YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/989
KARAR NO : 2014/15558
KARAR TARİHİ : 25.09.2014
Tebliğname No : 15 – 2011/282425
MAHKEMESİ : Bandırma 1. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 09/06/2011
NUMARASI : 2011/40 (E) ve 2011/382 (K)
SUÇ : Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma
Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Güveni kötüye kullanma suçunun oluşabilmesi için; failin bir malın zilyedi olması, malın iade edilmek veya belirli bir şekilde kullanmak üzere faile rızayla tevdi ve teslim edilmesi,failin kendisine verilen malı, veriliş gayesinin dışında, zilyedi olduğu malda malikmiş gibi satması, rehnetmesi tüketmesi, değiştirmesi veya bozması ve benzeri şekillerde tasarrufta bulunması ya da devir olgusunu inkar etmesi şeklinde, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.
Sanık C.. Y..’nın 2007 yılı Mayıs-2009 yılı Ocak ayları arasındaki dönemde A.. Sitesi’nin yöneticisi olarak görev yaptığı, teknik bilirkişilere ait raporlar gözetildiğinde, işletme defterinde 30/10/2007 tarihinde gider olarak gösterilen 1.062 TL salt masraf olarak gösterilmek suretiyle bu meblağın sanığın uhdesinde kaldığının, ayrıca 09/05/2007 tarihinde İmer Tesisat firmasına 8.000 TL masraf çıkışı yapılmasına rağmen masraf belgesine ulaşılamaması nedeniyle bu meblağın da sanığın zimmetinde olduğunun iddia edildiği olayda; eyleminin hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunu oluşturduğuna yönelik kabulde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafilerinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1- İddianame ile talep edilmediği halde, ek savunma hakkı tanınmadan sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nın 43. maddesi uygulanmak suretiyle 5271 sayılı CMK’nın 226. maddesine muhalefet edilmesi,
2-Hapis cezası alt sınırdan tayin olunduğu halde ayrıca yasal ve yeterli gerekçe gösterilmeden aynı gerekçeyle adli para cezasına esas alınması gereken tam gün sayısının alt sınırdan uzaklaşılarak tayini suretiyle çelişkiye düşülmesi,
3- Mahkum olduğu uzun süreli hapis cezası ertelenen sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nın 53/1-c maddesinde belirtilen kendi altsoyu üzerindeki velayet hakkı, vesayet veya kayyımlığa ait yetkilerinin kısıtlanmasına ilişkin hak yoksunluğunun uygulanamayacağının 5237 sayılı TCK’nın 53/3 maddesi gereğince gözetilmemesi, ayrıca “hakkında hapis cezası verilen sanığın TCK 53 madde uyarınca TCK’nın 53/1-a, b, d, e bentlerinde gösterilen hakları kullanmaktan işlemiş olduğu suç dolayısı ile mahkum olduğu hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar, (c) bendindeki hakları koşulu salıverilmeye kadar 53/2. maddesi gereğince kullanmaktan yoksun bırakılmasına” şeklinde hüküm kurulduktan sonra, devamında “sanık hakkında yasal koşulları oluşmadığından TCK’nın 53/1-2. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına” denilmek suretiyle hükümde çelişki oluşturulması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafilerinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 25/09/2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.