Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2014/11689 E. 2015/24336 K. 27.04.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2014/11689
KARAR NO : 2015/24336
KARAR TARİHİ : 27.04.2015

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Mala zarar verme, hakaret, tehdit, kişilerin huzur ve sükûnunu bozma
HÜKÜM : Mahkumiyet

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Mala zarar verme suçu başkasının mülkiyetinde bulunan taşınır veya taşınmaz malın kısmen veya tamamen yıkılması, tahrip edilmesi, yok edilmesi, bozulması kullanılamaz hâle getirilmesi veya kirletilmesiyle oluşur. Bu bakımdan, söz konusu suç, seçimlik hareketli bir suçtur. Yıkma, yalnızca taşınmazlar için söz konusudur. Taşınmazın önceki kullanış biçimine uygun olarak bir daha kullanılamaz duruma getirilmesini ifade eder. Yok etme, suça konu şeyin maddî varlığını ortadan kaldırmaktır. Bozma, suça konu şeyin, amacına uygun olarak kullanılması olanağını ortadan kaldırmaktır. Kirletme, başkasının binasının duvarına yazı yazmak, resim yapmak, afiş ve ilân yapıştırmak şeklinde gerçekleştirilmektedir.
Hakaret suçunun oluşabilmesi için, bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını incitecek ölçüde, somut bir fiil veya olgu isnat etmek ya da yakıştırmalarda bulunmak ya da sövmek gerekmektedir. Kişiye isnat edilen somut fiil veya olgunun gerçek olup olmamasının bir önemi yoktur. İsnadın ispatın konusu ayrıdır. Somut bir fiil ve olgu isnat etmek; isnat, mağdurun onur şeref ve saygınlığını incitecek nitelikte olacaktır. Mağdura yüklenen fiil ve olgunun belirli olması şarttır. Fiilin somut sayılabilmesi için, şahsa, şekle, konuya, yere ve zamana ilişkin unsurlar gösterilmiş olmalıdır. Bu unsurların tamamının birlikte söylenmesi şart değildir. Sözlerin isnat edilen fiilî belirleyecek açıklıkta olması yeterlidir. Çoğu zaman isnat edilen fiil ve olgunun, hangi zaman ve yerde meydana geldiğinin belirtilmesi, onur ve saygınlığı incitecek niteliği tespit için yeterli olmaktadır. Tarafların sosyal durumları, sözlerin söylendiği yer ve söyleniş şekli, söylenmeden önceki olaylar nazara alınarak suç vasfı tayin olunmalıdır. Hakaretin kişiyi küçük düşürmeye yönelik olması gerekir. Kişiye onu toplum nazarında küçük düşürmek amaçlı belli bir siyasi kanaatin isnat edilmesi hâlinde de suç oluşacaktır. Bir kişiye yönelik sözlerin veya yapılan davranışın o kişiyi küçük düşürücü nitelikte olup olmadığını tayin ederken, topluma hâkim olan anlayışlar, örf ve adetler göz önünde bulundurulmalıdır. Suçun alenen işlenmesi, nitelikli hâl kabul edilmiştir. Aleniyet, belirsiz sayıda kişilerin hakaret oluşturan sözü duymalarına olanak sağlamak suretiyle suçun işlenmesini ifade eder. Failin, hakaret oluşturan sözün duyulması olanağını yaratmış olması yeterlidir. Söylenen sözün fiilen duyulmuş olup olmaması önemli değildir.
Tehdit, bir kimsenin başkasını, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğini veya malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağını veya sair bir kötülük edeceğini bildirmesidir. Bu suçta fail, ağır ve haksız bir zarara uğratılacağını mağdura bildirmektedir. Gerçekleşmesi failin iradesine bağlı olan ve gelecekte vuku bulacak bir kötülüğün, gerçekleşecek gibi gösterilmesidir. Tehdit mağdurun karar verme ve serbest hareket etme özgürlüğünü kısıtlamalı iç huzurunu bozmalı ve onu endişeye düşürmelidir. Mağdura yapılan tehdidin, onun iç huzurunu bozmaya, onda korku ve endişe yaratmaya elverişli olması gerekir. Failin tehdit fiilini bilerek ve isteyerek işlemesi, verileceği söylenen zararın haksız olması yeterlidir. Fiilde korkutuculuk, ürkütücülük, ciddiyet yoksa tehdit kastının varlığından bahsedilemez. Mağdur haksız bir zarara uğrayacağı endişesine kapılmamışsa, korkutuculuk oluşmamıştır. Tehdit suçunun, bahsedilen yasal unsurlarının gerçekleşip gerçekleşmediği olaysal olarak değerlendirilmeli, fail ile mağdurun içinde bulundukları ortam, söylenen sözler, söylenme nedeni ve söylendiği koşullar nazara alınmalıdır.
Sanığın, aralarındaki problem nedeniyle 10.03.2012 günü katılana ait 5 adet zeytin fidanını kırdığı ve sonraki tarihlerde de katılanının kullandığı telefon numarasını ısrarla arayarak rahatsız ettiği, ayrıca yapmış olduğu aramalarda ona hitaben “Araziye gel, benimle beraber ol, yoksa ağaçlarını kıracağım” şeklinde sözler söyledikten sonra 09.04.2012 tarihinde, katılana ait arazinin giriş kapısını iki ayrı yerinden kırdıktan sonra, bahçede bulunan 3 adet erik, 1 adet kiraz ve 4 zeytin ağacının gövde kısımları ile birer adet badem ve armut ile iki adet erik ağacının dallarını kırarak zarar verdiğinin iddia edildiği olayda;
1-Hakaret suçundan kurulan hükme yönelik yapılan temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Sanık hakkında hakaret suçundan hükmolunan cezanın miktar ve türüne göre; 5320 sayılı Kanuna, 6217 sayılı Yargı Hizmetlerinin Hızlandırılması Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 26. maddesiyle eklenen geçici 2. maddesi uyarınca, doğrudan verilen 3.000,00 TL ve altında kalan adli para cezasının temyizinin karar tarihi itibariyle mümkün olmaması karşısında; sanığın temyiz isteminin 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesine istinaden uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 317. maddesi gereğince REDDİNE,
2-Kişilerin huzur ve sükûnunu bozma sokma suçundan kurulan hükme yönelik yapılan temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Sanığın, katılana ait telefonu birçok kez aramak suretiyle onu rahatsız etmesi şeklindeki eyleminin, kişilerin huzur ve sükûnunu bozma suçunu oluşturduğuna dair mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA,
3-Mala zarar verme suçundan kurulan hükme yönelik yapılan temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Sanığın, kayınvalidesine karşı gerçekleştirdiği anlaşılan mala zarar verme suçundan mahkûmiyetine karar verilmiş ise de; 5237 sayılı TCK’nın 167/1-b. maddesi gereğince atılı suçun üstsoy veya altsoy veya bu derecede kayın hısımlarından birinin zararına olarak işlenmesi halinde, ilgili akraba hakkında cezaya hükmolunmayacağı şeklindeki düzenleme nedeniyle sanık hakkında ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesine istinaden uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak bu hususun CMUK’nın 322. maddesine göre yeniden yargılama yapılmaksızın düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hüküm fıkrasından mahkûmiyete ilişkin kısımların çıkarılarak yerine “Sanığın atılı suçu kayınvalidesine karşı işlemiş olması nedeniyle TCK’nın 167/1-b ve CMK’nın 223/4-b maddeleri uyarınca hakkında ceza verilmesine yer olmadığına” ifadesinin eklenmesi suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
4-Tehdit suçundan kurulan hükme yönelik yapılan temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre sanığın yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Olay günü sanığın, katılana yönelik telefonda söylediği “Araziye gel, benimle beraber ol, yoksa ağaçlarını kıracağım“ şeklindeki sözlerinin, kişinin vücut dokunulmazlığına yönelik bir saldırı niteliğinde olmaması nedeniyle eylemin, TCK’nın 106/1-2. cümlede düzenlenen tehdit suçunu oluşturduğu gözetilmeden, sanık hakkında yazılı şekilde fazla ceza tayin edilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesine istinaden uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 27.04.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.