Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2013/7684 E. 2013/12044 K. 27.06.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/7684
KARAR NO : 2013/12044
KARAR TARİHİ : 27.06.2013

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Bir kimsenin konutuna, konutunun eklentilerine rızasına aykırı olarak giren veya rıza ile girildikten sonra çıkmayan kişi konut dokunulmazlığı suçunu işlemiş olur. Konuta girmek, failin bütün vücudu ile tamamen konuta girmesi demektir. Bu nedenle,konutun eklentisi içinde olmamak kaydıyla, pencereden içeriye bakma, kapıyı dinleme camı tıkırdatma, dış kapı zilini çalma bu suçu oluşturmaz. Konuta veya eklentisine nereden girildiğinin önemi yoktur. Konuttan çıkmamak, konut sahibinin rızası ile girilen konuttan, söz, hareket ve tavırlarıyla kendisini çıkmaya davet edilmesine rağmen, çıkmamaktadır.
Suçun oluşması için, sahibinin rızası olmadan girilen yada rızayla girildikten sonra istendiği halde dışarı çıkılmayan bir konut veya eklentisi olmalıdır. Konut, (mesken) bir kimsenin geçici de olsa oturmak için sığındığı her nevi yer olarak tanımlanabilir.Medeni kanunun 19 uncu maddesinde tanımlanan her ikametgah TCK. anlamında bir konuttur Kişinin ihtiyaçlarından bir veya bir kısmının yerine getirildiği yani yaşamsal faaliyetlerini geçirdikleri yer konuttur. Konutun bir bina olması şart değildir. Konut eklentisi (müştemilat) ;konuta bitişik yada onun yakınında olan, konut veya benzerî yapıların kullanılış amaçlarından herhangi birini tamamlayan diğer yapılar veya yerlerdir. Balkon, koridor, sahanlık, etrafı çitle çevrili avlu, eve ait etrafı duvarla çevrili bahçe, buna örnek gösterilebilir. Diğer bir anlatımla, girilmesi konutta oturanların huzur ve güvenliğini bozabilecek konuta bağlı veya pek yakın ek yapılar veya yerlerdir. Avlu, ahır, bahçe, taraça, samanlık, odunluk, kömürlük, balkon gibi yerler eklentidir. Konut veya eklentiyi dış dünyadan ayırıcı belirtiler, o yer sahibinin yaşama biçimi, mevcut olanakları,sosyal ve ekonomik durumu ile kültürel ve yöresel özelliklere, gelenek ve göreneklere göre farklılıklar gösterebilir.Bu husus,olaysal olarak değerlendirilmeli, tayin ve takdir edilmelidir.
Mala zarar verme suçu başkasının mülkiyetinde bulunan taşınır veya taşınmaz malın kısmen veya tamamen yıkılması, tahrip edilmesi, yok edilmesi, bozulması kullanılamaz hâle getirilmesi veya kirletilmesiyle oluşur. Bu bakımdan,söz konusu suç, seçimlik hareketli bir suçtur. Yıkma, yalnızca taşınmazlar için söz konusudur.Taşınmazın önceki kullanış biçimine uygun olarak bir daha kullanılamaz duruma getirilmesini ifade eder. Yok etme, suça konu şeyin maddî varlığını ortadan kaldırmaktır. Bozma, suça konu şeyin, amacına uygun olarak kullanılması olanağını ortadan kaldırmaktır. Kirletme, başkasının binasının duvarına yazı yazmak, resim yapmak, afiş ve ilân yapıştırmak şeklinde gerçekleştirilmektedir.
Suça sürüklenen çocuğun, A.. İlköğretim Okuluna tespit edilemeyen bir zaman diliminde girmek suretiyle okul kapılarının zorlayarak sert bir cisimle açtığı ve okul içinde bulunan müdür odasının kapı kilidini kırarak açtığı , içeride bulunan 5-6 TL tutarındaki bozuk parayı ve okul kantinin anahtarını aldığının anlaşıldığı olayda , eyleminin kamu malına zarar verme ve nitelikli hırsızlık suçlarını oluşturduğuna yönelik kabulde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine ancak;
a-Okulun belli ölçüler içerisinde herkesin girip çıkabileceği kamuya açık bir yer olması karşısında, konut ve işyeri olarak kabul edilemeyeceği ve bu nedenle de unsurları oluşmayan işyeri dokunulmazlığını ihlal suçundan beraat kararı verilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde mahkumiyete dair hüküm kurulması,
b-Suça sürüklenen çocuk hakkında 5271 sayılı CMK’nın 226 maddesi uyarınca ek savunma hakkı tanınmadan iddianamede belirtilmeyen 152/1-a maddesinin uygulanmasına karar verilmesi,
c-Daha önce hapis cezasına mahkum edilmemiş olan ve fiili işlediği tarihte 18 yaşını doldurmamış bulunan sanık hakkında mala zarar verme ve konut dokunulmazlığını ihlal suçlarından hükmolunan hapis cezasının , TCK’ nın 50. maddesinin 3. fıkrası gereğince, aynı maddenin 1. fıkrasında yazılı seçenek yaptırımlardan birine çevrilmesinin zorunlu olduğunun gözetilmemesi,
d-Suça sürüklenen çocuk hakkında mala zarar verme suçundan kurulan hükümde TCK’nın 62. maddesi uyarınca indirim yapılırken 6 ay 20 gün hapis cezası yerine 1yıl 10 ay 10 gün olarak hesap yapılarak fazla ceza tayini,
e-5395 sayılı Çocuk Koruma Kanununun 35. maddesi ve Çocuk Koruma Kanununun Uygulanmasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkındaki Yönetmeliğinin 20/1-7.maddesi uyarınca; fiil işlendiği sırada 15 yaşını doldurmuş olup da 18 yaşını doldurmamış çocukların işledikleri fiilin hukuki anlam ve
sonuçlarını algılama ve bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin olup olmadığının takdiri bakımından, sosyal yönden inceleme yaptırılmasının gerekli olduğu, mahkemece sosyal inceleme raporuna gerek görülmediği takdirde ise gerekçesinin kararda gösterilmesinin zorunlu olduğu gözetilmeden eksik kovuşturma ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
f-5395 Sayılı Yasa’nın 3/a-2 maddesine göre kanunlarda suç olarak tanımlanan bir fiili işlediği iddiası ile hakkında soruşturma veya kovuşturma yapılan ya da işlediği fiilden dolayı hakkında güvenlik tedbirine karar verilen çocuk için suça sürüklenen çocuk ifadesinin kullanılması gerekirken sanık ifadesinin kullanılması ,
g-5395 sayılı Çocuk Koruma Kanununun 48/3. maddesine göre Çocuk Mahkemeleri ile Çocuk Ağır Ceza Mahkemeleri bulunmayan yerlerde, bu mahkemeler kurulup göreve başlayıncaya kadar çocuklar tarafından işlenen suçlara ait soruşturma ve kovuşturmalar Cumhuriyet Başsavcılığı ve görevli mahkemelerce bu kanun hükümlerine göre yapılır düzenlemesi karşısında Çocuk Koruma Kanunu hükümlerine göre yargılama yapılması gerekirken aynı kanunun 25. maddesine göre Çocuk Mahkemelerinde yapılan duruşmalarda Cumhuriyet savcısı bulunmaz hükmüne muhalefet edilmesi,
h-Suça sürüklenen çocuğun 18 yaşından küçük olması karşısında yargılamasının kapalı oturumlarda gerçekleştirilmesi gerekirken bazı oturumların açık yapılarak ve yaşı küçük sanıklar hakkında kapalı oturumda yapılan yargılama sonunda hükmün de kapalı oturumda açıklanması gerektiği gözetilmeyerek, açıkça okunması suretiyle CMK’nın 185. maddesine muhalefet edilmesi gözetilmemesi,
Bozmayı gerektirmiş,o yer Cumhuriyet Savcısı ile üst Cumhuriyet Savcısı ve suça sürüklenen çocuk müdafinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün, bu sebepten dolayı 5320 sayılı Yasa’nın 8/1.maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’un 321.maddesi uyarınca BOZULMASINA, 27.06.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.