Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2014/11555 E. 2014/12771 K. 25.06.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2014/11555
KARAR NO : 2014/12771
KARAR TARİHİ : 25.06.2014

Tebliğname No : 15 – 2013/30310
MAHKEMESİ : Aydın 1. Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 14/11/2012
NUMARASI : 2012/260 (E) ve 2012/311 (K)
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp,onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı,sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
TCK’nın 158/1-e bendinde belirtilen, kamu kurum ve kuruluşlarının zararına olarak dolandırıcılık suçunun işlenmesi,nitelikli hal kabul edilmiştir. Hangi kurum ve kuruluşların, kamusal nitelik taşıdığı, o kurumun kadro bakımından bağlı olduğu durumu düzenleyen mevzuata göre belirlenir. Bu nitelikli halin oluşması için,eylemin kamu kurum ve kuruluşlarının mal varlığına zarar vermek amacıyla işlenmesi gerekir. Zarar vermek, kamu kurum ve kuruluşlarından hakkı olmayan bir parayı almak yada bir borcu geri vermemek şeklinde olabilir. Bu suçun zarar göreni kamu kurum ve kuruluşunun tüzel kişiliğidir. Kamu kurum ve kuruluşlarının zarar görmesi söz konusu değilse bu suç oluşmayacaktır. Dolandırıcılık suçunun kamu yararına çalışan hayır kurumlarının zararına işlenmesi madde kapsamında değildir.
Sanıkların, temin ettikleri ele geçirilemeyen yeşil kartları tedavide ve sonrasında doktor tarafından yazılan ilaçların alınmasında kullandıkları, sanık Fehim’in 126,65 TL eczane gideri ve 68,82 TL sağlık ocağı ile hastane gideri, sanık Heremsiye’nin 111,62 TL eczane gideri, 74,72 TL sağlık ocağı ve hastane gideri, sanıkların çocukları Dilan için 12,06 TL eczane gideri, Bahar için 23,11 TL eczane gideri, Esra için 29,06 TL eczane gideri Öznur için 158,62 TL eczane, 99,13 TL sağlık ocağı ve hastane gideri olduğunun tespit edildiği ve bu suretle sanıkların ele geçirilemediğinden sahteliği hususunda iğfal kabiliyeti tespit edilemeyen bu nedenle ek kovuşturmaya yer olmadığına konu olan yeşil kartları kullanmak ve kullandırtmak sureti ile kamu kurum ve kuruluşları zararına olarak nitelikli dolandırıcılık suçunu işlediklerinin iddia edildiği olayda;
Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 29/12/1986 gün 477/634, 21/09/1992 gün 225/236 ve 12/06/2001 gün 177/119 sayılı kararları ile uyum gösteren daire kararlarında açıklandığı üzere, fiilin suç oluşturmaması nedeniyle derhal beraat kararı verilmesi dışında, delillerin takdir ve tayini gereken durumlarda sanığın sorgusu yapılıp savunması saptanmadan hüküm kurulamayacağı gözetilmeden 5271 sayılı CMUK’nın 193. maddesine yanlış anlam verilerek yazılı şekilde hüküm kurulması,
Bozmayı gerektirmiş, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, diğer yönleri incelenmeyen hükmün bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 25.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.