YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/6656
KARAR NO : 2014/21830
KARAR TARİHİ : 23.12.2014
MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Resmi belgede sahtecilik, nitelikli dolandırıcılık, basit dolandırıcılık, özel belgede sahtecilik
HÜKÜM : Mahkumiyet
Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; Failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçu, TCK’nın 158/1-f maddesinde düzenlenmiştir. Maddenin gerekçesinde de; Dolandırıcılık suçunun, bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle işlenmesi de, birinci fıkranın (f) bendinde bu suçun bir nitelikli unsuru olarak kabul edilmiştir. Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının, özellikle bu kurum ve kuruluşları temsil edenlerin, kurum ve kuruluşları adına hareket eden kişilerin, başkalarını kolaylıkla aldatabilmeleri bir güven kurumu olan bu kuruma güvenin sarsılması bu kurumların araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunu, nitelikli hâl saymıştır.
Bilişim sisteminin aldatılmasından söz edilemeyeceği için, ancak bu sistemin araç olarak kullanılarak bir insanın aldatılması yani dolandırılması halinde bu bendin uygulanması mümkündür. Aksi halde yani sisteme girilerek bir kişi aldatılmayıp sistemden yararlanılarak çıkar sağlanmışsa bilişim suçu veya bilişim sistemi kullanılmak suretiyle hırsızlık suçunun oluşması söz konusu olacaktır.
Bilişim sisteminden maksat, verileri toplayıp, yerleştirdikten sonra bunları otomatik işlemlere tâbi tutma olanağını veren manyetik sistemlerdir. Günümüzde bilişim sistemleri ile sesli-görüntülü haberleşme, elektronik imzanın kabulü, yeni ticari ilişkiler, internet bankacılığı hizmeti ile para transferleri ve bunlar gibi pek çok yenilik toplumsal hayata girmiş, bilişim gerek iş gerekse günlük hayatta vazgeçilemeyecek kadar önemli bir noktaya ulaşmış, bilişim teknolojileri daha hızlı ve ucuz bir nitelik arz etmesi nedeniyle, klasik yöntemlere nazaran daha fazla tercih edilir duruma gelmiştir. Bu sistemlerin güvenle kullanılması, aynı anda hızlı ve kolayca birçok kişi tarafından ulaşılması ve diğer taraftaki failin kontrol imkânını azaltması nedeniyle nitelikli hal sayılmıştır.
Banka ya da kredi kurumlarının araç olarak kullanıldığından söz edilebilmesi için, dolandırıcılık fiili gerçekleştirilirken bankaların olağan faaliyetlerinden ya da bu faaliyeti yürüten süjelerden hileli araçlar kullanılarak yararlanılması veya banka ve kredi kurumlarının olağan faaliyetleri nedeniyle üretmiş oldukları maddi varlıkların suçta araç olarak kullanılarak haksız çıkarın elde edilmesi gerekir. Bankaların, ödeme aracı olarak kullanılması halinde bu fıkra uygulanamayacaktır.
Sanığın, katılan …’nın kendi adına aldığı Akbank …Şubesi’ne ait…ve … seri numaralı boş çekleri …’nın rızası dışında ele geçirdiği, çeklerden … seri sayılı olanı 16.08.2008 keşide tarihli, 3500 TL bedelli olarak doldurduğu ve bu çekin 24.06.2008 tarihinde katılan … ‘tan satın almış olduğu otomobil karşılığında …’a verdiği, katılan … ‘ın söz konusu çeki 18.08.2008 tarihinde bankaya ibraz ettiği sırada çekin karşılığının bulunmadığı ve çekin kayıp olması nedeni ile geçersiz olduğunun anlaşıldığı; …seri nolu çeki ise sanığın 15.01.2009 keşide tarihli 1.000 TL bedelli olarak doldurduğu ve bu çeki daha sonra yaptığı alışveriş karşılığında katılan … A.Ş.’ye verdiği, katılan şirketin verilen çekin karşılıksız çıkması üzerine İzmir 13. İcra Müdürlüğünde diğer katılan …’ya yönelik icra takibinde bulunduğu iddia edilen olayda;
İddianame anlatımında, sanığın katılan … ‘a karşı olan eyleminin yer alması, mahkemenin çekin yasal unsurları taşımaması nedeniyle fiilin hukuki niteliğini farklı nitelendirerek sanığa 5271 sayılı CMK’nın 226. maddesi gereğince ek savunma hakkı vermek suretiyle 5237 sayılı TCK’nın 157/1. ve 207/1. maddelerinden hüküm kurmasında yasaya aykırı bir durum olmadığından tebliğnamedeki bozma isteyen düşünceye iştirak edilmemiş olup, gerekçede tekerrüre esas alınan ilamlar açıklanırken hüküm fıkrasında gösterilmemesi hususu infaz aşamasında gözetilebileceğinden bozma nedeni yapılmamıştır.
1-Sanık hakkında resmi belgede sahtecilik, özel belgede ve nitelikli dolandırıcılık suçlarından kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik temyiz incelemesinde;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükmün, ONANMASINA,
2-Sanık hakkında basit dolandırıcılık suçlarından kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik temyiz incelemesinde;
Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 08.04.2014 gün , 2013/15-726 esas, 2014/169 sayılı kararında da açıklandığı üzere, sanığın keşide yeri gösterilmeyen sahte olarak oluşturduğu bir çeki kullanarak katılan … ‘tan araç satın aldığı somut olayda, bankanın maddi varlıklarından olan çekin suçta araç olarak kullanılması nedeniyle eylemin 5237 sayılı TCK’nun 158/1-f madde ve fıkrasında yazılı banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle nitelikli dolandırıcılık suçunu oluşturacağı gözetilmeden suç vasfında yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması,
Kabule göre de;
Temel hapis cezası alt sınırdan takdir ve tayin olunduğu halde, aynı gerekçeye dayanılarak, adli para cezasının belirlenmesine esas temel tam gün birim sayısının asgari hadden uzaklaşılarak belirlenmesi suretiyle hükümde çelişkiye neden olunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, aynı Kanunun 326/son maddesi uyarınca ceza miktarı yönünden sanığın kazanılmış haklarının saklı tutulmasına, 23.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.