Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2013/8043 E. 2015/20989 K. 19.02.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/8043
KARAR NO : 2015/20989
KARAR TARİHİ : 19.02.2015

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Dolandırıcılık, tehdit
HÜKÜM : Beraat

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp,onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı,sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Tehdit, bir kimsenin başkasını,kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğini veya malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağını veya sair bir kötülük edeceğini bildirmesidir. Bu suçta fail, ağır ve haksız bir zarara uğratılacağını mağdura bildirmektedir. Gerçekleşmesi failin iradesine bağlı olan ve gelecekte vuku bulacak bir kötülüğün, gerçekleşecek gibi gösterilmesidir. Tehdit mağdurun karar verme ve serbest hareket etme özgürlüğünü kısıtlamalı iç huzurunu bozmalı ve onu endişeye düşürmelidir. Mağdura yapılan tehdidin,onun iç huzurunu bozmaya,onda korku ve endişe yaratmaya elverişli olması gerekir. Failin tehdit fiilini bilerek ve isteyerek işlemesi,verileceği söylenen zararın haksız olması yeterlidir. Fiilde korkutuculuk, ürkütücülük, ciddiyet yoksa tehdit kastının varlığından bahsedilemez. Mağdur haksız bir zarara uğrayacağı endişesine kapılmamışsa, korkutuculuk oluşmamıştır. Tehdit suçunun, bahsedilen yasal unsurlarının gerçekleşip gerçekleşmediği olaysal olarak değerlendirilmeli, fail ile mağdurun içinde bulundukları ortam, söylenen sözler, söylenme nedeni ve söylendiği koşullar nazara alınmalıdır.
Katılan …’ın, kızı olan tanık … vasıtasıyla tanıştığı sanık …’e, alacaklısı olduğu 6.072 ve 5000 dolar meblağlı senetlerinin olduğunu, ancak tahsil edemediğini belirtip yardımcı olup olamayacağını sorduğu, sanık …’ın da “ benim tanıdığım iyi bir avukat var, senetleri bana ver bende kendisine danışayım“ dediği, katılanın da sanığın söylediklerine inanarak suça konu senetleri verdiği, katılanın daha sonra şüphelenerek senetleri geri istediği, sanık …’ın da “senetleri arkadaşım …’e vermiştim, o da cezaevine girdi, cezaevinden çıktıktan sonra senetleri alırız “ dediği, ancak daha sonra senetleri diğer sanıktan alarak katılana vermediği, akabinde katılanın sanık …’ı arayarak söz konusu senetleri iade etmesini aksi takdirde yasal yollara başvuracağını söylediği, sanık …’ın da katılana hitaben “benim canımı yakarsan ben de senin canını yakarım” dediği, bu şekilde sanıkların fikir ve eylem birliği içinde hareket ederek dolandırıcılık, sanık …’ın da tehdit suçunu işlediğinin iddia edildiği olayda,
1-Sanık … hakkında tehdit suçundan verilen beraat hükmüne yönelik temyiz itirazlarının incelemesinde;
Sanığın, söz konusu suçu işlediği yönünde cezalandırılmasını gerektirir her türlü şüpheden uzak kesin ve somut delil elde edilemediği gerekçesine dayanan mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, katılanın temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA,
2-Sanıklar … ve … hakkında dolandırıcılık suçundan verilen beraat hükümlerine yönelik temyiz itirazlarının incelemesinde;
Katılanın aşamalarda değişmeyen ifadesinde, suça konu senetleri tahsil edilmesi için sanık …’a verdiği, ancak söz konusu senetler tahsil edilmediği gibi istemesine rağmen kendisine iade edilmediğini belirtmesi, bu beyanların kısmen tanık olan Münire Ünsal tarafından doğrulanması, sanıkların kaçamaklı olarak atılı suçu işlemedikleri yönünde savunmada bulunmaları karşısında, eylemin sübuta erdiği ve sanıkların TCK.155/1.maddesinde öngörülen güveni kötüye kullanma suçundan mahkumiyetlerine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde hüküm kurulması,
Bozmayı gerektirmiş, katılanın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 19.02.2015 tarihinde oy birliği ile karar verildi.