Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2013/8323 E. 2015/20963 K. 18.02.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/8323
KARAR NO : 2015/20963
KARAR TARİHİ : 18.02.2015

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilik
HÜKÜM : Mahkumiyet, hükmün açıklanmasının geri bırakılması

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
TCK’nın 158/1-e bendinde belirtilen, kamu kurum ve kuruluşlarının zararına olarak dolandırıcılık suçunun işlenmesi, nitelikli hal kabul edilmiştir. Hangi kurum ve kuruluşların, kamusal nitelik taşıdığı, o kurumun kadro bakımından bağlı olduğu durumu düzenleyen mevzuata göre belirlenir. Bu nitelikli halin oluşması için,eylemin kamu kurum ve kuruluşlarının mal varlığına zarar vermek amacıyla işlenmesi gerekir. Zarar vermek, kamu kurum ve kuruluşlarından hakkı olmayan bir parayı almak yada bir borcu geri vermemek şeklinde olabilir. Bu suçun zarar göreni kamu kurum ve kuruluşunun tüzel kişiliğidir. Kamu kurum ve kuruluşlarının zarar görmesi söz konusu değilse bu suç oluşmayacaktır. Dolandırıcılık suçunun kamu yararına çalışan hayır kurumlarının zararına işlenmesi madde kapsamında değildir.
Sanığın, gerçekte herhangi bir üniversitede okumadığı halde gerçeğe aykırı bir şekilde düzenlemiş olduğu Mersin Üniversitesi’nde okuduğuna dair belge ve not durum belgesini gösterir transkript ile 31.08.2007 tarihinde Dicle Üniversitesi Psikoloji bölümü 4 ncü sınıfına yatay geçiş başvurusunda bulunması üzerine sunulu sahte içerikli belgelere istinaden şartların uygun görülmesi üzerine üniversite yönetim kurulunun 11.07.2007 tarih ve 30/250 sayılı kararı ile yatay geçiş başvurusunun kabul edildiği, ancak sonrasında, yapılan araştırmalar sonucu sanığın Mersin Üniversitesi’nde kaydının bulunmadığı, herhangi bir üniversiteye Yüksek Öğretim Kurulunca yerleştirilmediği, sanık tarafından ibraz edilen ÖSYM sınav sonuç belgesi, öğrenci belgesi ve transkript belgesinin sahte içerikli olduğunun anlaşıldığı, sanığın bu sefer Dicle Üniversitesi’nden mezun olmadığı halde kendisi tarafından sahte içerikli olarak tanzim edilmiş bulunan Dicle Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi adına düzenlenmiş geçici mezuniyet belgesi ve gerçek olan KPSS belgesini kullanmak sureti ile Sosyal Hizmetler Müdürlüğü ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğünce 29.01.2009 tarihinde Şırnak Sosyal Hizmetler Müdürlüğü emrinde psikolog olarak atanmasının yapıldığı daha sonra 06.08.2009 tarihinde sağlık problemi nedeni ile Diyarbakır Sosyal Hizmetler Müdürlüğü emrine psikolog olarak naklen atamasının yapıldığı, sanığın bu şekilde sahte içerikli resmi belgeler ile psikolog olarak Sosyal Hizmetler Müdürlüğünde çalışması karşılığında haksız bir şekilde 14.889.12 TL kazanç sağladığı, sanığın bu şekilde üzerine atılı suçları işlediğinin iddia edildiği olayda,
1-Sanık hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan verilen mahkumiyet kararına yönelik temyiz incelenmesinde,
Sanık ve katılan beyanları ile tüm dosya kapsamına göre, atılı suçun sanık tarafından işlendiği anlaşılmakla hakkında verilen mahkumiyet kararında bir isabtesizlik görülmemiş, sanığın soruşturma ve kovuşturma aşamalarından alınan beyanlarında suça konu belgeleri sahte olarak tanzim ettiğine yönelik samimi ikrarı ve sanığın belgelerle kamu kurumlarında işlem yaptırması karşısında bozma isteyen tebliğnamedeki görüşe iştirak edilmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA,
2-Sanık hakkında nitelikli dolandırıcılık suçundan verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına yönelik temyiz incelenmesinde,
5271 Sayılı CMK’nın 231. maddesine göre verilen ve davayı sonuçlandırıcı nitelikte olmayan “hükmün açıklanmasını geri bırakılmasına” ilişkin karara karşı aynı kanunun 231/12. maddesine göre itiraz yolu açık olup temyiz olanağı bulunmadığından 5271 Sayılı CMK’nın 264. maddesi uyarınca kabul edilebilir bir başvuruda kanun yolunda merciin belirlenmesinde yanılma, başvuran sanığın haklarını ortadan kaldırmayacağından temyiz dilekçesinin itiraz dilekçesi olarak kabulü ile görevli ve yetkili ilk derece mahkemesince itiraz konusunda inceleme yapılması için, dosyanın incelenmeksizin iade edilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına GÖNDERİLMESİNE, 18.02.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.