Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2013/8253 E. 2015/20857 K. 18.02.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/8253
KARAR NO : 2015/20857
KARAR TARİHİ : 18.02.2015

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilik
HÜKÜM : Mahkumiyet, hükmün açıklanmasının geri bırakılması, beraat

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; Failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçu, TCK’nın 158/1-f maddesinde düzenlenmiştir. Maddenin gerekçesinde de; “Dolandırıcılık suçunun, bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle işlenmesi de,birinci fıkranın (f) bendinde bu suçun bir nitelikli unsuru olarak kabul edilmiştir. Bilişim sistemlerinin,banka veya kredi kurumlarının, özellikle bu kurum ve kuruluşları temsil edenlerin, kurum ve kuruluşları adına hareket eden kişilerin, başkalarını kolaylıkla aldatabilmeleri bir güven kurumu olan bu kuruma güvenin sarsılması bu kurumların araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunu, nitelikli hâl saymıştır.
Bilişim sisteminin aldatılmasından söz edilemeyeceği için, ancak bu sistemin araç olarak kullanılarak bir insanın aldatılması yani dolandırılması halinde bu bendin uygulanması mümkündür. Aksi halde yani sisteme girilerek bir kişi aldatılmayıp sistemden yararlanılarak çıkar sağlanmışsa bilişim suçu veya bilişim sistemi kullanılmak suretiyle hırsızlık suçunun oluşması söz konusu olacaktır.
Bilişim sisteminden maksat, verileri toplayıp yerleştirdikten sonra bunları otomatik işlemlere tâbi tutma olanağını veren manyetik sistemlerdir. Günümüzde bilişim sistemleri ile sesli-görüntülü haberleşme, elektronik imzanın kabulü, yeni ticari ilişkiler, internet bankacılığı hizmeti ile para transferleri ve bunlar gibi pek çok yenilik toplumsal hayata girmiş, bilişim gerek iş gerekse günlük hayatta vazgeçilemeyecek kadar önemli bir noktaya ulaşmış, bilişim teknolojileri daha hızlı ve ucuz bir nitelik arz etmesi nedeniyle,klasik yöntemlere nazaran daha fazla tercih edilir duruma gelmiştir. Bu sistemlerin güvenle kullanılması, aynı anda hızlı ve kolayca birçok kişi tarafından ulaşılması ve diğer taraftaki failin kontrol imkanını azaltması nedeniyle nitelikli hal sayılmıştır.
Banka ya da kredi kurumlarının araç olarak kullanıldığından söz edilebilmesi için,dolandırıcılık fiili gerçekleştirilirken bankaların olağan faaliyetlerinden ya da bu faaliyeti yürüten sujelerden hileli araçlar kullanılarak yararlanılması veya banka ve kredi kurumlarının olağan faaliyetleri nedeniyle üretmiş oldukları maddi varlıkların suçta araç olarak kullanılarak haksız çıkarın elde edilmesi gerekir. Bankaların, ödeme aracı olarak kullanılması halinde bu fıkra uygulanamayacaktır.
Sanık … ile …’un akraba oldukları, …’in fiiliyatta …’un yanında çalıştığı, …’un kızı ve eşi ile birlikte sanık …’i, … San. Tic. AŞ’nin ortağı yapıp yasal temsilcisini de … olarak belirlediği, ancak bu şirkete ait tüm işlerin fiiliyatta sanık … tarafından yapıldığı, ayrıca sanık …’un …San. Tic. Ltd. Şti’nin ortağı ve yasal temsilcisi olduğu, sanık …’un … A.Ş’nin hesabından 15/09/2007 tarihli 21.300 TL, 24/08/2007 tarihli 20700 TL’lik çeki sanık …’in imzası taklit edilerek … Ltd.Şti emrine keşide edildiği, Sanık …’un bu çekleri … Ltd.Şti temsilen ciro ederek Şekerbank AŞ’ye aldığı kredi karşılığında verdiği, ayrıca aynı hesaptan 20/09/2007 tarihli 13.000 TL bedelli çeki … Ltd. Şti emrine sanık …’in imzası taklit edilerek ciro yolu ile borcuna karşılık Yapı Kredi Bankasına verdiği, ancak çeklerin şikayetçi bankalar tarafından ibraz edildiklerinde karşılıklarının bulunmadığı somut olayda;
1- Sanık … hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan dolayı verilen “hükmün açıklanmasının geri bırakılması” kararına yönelik olarak yapılan temyiz taleplerine ilişkin incelemede;
5271 sayılı CMK’nın 231. maddesine göre verilen ve davayı sonuçlandırıcı nitelikte olmayan “hükmün açıklanmasını geri bırakılmasına” ilişkin karara karşı aynı Kanun’un 231/12. maddesine göre itiraz yolu açık olup temyiz olanağı bulunmadığından 5271sayılı CMK’nın 264. maddesi uyarınca kabul edilebilir bir başvuruda kanun yolunda merciin belirlenmesinde yanılma, başvuran sanığın haklarını ortadan kaldırmayacağından temyiz dilekçesinin itiraz dilekçesi olarak kabulü ile görevli ve yetkili ilk derece mahkemesince itiraz konusunda inceleme yapılması için, dosyanın incelenmeksizin iade edilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına GÖNDERİLMESİNE,
2- Sanık … hakkında resmi belgede sahtecilik ve nitelikli dolandırıcılık suçlarından dolayı verilen “beraat” kararlarına karşı Cumhuriyet savcısının yapmış olduğu temyiz başvurusunun incelenmesinde;
Sanığın, sadece kağıt üzerinde …. San. Tic. AŞ’nin yetkilisi olduğu, fiiliyatta şirket işlerini, diğer sanığın yürüttüğü, bunun tanık … tarafından da doğrulandığı, suça konu çekler üzerindeki imza ve yazıların sanığa ait olmadığı, sanığın atılı suçları işlediğine dair savunmasının aksine mahkumiyetine yeter derecede delil bulunmadığı gerekçesiyle verilen beraat kararında bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, Cumhuriyet savcısının yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA,
3- Sanık … hakkında nitelikli dolandırıcılık suçundan dolayı verilen “mahkumiyet” kararına karşı sanık müdafii ve Cumhuriyet savcısının yapmış oldukları temyiz taleplerine ilişkin incelenmesinde;
a- İddianame ile her iki sanık hakkında sahtecilik ve dolandırıcılık suçundan üçer kez cezalandırılma istendiği, dosya kapsamı itibarı ile de Şekerbank ve Yapıkredi Bankasına yönelik eylemlerin sübut bulduğu gözetilerek; iki ayrı suça yönelik hüküm kurulması gerekirken hangi bankaya yönelik oluşan eylemin değerlendirildiği de açıklanmadan tek eylem üzerinden hüküm kurulması,
b- Gerçeğin kuşkuya meydan bırakmayacak şekilde tespiti bakımından; suça konu çeklerin şikayetçi bankalara hangi hukuki işlem nedeniyle verildiğinin, menfaat temininden sonra yapılan hilenin dolandırıcılık suçunu oluşturmayacağı da gözetilerek, yapılan hukuki işlem sırasında mı sonra mı verildiğinin tespiti bakımından, çeki teslim alan şikayetçi banka görevlilerinin tanık sıfatıyla duruşmaya davet edilip bilgi ve görgülerinin sorulması, çekin konu olduğu kredi sözleşmesi veya diğer işlemlere ilişkin yazı ve belgelerin onaylı suretlerinin denetime elverir şekilde dosya kapsamına konulması, 13.000 TL’lik çekte lehdar görünen … Market Ltd. Şti.’ne ilişkin ticaret sicil kaydı ve imza sirkülerinin getirtilmesi ve şirket yetkililerinin duruşmaya davet edilerek bilgi ve görgülerinin sorulması suretiyle tüm deliller birlikte değerlendirilerek sanığın hukuki durumunun takdiri yerine yazılı şekilde eksik incelemeyle karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafii ve Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, aynı Kanunun 326/son maddesi uyarınca ceza miktarı yönünden kazanılmış hakkın gözetilmesine, 18.02.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.