Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2013/8331 E. 2015/21033 K. 19.02.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/8331
KARAR NO : 2015/21033
KARAR TARİHİ : 19.02.2015

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık
HÜKÜM : Mahkumiyet

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçu, TCK’nın 158/1-f maddesinde düzenlenmiştir. Maddenin gerekçesinde de; “Dolandırıcılık suçunun, bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle işlenmesi de birinci fıkranın (f) bendinde bu suçun bir nitelikli unsuru olarak kabul edilmiştir. Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının, özellikle bu kurum ve kuruluşları temsil edenlerin, kurum ve kuruluşları adına hareket eden kişilerin, başkalarını kolaylıkla aldatabilmeleri bir güven kurumu olan bu kuruma güvenin sarsılması bu kurumların araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunu, nitelikli hâl saymıştır.
Bilişim sisteminin aldatılmasından söz edilemeyeceği için, ancak bu sistemin araç olarak kullanılarak bir insanın aldatılması yani dolandırılması halinde bu bendin uygulanması mümkündür. Aksi halde yani sisteme girilerek bir kişi aldatılmayıp sistemden yararlanılarak çıkar sağlanmışsa bilişim suçu veya bilişim sistemi kullanılmak suretiyle hırsızlık suçunun oluşması söz konusu olacaktır.
Bilişim sisteminden maksat, verileri toplayıp, yerleştirdikten sonra bunları otomatik işlemlere tâbi tutma olanağını veren manyetik sistemlerdir. Günümüzde bilişim sistemleri ile sesli-görüntülü haberleşme, elektronik imzanın kabulü, yeni ticari ilişkiler, internet bankacılığı hizmeti ile para transferleri ve bunlar gibi pek çok yenilik toplumsal hayata girmiş, bilişim gerek iş gerekse günlük hayatta vazgeçilemeyecek kadar önemli bir noktaya ulaşmış, bilişim teknolojileri daha hızlı ve ucuz bir nitelik arz etmesi nedeniyle, klasik yöntemlere nazaran daha fazla tercih edilir duruma gelmiştir. Bu sistemlerin güvenle kullanılması, aynı anda hızlı ve kolayca birçok kişi tarafından ulaşılması ve diğer taraftaki failin kontrol imkanını azaltması nedeniyle nitelikli hal sayılmıştır.
Banka ya da kredi kurumlarının araç olarak kullanıldığından söz edilebilmesi için, dolandırıcılık fiili gerçekleştirilirken bankaların olağan faaliyetlerinden ya da bu faaliyeti yürüten sujelerden hileli araçlar kullanılarak yararlanılması veya banka ve kredi kurumlarının olağan faaliyetleri nedeniyle üretmiş oldukları maddi varlıkların suçta araç olarak kullanılarak haksız çıkarın elde edilmesi gerekir. Bankaların, ödeme aracı olarak kullanılması halinde bu fıkra uygulanamayacaktır.
Sanıklar … Fedai Coşkun ve …’un katılandan satın aldıkları kömür karşılığında, sanık …’e ait İş Bankası Kemeraltı Şubesi’nde bulunan çek hesabından keşide edilmiş 30/09/2005 düzenleme tarihli 6.000 TL bedelli, 15/09/2005 düzenleme tarihli 5.000 TL bedelli ve 25/08/2005 düzenleme tarihli 5.000 TL bedelli üç adet çeki verdikleri, çeklerin bankaya ibrazında sanık … tarafından ödemeden men talimatı verildiği için bedellerinin tahsil edilemediği somut olayda;
1- Sanık …’un nitelikli dolandırıcılık suçundan hakkında kurulan mahkûmiyet hükmüne yönelik temyiz talebinin incelenmesinde;
Sanığın yokluğunda verilip 23.07.2012 tarihinde tebliğ olunan 16.05.2012 tarihli mahkumiyet hükmüne yönelik, yasal süresi geçtikten sonra yaptığı, 18.01.2013 tarihli temyiz inceleme başvurusunun, 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 317. maddesi uyarınca REDDİNE,
2- Sanıklar … ve … hakkında nitelikli dolandırıcılık suçundan kurulan mahkûmiyet hükümlerinin temyiz incelemesinde;
Özellikle sanık …’un ikrarı ile tanık anlatımlarına göre; sanıklardan …’in kendisine ait boş çek yapraklarını sanık …’a düzenlettirip, keşideci imzasını attırarak, katılandan satın aldıkları kömür karşılığında bu çekleri kullanmak suretiyle haksız menfaat temin etmeleri nedeniyle nitelikli dolandırıcılık suçunun oluştuğuna yönelik kabulde bir isabetsizlik görülmemiş, tebliğnamedeki eylemin 3167 sayılı Kanunun 16/1. maddesine aykırılık teşkil edeceği gerekçesi ile bozma isteyen düşünceye iştirak edilmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık … müdafii ile sanık …’in yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine,ancak;
Sanıklar hakkında hükmolunan adli para cezasının, suçtan elde edilen haksız menfaatin 16.000,00 TL olduğu gözetilerek 1600 gün karşılığı adli para cezası şeklinde belirlenip, daha sonra günlüğü 20,00 TL hesabı ile paraya dönüştürülmesi gerekirken, önce 100 gün olarak belirlenip, günlüğü 20,00 TL hesabı ile 2.000,00 TL adli para cezasına hükmedildikten sonra, suçtan elde edilen haksız menfaatin iki katından az olmayacağı belirtilerek 32.000,00 TL’ye yükseltilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanık … müdafii ile sanık …’in temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1.maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321.maddesi gereğince BOZULMASINA, ancak yeniden duruşma yapılmasını gerektirmeyen bu hususun aynı kanunun 322.maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hüküm fıkrasından adli para cezasına ilişkin sırasıyla “100’er gün”, “2.000 TL”, “16.000 TL” ve “32.000 TL’ye yükseltilmesine” terimlerinin tamamen çıkartılarak yerine, sırasıyla “1600 gün” ve “ 32.000,00 TL adli para cezasına” ibaresi eklenmek suretiyle sair yönleri usul ve yasaya uygun olan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 19.02.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.