Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2013/6703 E. 2014/21867 K. 23.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/6703
KARAR NO : 2014/21867
KARAR TARİHİ : 23.12.2014

Tebliğname No : 15 – 2011/321452
MAHKEMESİ : Eskişehir 5. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 08/12/2010
NUMARASI : 2010/81 (E) ve 2010/890 (K)
SUÇ : Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Güveni kötüye kullanma suçunun oluşabilmesi için; failin bir malın zilyedi olması, malın iade edilmek veya belirli bir şekilde kullanmak üzere faile rızayla tevdi ve teslim edilmesi, failin kendisine verilen malı, veriliş gayesinin dışında, zilyedi olduğu malda malikmiş gibi satması, rehnetmesi tüketmesi, değiştirmesi veya bozması ve benzeri şekillerde tasarrufta bulunması ya da devir olgusunu inkar etmesi şeklinde, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.
Sanığın serbest muhasebeci mali müşavir olarak çalıştığı ve Eskişehir’de faaliyet gösterdiği, … Dış Ticaret A.Ş.’nin muhasebe işlerinin takibini sözleşme ile S.. B.. tarafından sanığa verildiği, şirket tarafından 2007-2008 yılı vergi beyannamesi, harç ve damga paralarının ödenmesi için 1.000 TL paranın sanığa teslim edildiği, ancak vergi dairesine herhangi bir ödeme yapmayarak parayı uhdesine geçirdiği bu suretle hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanmak suçunu işlediği iddia olunan somut olayda; Serbest Muhasebecilerin, 3568 Sayılı Kanunun 2. maddesinde belirtilen görevleri arasında vergi borcu yatırmanın olmadığı ayrıca, Türkiye Serbest Muhasebeciler Mali Müşavirler ve Yeminli Mali Müşavirler Odaları Birliği’nin Mecburi Meslek Kararlarına ilişkin 26.01.1996 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan 1996/1 sayılı genelgesinin 1.maddesinde yer alan “meslek mensupları, müşteri adına üçüncü kişilere ödeme yapmak üzere her ne isim altında olursa olsun mali değerler alamazlar” şeklindeki hükmüne göre, katılanın işletmiş olduğu büfenin muhasebecisi olan sanığın, katılanın vergi borçlarını yatırmak üzere aldığı 450 TL’yi ilgili yerlere yatırmayarak kendisi için kullandığının iddia ve kabul olunması karşısında, eyleminin görevi ile ilgisi bulunmayıp, suç tarihinde yürürlükte bulunan 5237 sayılı TCK’nın 155/1. maddesinde düzenlenen takibi şikayete tabi olan “güveni kötüye kullanma” suçunu oluşturacağı belirlenmekle; gerçeğin kuşkuya yer bırakmayacak şekilde tespiti bakımından, katılanın söz konusu şirketin olay tarihinde ortağı, yetkilisi olup olmadığı, bu kapsamda şikayet hakkı bulunup bulunmadığının tespitinin ardından sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde mahkumiyetine hükmedilmesi,
Kabule göre;
1- Hapis cezası alt sınırdan tayin edildiği halde adli para cezası belirlenirken yeterli ve yasal gerekçe gösterilmeksizin, aynı gerekçeyle tam gün sayısının asgari hadden uzaklaşılması suretiyle belirlenerek sanıklara fazla ceza tayini,
2- 5237 sayılı TCK’nın 52/4 maddesine göre; ”kararda, para cezasının dört eşit taksitle ödenmesine karar verilerek taksit aralığının açık bir şekilde gösterilmemiş olması,
3- 5237 sayılı Yasanın 53. maddesinin 1. fıkrasının c bendinde yer alan haklardan, sadece kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlığa ait bir hizmetten bulunmaktan yoksun bırakılmaya ilişkin hak yoksunluğunun aynı maddenin 3. fıkrasına göre koşullu salıverilme tarihinden itibaren uygulanmayacağı gözetilmeden, alt soyu dışındaki kişileri de kapsayacak şekilde 53/1-c maddesi gereğince güvenlik tedbirlerinin uygulanmasına hükmedilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün 5320 sayılı yasanın 8.maddesi uyarınca uygulanması gereken CMUK’un 321.maddesi gereğince BOZULMASINA, 23/12/2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.