Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2013/9203 E. 2015/21708 K. 02.03.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/9203
KARAR NO : 2015/21708
KARAR TARİHİ : 02.03.2015

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma
HÜKÜM : Mahkumiyet

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Sanık ile Cumhuriyet savcısının temyiz taleplerinin, sanık hakkında “Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan kurulan mahkûmiyet hükmüyle sınırlı olduğu belirlenerek yapılan incelemede;
Güveni kötüye kullanma suçunun oluşabilmesi için; failin bir malın zilyedi olması, malın iade edilmek veya belirli bir şekilde kullanmak üzere faile rızayla tevdi ve teslim edilmesi, failin kendisine verilen malı, veriliş gayesinin dışında, zilyedi olduğu malda malikmiş gibi satması, rehnetmesi, tüketmesi, değiştirmesi veya bozması ve benzeri şekillerde tasarrufta bulunması ya da devir olgusunu inkar etmesi şeklinde, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.
NETTS Mermer Madencilik Sanayi Ticaret Limited şirketinde %25 hisse sahibi olan sanık …’ın, adı geçen şirketin kuruluş tarihi olan 05.01.2005’den itibaren ortaklar kurulu kararıyla şirketi temsil ve ilzama yetkili kılındığı, yine 13.10.2006 tarihli şirket tescil ilanıyla sanığa, 5 yıl süre ile 10.000,00 TL’ye kadar olan işlemlerden münferiden temsil ve ilzam yetkisi verildiği, ancak daha sonra şirket ortaklarından olan katılan … ve Jonathan Keith Krohe’nin katılımıyla oluşan 19.03.2007 tarihli 20 no’lu ortaklar kurulu kararıyla, şirketi temsil ve ilzam yetkisi kaldırılarak, 22.03.2007 tarihli kurul kararıyla tescil edilmesinden sonra 29.03.2007 günü Türkiye Ticaret Sicil gazetesinde ilan edilmesine rağmen sanığın, şirkete ait olan ve tanık …’nun muhafazası altında bulunan, 1’er adet Yiğitsan sabit elektrikli hava kompresörü, 2000 litre basınçlı hava tankı, 400 KW Trafohermatik ve 400 KW pano olan 4 adet demirbaşı alarak Kazdal şirketine satmasına karşılık, aldığı ücreti şirketin hesabına yatırmamak suretiyle güveni kötüye kullanma suçunu işlediğinin iddia edildiği olayda;
1)Üst Cumhuriyet savcısı tarafından yapılan temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Üst Cumhuriyet savcısının, 21.04.2010 tarihinde verilen hükmü, 1412 sayılı CMUK’nın 310/3. maddesinde belirlenen bir aylık süre geçtikten sonra 08.06.2010 günü temyiz ettiği anlaşılmakla, temyiz talebinin, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesine istinaden uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 317. maddesi uyarınca REDDİNE,
2)Sanık tarafından yapılan temyiz itirazlarının incelenmesinde;
a)Sanığın aşamalardaki tüm savunmalarında, kurucusu ve yetkili olduğu … Ticaret Limited şirketindeki imza yetkisinin kendisine haber verilmeden, 29.03.2007 tarihli ticaret sicili gazetesinde yayımlanan ortaklar kararıyla kaldırıldığını, ancak bu ortaklar kurulu kararının usulsüz olduğunu, kararda bulunan üç imzanın da katılan … tarafından atılması nedeniyle Kastamonu Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyusunda bulunduğunu, yine suça konu faturaları şirkete ibraz etmesine rağmen kayıtlara intikal ettirilmediğini belirterek suçlamaları kabul etmemesi ve suça konu eşyalara ilişkin faturaların düzenlenme tarihlerinin 27.03.2007 günü olması karşısında; maddi gerçeğin hiçbir kuşkuya yer vermeksizin ortaya çıkarılması bakımından, öncelikle, yetkisinin kaldırıldığına dair kararın sanığa tebliğ edilip edilmediği araştırılarak, tebligatın yapılmaması halinde, alınan karardan haberi bulunmayan sanığın kasıtlı hareket ettiğinden söz edilmeyeceğinden, suçun yasal unsurlarının oluşmayacağı; tebligatın yapıldığının anlaşılması halinde ise, savunmada belirtilen suç duyurusuna ilişkin belgelerin getirtilip incelenmesiyle, gerekirse, kararda bulunan üç imzanın da katılana ait olup olmadığı, dolayısıyla ortaklar kurulu kararının usulüne uygun olup olmadığının tespit edilmesinden sonra, sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri yerine, eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm kurulması,
Kabule göre de;
b)Uzun süreli hapis cezası ertelenen sanık hakkında 5237 sayılı Kanun’un 53. maddesinin 1. fıkrasının “c” bendinde yer alan kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkilerinin kullanmasına ilişkin hak yoksunluğunun uygulanmayacağının gözetilmemesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesine istinaden uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 02.03.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.