılan …’ın yetkilisi olduğu ….. San. Tic. AŞ, olan; hırsızlık sonucu ele geçen boş çeki doldurarak ciro etmeden verdiği, çekin sahte olması nedeniyle bedelinin katılan tarafından tahsil edilemediği; bu şekilde sanığın bilişim sistemleri banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçlarını işlediğinin iddia edildiği olayda;
1-UYAP üzerinden yapılan incelemede; Nazilli Cumhuriyet Başsavcılığının 26/06/2011 tarihli 2011/154 sayılı iddianamesiyle; sanık hakkında, tarafları ve suç konusu aynı olan çek ile ilgili atılı suçlardan kamu davası açıldığının anlaşılması karşısında; mükerrer cezalandırmayı önlemek amacıyla; açılan davanın akıbetinin sorulması, dosyasının yada onaylı örneğinin getirtilerek incelenmesi; sanık hakkında açılan davanın mükerrer olduğunun anlaşılması halinde, 5271 sayılı CMK’nın 223/7 maddesi gereğince davanın reddine karar verilip verilemeyeceğinin değerlendirilmesi; mükerrer dava olmaması halinde; davaların birleştirilmesi hususunun değerlendirilmesi yada o dava sonuçlanıp, kesinleşmişse sonuca göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken, eksik soruşturma ile yazılı şekilde mahkumiyet hükmü kurulması,
2-Failin, önceden doğmuş bir zarar veya doğmuş bir borç için hileli davranışlarda bulunması halinde zarar veya borç kandırıcı nitelikteki davranışlar sonucu doğmayacağından, dolandırıcılık suçunun unsurları itibariyle oluşmayacağı ilkesinden hareketle, somut olayda; şikayetçi … ve sanığın beyanlarına göre, müştekinin suç tarihinden önce sanıktan bir alacağı olduğu ve sanığın suça konu çeki bu borcuna karşılık müştekiye verdiğinin belirtmesi karşısında, önceden doğan borç karşılığında verilen suça konu çek nedeniyle dolandırıcılık suçunun unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden, sanığın dolandırıcılık suçundan beraati yerine yazılı şekilde hüküm kurulması,
Kabule göre de;
a- Sanığın, bankanın maddi varlığı olan ve aldatma kabiliyetine haiz çeki kullanmak suretiyle TCK’nun 158/1-f maddesinde düzenlenen dolandırıcılık suçunu işlediğinin sabit görülmesi karşısında; kısa kararda ‘TCK’nun 157. maddesinin 1.fıkrasının f bendi delaleti ile TCK’nın 158. maddesinin 1. fıkrasının son cümlesi uyarınca’ denilmek suretiyle; gerekçe kısmında ise’ kanun maddesi olarak 158/1-f ve 2. maddesi’ denilmek suretiyle çelişki yaratarak dolandırıcılık suçundan mahkumiyet hükmü kurulması,
b- 5237 sayılı Kanun’da gün para cezası sistemi benimsendiğinden, anılan Kanun’un 158/1-son cümle maddesinin uygulanmasında, eğer somut olayda olduğu gibi suçtan elde edilen haksız menfaat miktarı belli ise; temel gün para cezasının suçtan elde olunan haksız menfaatin iki katından az olmayacak şekilde asgarî bu miktara yükseltilerek belirlenmesi gerektiği ve bu şekilde belirlenen gün sayısı üzerinden arttırma ve eksiltmeler yapıldıktan sonra ortaya çıkacak sonuç gün sayısı ile bir gün karşılığı aynı Kanun’un 52. maddesi uyarınca, 20,00-100,00 Türk lirası arasında takdir olunacak miktarın çarpılması neticesinde sonuç adlî para cezasının belirlenmesi gerektiğinin gözetilmeden; infazda tereddüt oluşturacak şekilde doğrudan temel para cezası takdiri ile yazılı şekilde uygulama yapılarak eksik adli para cezası verilmesi,
c-TCK’nın 53.maddesinin 3.fıkrası uyarınca 53/1-c bendindeki “ velayet hakkından; vesayet ve kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan yoksunluğun” sadece sanığın kendi altsoyu yönünden koşullu salıverme tarihine kadar süreceği, altsoyu haricindekiler yönünden ise yoksunluğun hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar devam edeceği gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi,
Kanuna aykırı olup, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepden dolayı 5320 Sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 Sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, aynı Kanunun 326/son maddesi uyarınca ceza miktarı bakımından kazanılmış haklarının saklı tutulmasına, 22.03.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.