Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2014/11262 E. 2014/12869 K. 25.06.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2014/11262
KARAR NO : 2014/12869
KARAR TARİHİ : 25.06.2014

Tebliğname No : 15 – 2013/31042
MAHKEMESİ : Aydın 2. Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 27/11/2012
NUMARASI : 2012/354 (E) ve 2012/375 (K)
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık, sahtecilik

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp,onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı,sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
TCK’nın 158/1-e bendinde belirtilen, kamu kurum ve kuruluşlarının zararına olarak dolandırıcılık suçunun işlenmesi,nitelikli hal kabul edilmiştir. Hangi kurum ve kuruluşların, kamusal nitelik taşıdığı, o kurumun kadro bakımından bağlı olduğu durumu düzenleyen mevzuata göre belirlenir. Bu nitelikli halin oluşması için,eylemin kamu kurum ve kuruluşlarının mal varlığına zarar vermek amacıyla işlenmesi gerekir. Zarar vermek, kamu kurum ve kuruluşlarından hakkı olmayan bir parayı almak yada bir borcu geri vermemek şeklinde olabilir. Bu suçun zarar göreni kamu kurum ve kuruluşunun tüzel kişiliğidir. Kamu kurum ve kuruluşlarının zarar görmesi söz konusu değilse bu suç oluşmayacaktır. Dolandırıcılık suçunun kamu yararına çalışan
Hayır kurumlarının zararına işlenmesi madde kapsamında değildir.
Sanığın, gerçekte yeşil kartı bulunmadığı halde, sahte olarak tanzim ettiği kartla tedavi olup ilgili kurumun zararına sebebiyet vermek suretiyle nitelikli dolandırıcılık suçunu işlediğinin iddia edildiği olayda,
Gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde ortaya çıkarılması açısından, İl Sağlık Müdürlüğü tarafından gönderildiği belirtilen listede sanığın ismi ile yapılan harcamaların esas alınarak soruşturma başlatıldığı, dosya kapsamına göre, kullanılan yeşil kartın sahte olduğu veya usulsüz olduğuna dair bir iddiaya rastlanmadığı gibi bu husustaki bir belgenin de dosya içine konulmadığı, sanığın da ”yeşil kart bürosuna başvurdum,bana vermiş oldukları formu resmi kurumlara onaylattım ve adıma düzenlenmiş yeşil kartı aldım ” şeklinde beyanda bulunduğu ve kartın sahte olduğunu bilmediğini belirttiği dikkate alınarak, ilgili kurumlara yazı yazılarak, suç tarihinde sanığın, ekonomik ve mali durumlarına göre yeşil karta ihtiyacının bulunup bulunmadığı, hukuken yeşil kart alabilecek durumda olup olmadığı, sanığın suça konu yeşil kartla hangi tarihte ve ne şekilde tedavi gördüğü, hastaneye hangi şikayetle geldiği, poliklinik veya acilden giriş yapıp yapmadığı, tedavi sırasında hangi yeşil kartları kullandığı, söz konusu kartın, tamamen sahte mi yoksa ilgili kuruma sahte belgelerle başvuru yapılarak mı alındığı, hastanelere tedavi için başvuru yapıldığında, yeşil kartların sistemde sorgulanıp sorgulanmadığı, tamamen sahte olan ve sistemde bir karşılığı bulunmayan yeşil kartın ne şekilde tedaviye esas alındığı, sanığın gerçekte yeşil kartı veya sigortasının bulunup bulunmadığı, yeşil kartı bulunuyor ise bu kartın hangi tarihte verildiği veya iptal edildiği, sanığın kullandığı belirtilen kartın ne şekilde sahte olduğu veya usulsüz alındığı hususlarının ayrı ayrı sorulması, bunlara dair belgeler, varsa yeşil kart dosyaları, hastane tedavi evrakları ile eczaneden ilaç alımına dair belgelerin onaylı suretlerinin istenerek dosya içine konulması, katılan vekili tarafından verilen temyiz dilekçesinde; M.. G.. isimli kişinin birçok sahte yeşil kart düzenlediğini, bu hususta aynı mahiyette bir çok dosyanın bulunduğunu belirtmekle, M.. G.. isimli kişi hakkında soruşturma veya kovuşturma bulunup bulunmadığının araştırılması, varsa söz konusu dosyaların onaylı suretlerinin getirtilerek birleştirme hususunun değerlendirilmesi, böyle bir soruşturma bulunmuyor ise, adı geçen kişinin açık kimlik bilgileri ve adresinin araştırılarak ifadesinin alınması, yapılan sahtecilik eylemleri hakkındaki bilgisi ve sanıklarla
olan irtibatının ne olduğunun sorulması, sahteciliğin, yeşil karta esas belgelerde yapıldığının iddia edilmesi halinde , bu belge asıllarının getirtilmesi ile sahteciliğin kim tarafından ve ne şekilde yapıldığı hususunda bilirkişi raporu alınması, sanığın, sahteciliği bilip bilmediğinin tespit edilmesi, bütün delillerin toplanmasından sonra, gerçekte bir sahtecilik olup olmadığı, sahteciliğin kim tarafından yapıldığı, sanığın suç işleme kastıyla hareket edip etmediği, acilden giriş yapılıp yapılmadığı, zorunluluk halinin bulunup bulunmadığı ve kurum zararı bulunup bulunmadığı hususlarının karar yerinde tartışılarak sonucuna göre, sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerektiği gözetilmeden eksik inceleme ve yetersiz gerekçeyle yazılı şekilde hüküm kurulması,
Bozmayı gerektirmiş, tebliğnamedeki onama düşüncesine iştirak edilmemiş, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 25/06/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.